3. Hukuk Dairesi 2020/11486 E. , 2021/10578 K.
"İçtihat Metni" İSTANBUL 1. TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen itirazın iptali davasının kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalıların istinaf başvurusunun kabulü ile HMK m. 353/1-b-2 uyarınca İstanbul 1. Tüketici Mahkemesi"nin 04/09/2019 tarih ve 2018/575 E. - 2019/469 K. sayılı karının kaldırılarak davanın usulden reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı,taşınmaz alım satımı konusunda 26/09/2017 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi düzenlendiklerini,bu sözleşmenin iki numaralı maddesiyle teslim tarihinin 30/12/2017 olarak belirlendiğini,aksi taktirde gecikilen her bir ay için 5.000 USD cezai şart ödeneceğinin hükme bağlandığını,taşınmaz süresinde teslim edilmediğinden gecikilen 4 aylık süre için gecikme bedeli toplamı 20.000 USD"nin ödenmesi için davalılara noter ihtarnamesi gönderdiğini, ödemenin yapılmadığını,taşınmazın tapuda eşi Sevda Karaahmetoğlu adına tescil edildiğini ancak fiilen teslimin gerçekleştirilmediğini, cezai şart bedelinin ödenmemesi üzerine İstanbul 32.İcra Müdürlüğünün 2018/20155 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalıların kötüniyetli ve haksız şekilde borca itiraz ettiklerini, davalıların itirazlarının haksız ve kötüniyetli olduğunu belirterek İstanbul 32.İcra Müdürlüğünün 2018/20155 esas sayılı dosyasındaki itirazın iptali ile icra takibinin devamına, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar,davacının dava açma sıfatı bulunmadığını, sözleşmenin noterde tanzim edilmesi gerekirken adi yazılı şekilde tanzim edilmesi nedeniyle herhangi bir borç doğmadığını,sözleşme ile zorunlu olmamasına karşın tüm edimlerin zamanında yerine getirildiğini, davacının sözleşmeyi istismar ederek kendisine haksız çıkar sağlamaya çalıştığını, cezai şartın fahiş olduğunu belirterek davanın reddini dilemişlerdir.
İlk Derece Mahkemesince,davacının davasının kabulü ile davalıların İstanbul 32. İcra Müdürlüğünün 2018/20155 esas sayılı dosyasında yapmış oldukları itirazlarının iptali ile takibin
25.000,00 USD asıl alacak, 231,03 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 25.231,03 USD üzerinden devamına, asıl alacak miktarı olan 25.000,00 USD"nin %20"si oranında icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; davalılar vekilinin kararı istinaf etmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince;davalıların istinaf başvurusunun kabulü ile HMK m. 353/1-b-2 uyarınca İstanbul 1. Tüketici Mahkemesinin 04/09/2019 tarih, 2018/575 Esas, 2019/469 Karar sayılı kararının kaldırılarak davacının,cezai şartın kararlaştırıldığı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine konu taşınmazın tapu kayıt maliki olmaması nedeniyle aktif husumet ehliyeti bulunmadığından davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Eldeki dava,taraflar arasında imzalanan gayrimenkul satım vaadi sözleşmesi uyarınca taşınmazın süresinde teslim edilmemesi nedeniyle gecikilen her bir ay için belirlenen 5.000 USD cezai şartın gecikilen 4 aylık süre için gecikme bedeli toplamı 20.000 USD için başlatılan takibe vaki itirazın iptali davasıdır.
Taraf sıfatı, bir başka deyişle husumet ehliyeti, dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı, aktif husumeti, davalı sıfatı ise pasif husumeti karşılayacak şekilde değerlendirilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin, davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı, tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir.
Bu açıklamalar ışığında yapılan incelemede;26.09.2017 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin tarafı davacı olup,eldeki davada aktif dava açma hakkı vardır.
O halde bölge adliye mahkemesince davacının aktif dava ehliyeti olduğunun kabulü gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre; 6762 S. Türk Ticaret Kanunu"nun (TTK) 24. (6102 S.TTK nin 22.) maddesine göre tacir sıfatını haiz borçlu cezai şarttan indirim isteyemez. Ancak, yerleşmiş Yargıtay uygulamasına göre, belirlenen cezai şart miktarının, tacir olan borçlunun mahvına ve ekonomik yıkımına sebep olacağının bilirkişi raporuyla tespit edilmesi halinde cezai şart miktarında indirim yapılabileceği kabul edilmektedir.
Bu durumda, bölge adliye mahkemesince sözleşme ile belirlenen cezai şart miktarının, tacir olan davalının mahvına ve ekonomik yıkımına sebep olup olmayacağı hususu da usulünce değerlendirilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK"nin 371. maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HMK"nin 373/2. maddesi uyarınca dosyanın bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 21/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.