9. Hukuk Dairesi 2009/24972 E. , 2010/7669 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA :Davacı, kıdem tazminatı, izin, fazla çalışma, bayram ve genel tatil
ile vergi iadesi alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm temyiz itirazlarıyla davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçi, kıdem tazminatı ücret, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları istekleriyle bu davayı açmıştır. Mahkemece, kıdem tazminatı ile ücret alacaklarının kabulüne karar verilmiş, diğer isteklerinin yeminden kaçınma nedeniyle reddine dair hüküm kurulmuştur. Kararı bu yönden davacı vekili temyiz etmiştir.
Medeni Usul Hukukumuzda yemin delili kesin delil niteliğinde olup; uygulama ve öğreti de iki başlık halinde ele alınmaktadır. Bunlardan birisi taraf yemini (Kesin yemin), diğeri de resen yemin (hakimin teklif ettiği tamamlayıcı yemin) dir.
Kesin yemin, ispat yükü kendisine düşen tarafın davanın halline etkili bir vakıanın ispatı için diğer tarafa teklif ettiği yemin olup, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 344 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Yemin teklif edecek taraf, ispat yükü kendisine düşen fakat iddiasını veya savunmasını ispat edememiş olan taraftır.
Hakimin teklif ettiği tamamlayıcı yemin ise 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 356.maddesinde düzenlenmiş olup; maddede yer alan "iddia olunan hususun kesin delillerle ispat edilememiş olması" ve "iddia olunan hususun ispatı için gösterilen delillerin hüküm verilebilecek derecede hakimi ikna edememesi" koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerektiği kabul edilmektedir.
Yine, Aynı Kanunun 195 ve devamı maddelerinde esasa cevap düzenlenmiş olup; davalının varsa karşı delillerini bildirmesi gereği, 200.maddede 179. ve 180.maddelere atıfla açıkça belirtilmiştir.
Yeri gelmişken belirtilmelidir ki, mahkemece yemin teklif etme hakkının hatırlatılması ancak ispat yükü kendisine düşen tarafın yemin deliline başvuru hakkının varlığı ile mümkündür. Yasal olarak kullanılma hakkı bulunmayan bir hakkın varlığının
mahkemece hatırlatılması da düşünülemez. Yemin deliline dayanılabilmesi de ancak, ya tarafların delil listelerinde açıkça bu delile dayanmaları veya davacının dava dilekçesinde, davalının da cevap dilekçesinde yemin deliline dayanmaları veya uygulamada kabul edildiği şekliyle sair deliller ifadesine yer vermeleri ile olanaklıdır(Yargıtay 9.HD. 20.10.2008 gün ve 2007/29532 E., 2008/27966 K.).
Tüzel kişilerin taraf olduğu davalarda tüzel kişiye teklif edilen yemin, tüzel kişinin yetkili organı tarafından eda edilir. Bu temsilci, yemin konusu işlemin yapıldığı tarihteki değil, yemin teklif edildiği zamandaki temsilcidir. Ayrıca, birlikte temsil söz konusu olduğu takdirde yeminin bağlayıcı olabilmesi için birlikte temsile yetkili kişilerin tamamının da yemin etmesi zorunludur.
İspat külfeti kendisinde olmayan tarafın karşı tarafa yönelttiği yemin hukuki sonuç doğurmaz.
Davacı işçi fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları ile yıllık izin ücreti isteklerinin ödetilmesini talep etmiş, davalı vekili sözü edilen çalışmaların olmadığını ve yıllık izinlerin kullanıldığını savunmuştur. Cevap dilekçesinde ayrıca 2006 yılı Kasım Aralık ücretlerinin ödenmediği noktasında davacı işçiye yemin teklif ettikleri açıklanmıştır. Bilirkişi raporunun alınmasının ardından davacı vekili 28.11.2008 tarihli dilekçe ile yeniden yemin teklifinde bulunmuş ve fazla çalışma, bayram ve genel tatil ile yıllık izinler konusunda da işçiye yemin teklif ettiklerini açıklamıştır. 4.12.2008 tarihli oturumda davacı vekili, Kasım ve Aralık 2006 ücretlerinin ödenmediği noktasındaki yemini kabul ettiklerini karşı tarafın dilekçesini genel anlamda kabul etmediklerini bildirmiştir. Aynı oturumda davacı asil huzura alınarak Kasım ve Aralık Ücretleri konusunda yemin eda etmiştir.
Mahkemece davacı işçiye Kasım ve Aralık 2006 aylarına ait ücretlerin ödenmediği gerekçesiyle sözü edilen ücret alacakları ile kıdem tazminatı isteklerinin kabulüne karar verilmiş, diğer istekler yeminden kaçınma sebebiyle reddedilmiştir.
Davalı vekili tarafından 3.12.2008 tarihli dilekçede ileri sürülen yemin metni davacı asile bildirilmiş değildir. Davacı vekilinin 4.12.2008 tarihli oturumdaki beyanı yemin teklifinin reddi mahiyetinde değildir. Sözü edilen yemin talebi yönünden davacı asile bildirimde bulunulmalı ve bu yönde usulü işlemler tamamlanmalıdır. Davacı ile aynı konumda olan işçilerin açtıkları davalarda aynı mahkeme davalının 3.11.2008 tarihli dilekçesindeki yemin talebi üzerine davacı asil yemin eda ederek bu doğrultuda karar verilmiştir(Bakırköy 12. İş Mah. 12.11.2009 gün ve 2007/ 772 E, 2009/ 664 K.).
Mahkemece, davalının 3.11.2008 tarihli dilekçesindeki yemin teklifi üzerine davacı asile gerekli bildirim yapılmalı ve sonucuna göre bir karar verilmelidir. Eksik incelemeyle karar verilmesi hatalı olup, kararın bu yönden bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,23.03.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.