22. Hukuk Dairesi 2017/19523 E. , 2019/2241 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde çalıştığı sürede gerek ... kaynaklı sosyal hakları ile gerekse diğer işçilik alacaklarının ödenmediğini bildirerek işyerinde yürürlükte olan ... çerçevesinde ödenmesi gereken gece zammı, sorumluluk zammı ve giyecek yardımı ile yıllık izin, ulusal bayram ve genel tatil ile fazla çalışma ücret alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalılar Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının tüm alacaklarının ödendiğini ve başka bir alacağının da bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
I- Gerekçe ile hüküm çelişkisi, 10.04.1992 gün ve 1991/7 esas, 1992/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına aykırı olup, salt bu aykırılık bozma sebebidir.
Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 298/2. maddesinde de “Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.” şeklinde özellikle düzenlenmiştir.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, talep ve dava konusu ulusal bayram ve genel tatil alacağı dosya kapsamında hesaplamaya elverişli bilgi bulunmadığı gerekçesiyle hesaplanmamıştır. Gerekçeli kararda, ulusal bayram ve genel tatil çalışmaları ile ilgili olarak sadece, bu alacak kalemine %30 oranında indirim uygulandığı belirtilmiş; hüküm fıkrasında ise, ulusal bayram ve genel tatil ücret istemi konusunda karar verilmemiş; ancak, fazlaya ilişkin istemin reddine dair hüküm kurulmuştur. Bu husus, gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluşturmakla bozma nedenidir.
II- Kabul şekline göre;
1-Taraflar arasında uyuşmazlık, işçinin kullandırılmayan izin sürelerine ait ücretlere hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 59 uncu maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.
Somut olayda davacı yıllık izin ücreti talebinde bulunmuş ve mahkemece bu talebin kabulüne karar verilmiştir. Yıllık izin ücreti feshe bağlı bir alacak olup iş sözleşmesi feshedildikten sonra talep edilebilir.Dosya içeriğine göre davacının 01.04.2014 tarihinde Bismil Belediyesi"nden Diyarbakır Belediyesi"ne nakil olduğu, iş sözleşmesinin dava tarihinde sona ermediği anlaşılmaktadır. Buna rağmen mahkemece davacının yıllık izin talebinin reddi gerekirken, kabulüne karar verilmiş olması doğru olmayıp bozmayı gerektirir.
2- Taraflar arasında davacının işyerinde yürürlükte olan ..."te düzenlenen giyecek yardımı ücretinin doğru şekilde hesaplanıp hesaplanmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Dava tarihinde işyerinde yürürlükte olan ..."in “Giyim Yardımı” başlıklı 82. maddesinde “Sendika üyesi işçilere, aşağıda miktarı belirtilmiş giyim eşyasının kendisini veya ...."tan sorulmuş 2. kalite giyim eşyasının fiyatları karşılığı olan parayı, işveren ve sendikanın onayı ile alınarak işçiye vermeyi işveren kabul eder. Yazlık melbusat Haziran, kışlık melbusat ise Ekim ayı içinde verilir. Ayrıca iki yıl miatlı l adet parke de işçilere aşağıdaki giyim eşyaları ile birlikte verilir.” hükmü düzenlenerek aynı maddenin devamında verilecek malzemelerin tür ve adedi sayılmıştır.
Somut olayda; davacıya ödenecek giyim yardımı alacağı hususunda; Giyecek Yardımı Yönetmeliğinin Uygulanmasına Dair Tebliğ esas alınarak hesaplama yapılmıştır. Oysa işyerinde yürürlükte olan ... in “Giyim Yardımı” başlıklı 82. maddesinde giyim yardımının ne şekilde yapılacağı açıkça belirlenmiş olup buna göre, işçilere giyim yardımının ayni şekilde yapılmaması durumunda ...."tan bu kalemlerin 2. kalite fiyatları sorulacak ve oradan gelecek cevap üzerine belirlenecek fiyatlar üzerinden ödeme yapılacaktır. O halde yapılacak iş, Belediyece araştırma yapılmayan yıllar için .... Genel Merkezine, buradan yeterli cevap alınamaması durumunda ilgili Ticaret veya Sanayi Odasına müzekkere yazılarak ..."te yazılı ürünlerin dava konusu yıllara göre 2. kalite fiyatlarının ne kadar olduğu sorularak gelecek sonuca göre hesaplama yapmak ve davacıya bu alacak kaleminde yapılan ödemeler bu hesaplamadan mahsup etmekten ibarettir. Mahkemece bu husus gözetilmeksizin eksik araştırma ile giyim yardımı ücreti konusunda hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
3-Fazla çalışma ücretlerinin hesabı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Somut olayda, davacının fazla çalışma ücreti tanık beyanlarına göre hesaplanmıştır.Bu hesaplamada davacının çalışmadığı genel tatil günleri ile izinli ve raporlu olduğu günlerin dikkate alınıp alınmadığı rapordan anlaşılamamaktadır. Bunun yerine bilirkişi tarafından hesaplama tablosunda davacıya fazla çalışma ücreti olarak yapılan ödemelerin ayrı ayrı aylık olarak ödenmesi gereken hesaplanan miktardan mahsup edilmiş hali yazılmakla yetinilmiştir. Oysa yukarıda belirtildiği üzere imzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücretinin tahakkuk ettirildiği aylar ve davacının çalışmadığı dönemler fazla çalışma hesaplamasında dikkate alınmaz. Dosya kapsamına yer alan bordroların bir kısmı mali hizmetler müdürü tarafından kaşelenmiş ve imzalanmış olup davacı imzasını içermese de, bir kısım bordroların altındaki imzaların davacıya ait olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Bu sebeple davacı asil isticvap edilmek suretiyle bordroların altındaki imzanın kendisine ait olup olmadığı sorulmalı ve bordroların davacı tarafından imzalanmadığının sabit olması halinde mahsup işleminin yerinde olduğu kabul edilmelidir. Bordrolardaki imzanın davacıya ait olduğunun tespiti halinde ise, imzalı maaş bordrolarında fazla çalışma tahakkuku bulunan aylar dışlanmak suretiyle hesaplama yapılmalıdır. Mahkemece bu hususlara dikkat edilmeksizin fazla çalışma ücretinin hatalı şekilde hesaplanmış olması ayrı bir bozma nedenidir.
Öte yandan; hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, davacının 24 saat çalışıp 48 saat dinlenme şeklinde 1 hafta 2 gün , 1 hafta 3 gün çalışma yaptığı, buna göre ayın 2 haftası haftada 2 gün ; diğer iki haftasında ise 3 gün çalıştığı ve bu suretle ayda 2 hafta 7 saat, 2 hafta ise 10,5 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilmiştir. Oysa Dairemiz içtihatlarına göre, çalışma şeklinin 24 saat mesai 48 saat dinlenme şeklinde olduğu durumlarda, işçi birinci hafta 3 gün ikinci ve üçüncü haftalar 2 gün dördüncü hafta yine 3 gün çalışacağından, ilk hafta (3x3=) 9 saat, ikinci ve üçüncü haftalarda (2x3=) 6 saat, dördüncü hafta ise yine (3x3=) 9 saat fazla çalışmış sayılacaktır. Bu itibarla hesaplamanın, söz konusu kabule göre yapılması gerekmektedir.
4-Taraflar arasında davacının gece zammı ücretinin doğru şekilde hesaplanıp hesaplanmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Dava tarihinde işyerinde yürürlükte olan ... in “Gece Zammı” başlıklı 86. maddesinde, gece 20.00 ile sabah 06.00 arasında yapılacak çalışmaların %50 zamlı ödeneceği düzenlenmiştir.
Somut olayda, davacının 24 saat çalışıp 48 saat dinlenme esasına göre çalıştığı belirtilerek çalıştığı günlerde 10 saat gece çalışması yaptığı kabul edilmiştir. Davalı işyerine karşı gece zammı talepli olarak açılan (Kapatılan) Yargıtay 7. Hukuk Dairesi"nin emsal nitelikteki 2013/19574 Esas sayılı dosyasında gece çalışması ücretinin ne şekilde hesaplanacağı detaylı şekilde açıklanmıştır. Buna göre; davacının 24 saat nöbet tuttuğu ve 48 saat dinlendiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. 24 saat içerisinde 10 saat gece çalışması niteliğindedir. Ancak, gece çalışma ücreti çalışma karşılığı ödenecek nitelikte olup davacının 24 saatlik çalışmada fiilen 14 saatin 7 saatinin gece geçtiği kabul edildiğinde gece çalışmasının dinlenme süresine orantılandığında (14 saat fiili çalışmax10 gece çalışması/24 saat) 5,83 yuvarlak hesapla 6 saatinin gece çalışması olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca dosyada yapılan hesaplamada davacıya bordrolarla yapılan gece zammı ücreti ödemeleri dikkate alınmadığı gibi, davacının çalışmadığı genel tatil günleri ile izinli ve raporlu olduğu günlerin ise dikkate alınıp alınmadığı rapordan anlaşılamamaktadır. Bunun yerine bilirkişi tarafından hesaplama tablosunun altında davacıya gece zammı ücreti olarak yapılan ödemelerin toplam miktarının hesaplanan miktardan mahsup edilmiş hali yazılmakla yetinilmiştir. Yapılacak iş gece zammı ücretinin tahakkuk ettirildiği aylar ve davacının çalışmadığı dönemler hesaplamada dikkate alınmamalıdır. Mahkemece bu hususlara dikkat edilmeksizin gece zammı alacağının hatalı şekilde hesaplanması isabetli olmayıp bozma nedenidir.
5-Son olarak, hüküm altına alınan alacakların brüt ya da net olduğunun kararda belirtilmemesi de hatalı olup infazda tereddüt oluşturur mahiyettedir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 04.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.