
Esas No: 2021/2305
Karar No: 2022/497
Karar Tarihi: 17.01.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/2305 Esas 2022/497 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/2305 E. , 2022/497 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davalı ...ye yönelik asıl ve birleşen davanın feragat nedeniyle reddine, davalı ...Ş'ye yönelik asıl davanın reddine, davalı ... Granit ve Seramik Sanayı A.Ş.'ye yönelik birleşen davanın reddine, davalı ...'ya yönelik asıl ve birleşen davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı asıl ... tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Hükmüne uyulan Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesi’nin 02/12/2015 gün 2015/12614 Esas-2015/13141 Karar sayılı ilamında; “Somut olayda, dava dilekçesi ve duruşma gününü bildiren tebligat, davalı ... şirketinin “... Cad.Doğan Sok. No:8, ..., ...” adresine çıkarılmış, ancak adresten taşınmış olduğundan yeni adrese sevkedilen tebligat “Küçüksu Cad. Akçakoca Sok. No.6, Ümraniye -İstanbul” adresinde davalı ... şirketine tebliğ edilmiştir. Bilirkişi raporları ve ıslah dilekçesi ise, davalı ... şirketinin eski adresine tebliğe çıkarılmış, bila tebliğ iade edilmiş ancak dosya kapsamına göre adresinin değiştiği ve yeni adresinin de belli olduğu anlaşılmasına rağmen davalı ... şirketinin yeni adresine usulune uygun bir şekilde tebliğ edilmemiştir. Başka bir deyişle, bilirkişi raporları ve ıslah dilekçesi davalı ... şirketine usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmeden karar verilmiştir. Anayasanın 36., HMK 27. maddelerinde de açıklanan savunma hakkını kullanabilmesi için dava dilekçesi gibi ıslah dilekçesinin de
tebliğ tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Tebligat Yasası ve ilgili Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde tebliğ edilmesi zorunludur. Kamu düzenine ilişkin bu yönün gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.” gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, davacının ...ye yönelik asıl ve birleşen davasının feragat nedeniyle reddine, davacının İş Finansal Kiralama A.Ş'ye yönelik asıl davasının reddine, davacının ... Granit ve Seramik Sanayi A.Ş.'ye yönelik birleşen davasının reddine, davacının ...'ya yönelik asıl ve birleşen maddi tazminat davasının kabulü ile, 24.565,36 TL tazminatın dava tarihi olan 09/10/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının ...'ya yönelik asıl ve birleşen manevi tazminat davasının kabulü ile 6.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihi olan 09/10/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; karar davalı asıl ... tarafından temyiz edilmiştir.
1-6100 sayılı HMK'nın 166 ve devamı maddeleri uyarınca, davaların birleştirilmesine karar verilmesi halinde sadece bunların yargılaması birlikte yürütülmekte olup, her dava bağımsız karakterini korumaktadır. Bu durumda her bir dava karar başlığında ayrı ayrı gösterilmeli, her biri için ayrı ayrı hüküm kurulmalı yargılama giderleri ve vekalet ücreti vs. her dava için ayrı ayrı belirlenmelidir.
Somut olayda, asıl ve birleşen davalar için sanki tek bir dava imiş gibi düşünülerek hüküm kurulmuş, ayrı ayrı hüküm oluşturulmamıştır. Bu durumda mahkemece, asıl ve birleşen davalar için ayrı ayrı hüküm kurulması, vekalet ücreti v.s.'nin asıl ve birleşen davalar yönünden ayrı ayrı belirlenip hüküm altına alınması gerekirken, yazılı olduğu gibi tek bir dava varmış gibi hüküm kurulması doğru görülmemiş ve bu durum bozmayı gerektirmiştir.
2- Dosyanın incelenmesinden; davacının asıl davada faiz talep etmediği, daha sonra davalı ...Ş., araç işleten ... Granit ve Seramik Sanayi A.Ş. ve sürücü ...’ya karşı davacının ek bir dava daha açarak, asıl davada hükmedilen tazminata dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizin davalılardan tahsilini talep ettiği, anılan ek davanın ise asıl dava ile birleştirilmesine karar verildiği anlaşılmıştır. Ancak davacı faiz alacağına ilişkin açtığı ek davada dava değeri olarak 7.000,00 TL göstermiş, yargılama sırasında da ıslah dilekçesi ile dava değerinin artırılmasını talep etmemiştir.
6100 sayılı HMK'nın 26/1. maddesindeki "Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir" düzenlemesi göz önünde bulundurulduğunda; mahkemece davacının ek dava dilekçesinde talep ettiği miktar olan 7.000,00 TL üzerinden karar verilmesi gerekirken davacı tarafın talebi aşılarak, ek dava dilekçesi ile talep edilen miktarın üstünde tazminata karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
3- Davacının yolcu olarak bulunduğu traktöre, davalı ... Granit ve Seramik Sanayi A.Ş.'nin işleteni olduğu, davalı ...Ş. nezdinde ... poliçesi olan, davalı ...'nun idaresinde bulunan kamyonun çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacı yaralanmıştır.
İşletenin, 2918 sayılı KTK.’nın 85. maddesi, sürücünün TBK’nın 49 (BK.’nın 41) vd. madde hükümlerine göre mevcut zarardan davacıya karşı, 2918 sayılı KTK.’nın 88/1. maddesi uyarınca müteselsilen sorumluluğu bulunmaktadır. Alacaklı taraf, TBK’nın 163. maddesi (BK.'nın 142/1) uyarınca, müteselsil borçlulardan hepsinden veya birinden borcun tamamen veya kısmen edasını istemekte muhayyerdir.
Davalı ...Ş.’nin 25/04/2016 tarihli ibranameye göre davaya konu kaza nedeniyle davacıya 25/04/2016 tarihinde 11.070,00 TL ödeme yaptığı, yapılan bu ödemenin 2.860,00 TL’sinin ise faize ilişkin olduğu, davacı vekilinin 08/06/2016 tarihli dilekçesi ile asıl ve birleşen davada davalı ...Ş. yönünden davadan feragat ettiği anlaşılmıştır.
Müteselsil borçlulardan birinin zarar görenin zararını ödemesi oranında diğer borçlular borcundan aynı oranda kurtulurlar. TBK’nın 166. maddesi (BK’nın 145. maddesi) “Borçlulardan biri, ifa veya takasla borcun tamamını veya bir kısmını sona erdirmişse, bu oranda diğer borçluları da borçtan kurtarmış olur. Borçlulardan biri, alacaklıya ifada bulunmaksızın borçtan kurtulmuşsa, diğer borçlular bundan, ancak durumun veya borcun niteliğinin elverdiği ölçüde yararlanabilirler. Alacaklının borçlulardan biriyle yaptığı ibra sözleşmesi, diğer borçluları da ibra edilen borçlunun iç ilişkideki borca katılma payı oranında borçtan kurtarır” hükmünü içerir.
Davacıya, davalı ...Ş. tarafından 2.860,00 TL faiz alacağı ödenmiş, davacının bu ödemeyi kabul ederek davalı ... şirketi hakkındaki davadan feragat etmiş olmasına göre, yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin feragat beyanı davalı ...'ya da sirayet edecektir.
Şu durumda; faiz alacağına ilişkin ek dava hakkında karar verilirken davalı ...Ş. tarafından davacıya ödenen 2.860,00 TL faiz alacağının davacı tarafından tahsil edildiği hususu da dikkate alınarak bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle de bozulması gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (1), (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı ...’nun diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ...'ya geri verilmesine 17/01/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.