3. Hukuk Dairesi 2013/6278 E. , 2013/8336 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı dilekçesinde;davalı kuruma ait elektirik tellerinden çıkan kıvılcım neticesinde,18-20 ton civarında otunun yandığını ileri sürerek uğradığı 10.000 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevabında,yangın olayının ortaya çıkmasında kurumlarına kusur izafe edilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; davalının kamu hizmeti gören bir kurum olduğu,ark ve kıvılcımların oluşmaması için gerekli tedbirleri almasının gerektiği,davacının mülkiyeti altındaki tarlayı dilediği şekilde kullanma hak ve hürriyetine sahip olduğu bu nedenle davacıya kusur izafe edilemeyeceği,gerekçesiyle davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; elektrik enerjisi dağıtım hattından kaynaklanan yangın nedeniyle,uğranılan maddi zararın tazminine ilişkin bulunmaktadır.
Davalı şirket, bölgede elektrik enerjisinin dağıtımını yerine getirmektedir. Bu faaliyet, varlığı ve niteliği itibariyle bir tehlike ve dolayısı ile zarar ihtimali taşıdığından, davalı şirketin sorumluluğu, bir sebep sorumluluğu olan kusursuz (objektif) sorumluluktur. Bu sorumluluk türü tehlike sorumluluğu olarak da isimlendirilmekte olup, sorumluluk türlerinin en ağırını oluşturur. Burada tehlikeli nesne veya işletme ile gerçekleşen zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması sorumluluk için yeterlidir.
Sorumlu kişi veya işletmenin, kusurlu olup olmaması, özen ödevini yerine getirip getirmemesi, işletme veya nesnede (şeyde) bir bozukluk veya noksanın bulunup bulunmaması, meydana gelen zararın tazmin borcu yönünden bir etkiye sahip değildir. Zira bunların sebep oldukları zararlarda, kusurun bulunup bulunmadığı ya da rolünün olup olmadığı çoğu zaman bilinemediği veya ispat edilemediği gibi, sorumlu kişi veya işletme, her türlü özeni gösterse, gözetim ve denetim ödevini yerine getirse, gerekli bütün tedbirleri alsa bile, gene çoğu zararın meydana gelmesini önlemek mümkün değildir. Bu sebeple sorumluluğunun bağlandığı olgu ile zarar arasında uygun illiyet bağı kurulduğu zaman, sorumluluk da gerçekleşmiş olacağından, bu işletme veya nesnelerin sahip veya işletenleri, bunların sebep oldukları zararı gidermek zorundadır
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; yangının, davalı şirkete ait enerji nakil hattındaki kıvılcımdan meydana geldiği; dolayısıyla davalı şirketin faaliyeti ile ortaya çıkan zarar arasında illiyet bağının bulunduğu, davalı şirketin zarardan sorumlu olduğu anlaşılmaktadır.
Ne var ki, zararın kapsamını tayinde davacının da kusurunun olup olmadığının da araştırılıp, tartışılması gerekmektedir.Ancak mahkemece zararın oluşumunda ve artmasında tarafların kusurlu olup olmadığının tespiti amacıyla keşif yapılmadığı gibi bilirkişiden rapor da alınmadan hüküm tesisi yoluna gidilmiştir.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş, eğik olan ve risk oluşturan elektrik tellerinin yakınına ot yığdığı dosya kapsamıyla sabit olan davacının da olayda müterafik kusurunun tespiti amacıyla ,mahallinde konusunda uzman bilirkişiler aracılığıyla keşif icrasıyla,davacıya ait taşınmazın genişliği de nazara alınarak davacının otları elektrik tellerinden daha uzak bir yere yığma imkanı olup olmadığı araştırılarak ,tarafların kusur durumunun tespiti sonucunda karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile belirtilen şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.