3. Hukuk Dairesi 2013/5764 E. , 2013/7951 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dava dilekçesinde; Valilik makamının 24.02.2009 tarih ve 2373 sayılı olurlarına istinaden kurulan inceleme komisyonunun 07.10.2010 tarihli raporunda; 15.09.2005 ile 28.02.2009 tarihleri arasında Merkezi Nüfus İşletim Sisteminde (MERNİS) ölü olduğu halde Aile Hekimliği Bilgi Sisteminden (AHBS) silinmemiş ölü kayıtlar nedeniyle aile hekimlerine ve aile sağlığı elemanlarına yersiz ödeme yapıldığının tespit edildiğini belirterek; fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak bu kapsamda davalıya fazla olarak ödendiği tespit edilen 868,15 TL asıl alacak, 273,93 TL faiz olmak üzere toplam 1.142,08 TL"nin faiz hesabının yapıldığı 30.06.2011 tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın zamanaşımı nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, öte yandan fazla yapıldığı iddia edilen ödemede müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, Aile Hekimliği Bilgi Sistemi ve kullanılan programda başlangıçta aile hekimleri için kapalı tutulan ölü kişiyi silme butonunun ancak 2008 yılının sonlarında aktif hale getirildiğini savunarak; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak davalarının BK."nın 66. maddesi uyarınca bir yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılması gerektiği, bir yıllık sürenin davacı kamu idaresinin alacakta haklı olduğunu öğrendiği 07.10.2010 tarihli tazmin raporu ile başladığı, iş bu davanın bir yıllık sürenin geçmesinden sonra 21.05.2012 tarihinde açıldığı gerekçe gösterilerek; davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava; yersiz ödemenin istirdadı istemine ilişkindir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 77 ve devamı maddelerindeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır.
Sebepsiz zenginleşmenin borç doğurmasının nedeni kişinin iradesi dışında malvarlığında bir eksilmenin meydana gelmesidir. Bunun sonucu olarak, taraflar arasında malvarlıkları arasındaki değişim bir sözleşmeye, tarafların açıkladıkları iradeye dayanırsa, sebepsizlikten ve sebepsiz zenginleşmeden söz edilemez.
Hukuki işlemlerden ve bunun en yaygın türü olan sözleşmeden doğan borçlarda, borçlunun borcunu anlaşmaya uygun olarak yerine getirmesi gerekir. Borçlu anlaşmaya uygun hareket etmezse, alacaklı borca aykırılık hükümlerini işletir ve mümkün ise borcun aynen ifasını, değilse doğan zararının giderilmesini talep eder.
Sözleşmeden doğan bir hukuki ilişkinin bulunduğu hallerde taraflar sebepsiz zenginleşmeye dayanan bir talepte bulunamazlar.
Hukuk Genel Kurulu"nun 13.06.2007 gün ve E:2007/18-330, K:350 sayılı kararında, sözleşme niteliğindeki yüklenme senedinden kaynaklanan uyuşmazlıkta, fazla ödenen paranın geri alınmasının sözleşme hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerektiği kabul edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu"nun 06.01.1968 gün ve E:1966/T-1728 K:6 sayılı kararında da, feshedildiği ileri sürülen bir sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlığın, sözleşme hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi ve zamanaşımının da buna göre belirlenmesi gerektiği kabul edilmiştir.
Aile hekimliği uygulamasına geçiş süreci esaslarını belirleyen ve 09.12.2004 tarih ve 25665 sayılı Resmi Gazete"de yayınlanarak yürürlüğe giren Aile Hekimliği Kanunu’nun “Personelin Statüsü ve Mali Haklar” başlıklı 3. maddesi; “...; Bakanlık veya diğer kamu kurum veya kuruluşları personeli olan uzman tabip, tabip ve aile sağlığı elemanı olarak çalıştırılacak sağlık personelini, kendilerinin talebi ve kurumlarının veya Bakanlığın muvafakati üzerine, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırılması hakkındaki hükümlerine bağlı olmaksızın, sözleşmeli olarak çalıştırmaya veya bu nitelikteki Bakanlık personelini aile hekimliği uygulamaları için görevlendirmeye veya aile hekimliği uzmanlık eğitimi veren kurumlarla sözleşme yapmaya yetkilidir.
Aile sağlığı elemanları, aile hekimi tarafından belirlenen ve ... tarafından uygun görülen, kurumlarınca da muvafakati verilen Bakanlık veya diğer kamu kurum ve kuruluşları personeli arasından seçilir ve bunlar sözleşmeli olarak çalıştırılır. Bu suretle eleman temin edilememesi halinde, ..., personelini bu hizmetler için görevlendirebilir.” hükümlerini ihtiva etmektedir.
Buna göre; ...; uzman hekimleri, sözleşme yaparak veya görevlendirme yoluyla, aile hekimi olarak çalıştırmaya yetkilidir.
O halde uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözüme kavuşturulması için; davalı aile hekiminin, mevcut kadrosunda sözleşmeli veya görevlendirme ile çalışmakta olduğunun belirlenmesi gerekmektedir. Ne var ki, mahkemece; bu yönde bir araştırma yapılmadan eksik inceleme ile hüküm tesis edilmiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece; öncelikle davalı aile hekiminin, davaya konu edilen fazla ödemenin yapıldığı dönemde sözleşmeli veya görevlendirme ile hizmet verdiğinin açıklığa kavuşturulmasından sonra borcun bu ayırım sonucunda sözleşmeden veya sebepsiz zenginleşmeden doğduğu belirlenip, zamanaşımı başlangıcının tayin ve tesbiti ile hasıl olacak sonuca göre değerlendirilip, karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 13.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.