20. Hukuk Dairesi 2015/8488 E. , 2015/10825 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/11/2014
NUMARASI : 2014/301-2014/437
Taraflar arasındaki tazminat istemine ilişkin davada İstanbul 2. Asliye Hukuk ve 44. Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, tazminat istemine ilişkindir.
Asliye Ticaret Mahkemesince, “Davacı sigorta şirketinin, sigortalısının halefi olarak dava açtığı, davanın haksız fiilden kaynaklandığı” gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından ise, “Her iki tarafın da tacir olduğu ve bu nedenle Ticaret Mahkemesinin görevli bulunduğu” gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
6102 sayılı TTK"nın 1481. maddesi uyarınca, sigortacı, sigorta tazminatını ödedikten sonra hukuken sigortalı yerine geçer ve sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel tutarında sigortacıya ait olur. Benzer hükümler mülga ticaret kanunlarında da yer almış olup, Yargıtay"ın 22.03.1944 tarih 1944/9 K. sayılı içtihatları birleştirme kararında, sözkonusu halefiyetin kanuni bir halefiyet olduğu, halefiyet yoluyla açılan davada sigortacının, sigortalısının yerine geçtiği, davacı sigorta şirketi diye davanın ticari dava sayılamayacağı açıklanarak, “Sigortacının, sigorta poliçesinden münbais olmayıp kanundan aldığı bir selahiyete istinaden ve haksız fiil sebebiyle alacaklı yerine kaim olarak hareket ettiği davada hukuk mahkemesine başvurması lazım geleceği” belirtilmiştir. Somut olayda, davalı sigorta şirketi, sigortalısının halefi olarak dava açtığı ve sigortalısı da tacir olmadığı için, davanın her iki tarafının da tacir olduğundan söz edilemez.
01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK"nın 5/1. maddesi uyarınca, ticari davalara bakmak görevi, asliye ticaret mahkemesine aittir. Ticari davalar, mutlak ve nispi ticari davalar olarak ikiye ayrılmaktadır. Nispi ticari davalar, TTK"nın 4/1. maddesinin ilk cümlesinde tarif edilen davalardır. Buna göre, her iki tarafın da "ticari işletmesiyle ilgili hususlardan kaynaklanan" hukuk davaları, ticari dava sayılmıştır. Mutlak ticari davalar ise, tarafların tacir olup olmadıklarına ve uyuşmazlığın tarafların ticari işletmeleri ile ilgili bulunup bulunmadığına bakılmaksızın yasa gereği ticari dava sayılan uyuşmazlıklardır. TTK"nın 4/1-a ve devamı bentlerinde yazılan uyuşmazlıklar ile diğer yasalarda ticari dava olduğu belirtilen uyuşmazlıklar, mutlak ticari davalardır.
TTK"nın 4/1-c maddesinde, 6098 sayılı TBK"nın “saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde” öngörülen hususlardan kaynaklanan hukuk davaları, mutlak ticari davalar arasında sayılmıştır.
6102 sayılı TTK"nın 1481. maddesi uyarınca, sigortacı, sigorta tazminatını ödedikten sonra hukuken sigortalı yerine geçer ve sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel tutarında sigortacıya ait olur. Benzer hükümler mülga ticaret kanunlarında da yer almış olup, Yargıtay"ın 22.03.1944 tarih 1944/9 K.
sayılı içtihatları birleştirme kararında, sözkonusu halefiyetin kanuni bir halefiyet olduğu, halefiyet yoluyla açılan davada sigortacının, sigortalısının yerine geçtiği, davacı sigorta şirketi diye davanın ticari dava sayılamayacağı açıklanarak, “Sigortacının, sigorta poliçesinden münbais olmayıp kanundan aldığı bir selahiyete istinaden ve haksız fiil sebebiyle alacaklı yerine kaim olarak hareket ettiği davada hukuk mahkemesine başvurması lazım geleceği” belirtilmiştir.
Somut olayda, davacı sigorta şirketi, sigortalısının halefi olarak dava açtığı ve sigortalısı da tacir olmadığı için, her iki tarafı tacir olmayan dava, TTK"nın 4/1 maddesinin ilk cümlesi anlamında nisbi ticari dava olarak kabul edilemez. Ancak dava, davacının sigortalısının, kendisine ait aracı, davalı şirkete ait otelin otoparkına bırakması ve araç park halinde iken çıkan fırtınada yıkılan bir kısım parçaların araca isabet etmesi ile araçta oluşan zarardan kaynaklanmaktadır. Sigortalıya ait aracın, otelin otoparkına bırakılması suretiyle sigortalı ile davalı şirket arasında, 6098 sayılı Yasanın 561 vd maddelerinde düzenlenen saklama sözleşmesi kurulmuştur. Sözleşme, davalı şirkete ait ticari işletmeyle ilgili bulunduğuna göre, dava, TTK"nın 4/1-c maddesi karşısında mutlak ticari dava olup, uyuşmazlığın aynı Yasanın 5/1. maddesi uyarınca asliye ticaret mahkemesinde çözüme kavuşturulması gerekmektedir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince İstanbul 44. Asliye Ticaret Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 09/11/2015 gününde oy birliğiyle karar verildi.