Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/4894
Karar No: 2021/10580
Karar Tarihi: 21.10.2021

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/4894 Esas 2021/10580 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2021/4894 E.  ,  2021/10580 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna başvurulmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı; elektrik abonesi olduğu davalı şirketin gerçeğe aykırı olarak hakkında kaçak elektrik kullanım tespit tutanağı düzenlediğini, sonrasında da bu tutanağa istinaden 1.548,28 TL kaçak elektrik kullanım bedeli tahakkuk ettirdiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere, şimdilik 10 TL’lik kısım yönünden davalı şirkete borçlu olmadığının tespitini talep etmiş; 16/06/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 1.548,28 TL’ye artırmıştır.
    Davalı şirket; abonesi olan davacının kaçak elektrik kullandığının tespit edilmesi üzerine durumun tutanağa bağlandığını, ayrıca kaçak elektrik kullanımının fotoğraflanarak tutanak ekine eklendiğini, kaçak tutanağının aksini iddia eden davacının bu hususu ispatlaması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece; alınan bilirkişi raporu ile davacı tüketicinin kaçak elektrik kullanmadığının belirlendiği, dolayısıyla 1.548,28 TL’nin davacıdan herhangi bir dayanak olmadan tahsil edildiği gerekçesiyle; kaçak tutanağından dolayı borçlu olmayan davacı tarafından ödenen 1.548,28 TL’nin, ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
    Adalet Bakanlığının 17/06/2021 tarihli yazısında; kaçak elektrik tutanağının aksi sabit oluncaya kadar geçerli belgelerden olması nedeniyle öncelikle kaçak tespit tutanağının düzenlendiği tarih itibarıyla yürürlükte olan yönetmelik hükümleri uyarınca, davalı şirketin davacıdan isteyebileceği kaçak kullanım bedelinin hesaplanarak denetime elverişli rapor alınması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yoruma dayalı bilirkişi raporuna göre yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve kanuna aykırı bulunduğu, diğer taraftan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 281 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan, tarafların raporunun tebliğinden itibaren iki hafta içinde rapora itiraz edebileceklerine ilişkin düzenleme gözardı edilerek, 15/06/2020 tarihinde davalıya tebliğ edilen bilirkişi raporuna itiraz süresinin dolacağı 30/06/2020 tarihi beklenmeden, davalı vekilinin mazeret dilekçesi sunarak katılamadığı 17/06/2020 tarihli duruşmada hüküm kurulduğu, bu durumun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27 nci maddesinde yer alan "hukuki dinlenilme hakkı"nı kısıtladığı için doğru bulunmadığı ileri sürülerek; hükmün, kanun yararına bozulması talep edilmiştir.
    1)Uyuşmazlık; kaçak elektrik kullanıldığına dair iddianın ve buna bağlı olarak yapılan tahakkukun yerinde olmadığı iddiasıyla, davalı şirketçe tahakkuk ettirilen kaçak elektrik tüketim bedeli nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespiti (yargılama sırasında borcun davalı şirkete ödenmiş olması nedeniyle istirdat) istemine ilişkindir.
    Bilindiği üzere, menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer. Diğer bir anlatımla, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukukî ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukukî ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (6100 sayılı HMK m. 190; 4721 sayılı TMK m.6).
    Diğer taraftan, 6100 sayılı HMK’nın “İlamların ve resmî senetlerin ispat gücü” başlıklı 204 üncü maddesi; “
    (1) İlamlar ile düzenleme şeklindeki noter senetleri, sahteliği ispat olunmadıkça kesin delil sayılırlar.
    (2) İlgililerin beyanına dayanılarak noterlerin tasdik ettikleri senetlerle diğer yetkili memurların görevleri içinde usulüne uygun olarak düzenledikleri belgeler, aksi ispatlanıncaya kadar kesin delil sayılırlar.
    (3) Mahkeme, yukarıdaki belgelerden biri hakkında şüphe uyandıran bir hâl görürse, ilgili daireden açıklama isteyebilir.” hükmünü düzenlemektedir.
    Bu aşamada, uyuşmazlığın çözümü için konu ile ilgili mevzuatın da incelenmesi gerekmektedir.
    20/02/2001 tarihli 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kurulmuş, kurumun yetkili organı olan Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından çıkartılarak 08/05/2014 tarihli ve 28994 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin 26 ncı maddesinde;
    “(1)Gerçek veya tüzel kişinin;
    a) Kullanım yerine ilişkin olarak; perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşma olmaksızın dağıtım sistemine müdahale ederek elektrik enerjisi tüketmesi,
    b) Dağıtım sistemine veya sayaçlara veya ölçü sistemine ya da yapı bina giriş noktasından sayaca kadar olan tesisata müdahale ederek, tüketimin doğru tespit edilmesini engellemek suretiyle, eksik veya hatalı ölçüm yapılması veya hiç ölçülmeden veya yasal şekilde tesis edilmemiş sayaçtan geçirilerek, mevzuata aykırı bir şekilde elektrik enerjisi tüketmesi,
    c) Dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin ilgili mevzuata uygun olarak kestiği elektrik enerjisini, mücbir sebep halleri dışında; yükümlülüklerini yerine getirmeden dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin izni dışında açması,.” hâlleri kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak kabul edilmiştir.
    Aynı maddede; “(2) Yapılan kontrollerde, kaçak elektrik enerjisi tüketildiğine dair bir şüpheye sebep olacak bir bulguya rastlanılması halinde bu Bölüm uyarınca belirlenen yöntemler çerçevesinde kaçak tespit süreci başlatılır.
    (3) Kaçak elektrik enerjisi tüketiminin tespit edilmesinde, ilgili tüzel kişinin tespitini doğru bulgu ve belgelere dayandırması ve tüketici haklarının ihlal edilmemesi esastır. Kaçak işleminin başlatılması için bu sürecin sonunda kaçak elektrik enerjisi kullanımının tespiti gereklidir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
    Aynı Yönetmeliğin “Kaçak elektrik enerjisi kullanımı tespit süreci” başlıklı 27 nci maddesinin ilgili bölümü şöyledir: “(1) 26 ncı maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde yer alan hususlar göz önünde bulundurularak; kullanım yerinde yapılan kontrollerde, gerçek veya tüzel kişiler tarafından;
    a) Dağıtım sistemine veya ölçü sistemine ya da tesisata tüketimin doğru tespit edilmesini engellemek suretiyle yapılan müdahalelerin tespiti veya 26 ncı maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c) bendi hallerinde,
    (...) EK-1’de yer alan kaçak tespit tutanağı düzenlenir.
    (2) Tutanaklarda yer alan bilgilerin eksiksiz ve okunaklı olarak doldurulması esastır.”
    Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mesken abonesi olan davacı hakkında, dağıtım lisansına sahip tüzel kişi olan davalı şirkete bağlı görevliler tarafından düzenlenen 01/03/2016 tarihli kaçak elektrik tespit tutanağında, abonenin nötr kumanda (kontaktör) kullanarak kaçak elektrik kullandığı tespit edilmiştir.
    Davaya konu 01/03/2016 tarihli tutanağın, bir özel hukuk tüzel kişisi olduğu tartışmasız olan davalı şirkette hizmet akdiyle çalışan görevliler tarafından düzenlenmiş olduğu gözetildiğinde, HMK’nın 204 üncü maddesinin ikinci fıkrasında hüküm altına alınan belgelerden olmadığı tartışmasızdır. Eş söyleyişle, kaçak elektrik tutanağı, aksi sabit oluncaya kadar geçerli belgelerden değildir.
    Diğer taraftan, yukarıda açıklanan yönetmelik hükümleri özellikle “Kaçak elektrik enerjisi tüketiminin tespit edilmesinde, ilgili tüzel kişinin tespitini doğru bulgu ve belgelere dayandırması ve tüketici haklarının ihlal edilmemesi esastır.” şeklindeki düzenleme ile menfi tespit davalarındaki genel kural birlikte değerlendirildiğinde; ispat yükü, abonesi olan davacının sözleşme hükümlerine aykırı olarak kaçak elektrik kullandığı yönündeki tespite dayanarak davaya konu bedeli talep eden davalı şirkete aittir.
    Şu durumda; Adalet Bakanlığının “kaçak elektrik tutanağının aksi sabit oluncaya kadar geçerli belgelerden olması nedeniyle öncelikle kaçak tespit tutanağının düzenlendiği tarih itibarıyla yürürlükte olan yönetmelik hükümleri uyarınca, davalı şirketin davacıdan isteyebileceği kaçak kullanım bedelinin hesaplanarak denetime elverişli rapor alınması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi” gerektiği yönündeki kanun yararına temyiz itirazının reddi gerekir.
    2) HMK’nın "Bilirkişi raporuna itiraz" başlıklı 281 inci maddesinin birinci fıkrası;
    "(1) Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler." hükmünü içermektedir.
    Dosyadaki bilgi ve begelerden; 08/06/2020 tarihli bilirkişi raporunun, 15/06/2020 tarihinde davalı tarafa tebliğ edildiği ancak mahkemece kanunda öngörülen iki haftalık sürenin dolması beklenmeden 17/06/2020 tarihinde davanın esası hakkında karar verildiği anlaşılmıştır.
    Bu itibarla, mahkemece; tarafların tebliğden itibaren iki hafta içinde bilirkişi raporuna itiraz edebileceklerine ilişkin hüküm gözardı edilerek, davanın esası hakkında karar vermek suretiyle davalı tarafın HMK’nın 27 nci maddesinde hüküm altına alınmış olan hukuki dinlenme hakkının kısıtlanmış olması, usul ve kanuna aykırı olup, Adalet Bakanlığının bu yöne ilişen kanun yararına temyiz itirazının kabulü gerekir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle Adalet Bakanlığının kanun yararına temyiz itirazının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle Adalet Bakanlığının kanun yararına temyiz itirazının kabulü ile HMK"nın 363 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararın sonuca etkili olmamak üzere KANUN YARARINA BOZULMASINA, aynı maddenin üçüncü fıkrası uyarınca gereği yapılmak üzere bozma kararının bir örneğinin ve dava dosyasının Adalet Bakanlığına gönderilmesine, 21/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi