10. Hukuk Dairesi 2016/5137 E. , 2016/5853 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet süreleri ile prime esas kazancın tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraflar avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin sair, davalılar vekillerinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasa"nın 79/10. maddesi ve 5510 sayılı Kanunun 86. maddesi olup anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar, kamu düzeni ile ilgili olduğundan, özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde, kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır
Yine; 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kurum"a bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden Kanun ile getirilen süre, doğrudan doğruya hakkın özünü etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hakkın özü bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kurum"a verilmesi ya da çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez.
Yukarıdaki açıklamalar ışığı altında inceleme konusu dava değerlendirildiğinde; davacı, davalı işveren yanında 01.10.2005-08.05.2014 tarihleri arasında hizmet akdine bağlı olarak net 1200,00 TL ücretle çalıştığının ve Kurum"a bildirilmeyen sürelerin tespitini istemiş, Mahkemece, davacının davalı işyerinde kurum kayıtlarında yer alan 17.04.2006 – 10.06.2007, 24.09.2007-31.05.2009, 01.08.2009-31.12.2009, 26.11.2011-07.06.2014 tarihleri arasında bildirimlerinin bulunduğu ve 17.04.2006, 24.09.2007 ve 26.11.2011 tarihli giriş bildirgeleri ile 31.12.2009 tarihli işten ayrılış bildirgesinin davacının imzasını taşıması, bu durumun aksinin ise ancak eş değer yazılı bir belge ile ispatlanması ve bu hususlarda tanık beyanlarına itibar edilememesi, yine tespiti talep edilen dönemler içerisinde 11.02.2010 ile 22.11.2010 tarihleri arasında farklı işyerlerinde çalışması dikkate alındığında, davacının davalı işyerinde kesintili olarak çalıştığı kanaati ile davacının talebe istinaden ihtilaflı olan ve tespite konu edilebilecek dönemlerden 17.04.2006 ile 10.06.2007 tarihleri arasındaki çalışma dönemleri ile ilgili talebi ve bu minvalde ikinci çalışma döneminin başladığı 24.09.2007 tarihinden önceki taleplerinin hak düşürücü süreye uğradığı kabul edilmiş, tespite konu diğer dönemler yönünden ise, davacının davalıya ait işyerinde kurum kayıtlarıyla çelişmeyecek şekilde 24.09.2007 - 31.05.2009 tarihleri arasında 112 gün, 01.08.2009 - 31.01.2009 tarihleri arasında 83 gün, 26.11.2011 - 07.06.2014 tarihleri arasında 51 gün daha hizmet akdine dayalı olarak günün asgari ücreti ile (eksik bildirilen sürelerde) çalıştığının tespitine karar verilmiş ise de hak düşürücü süre hatalı yorumlanıp, uygulanarak yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olmuştur. Yukarıda anılan Kanun maddesi gereği, 17.04.2006 ile 10.06.2007 tarihleri arasında da eksik bildirimlerin söz konusu olduğu anlaşılmakla; bu talep konusu dönem yönünden 17.04.2006 tarihli işe giriş bildirgelerinin kuruma verilmiş olması nedeniyle davalı işyerine giriş ve işyerinden çıkış (ayrılış) tarihleri arasındaki eksik bildirim yapılan sürelerin hak düşürücü süreye uğramayacağı gözetilerek, belirtilen dönemdeki çalışmanın sürekli olup olmadığı değerlendirilerek, varılaracak sonuç uyarınca karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem hâlinde davacıya iadesine, 18.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.