10. Hukuk Dairesi 2015/3482 E. , 2016/5867 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili ve davalılardan.... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, trafik- iş kazası sonucu sürekli iş göremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan gelir ile, yapılan ödemelerden oluşan sosyal sigorta yardımlarının davalılardan rücuan tahsili istemine ilişkindir.
Davanın yasal dayanağı, 506 sayılı Yasanın 10 ve 26. maddeleridir.
506 sayılı Yasanın 10. maddesine göre; işverenin sorumluluğu kusursuz sorumluluk ilkesine dayanmakta olup, zararlandırıcı sigorta olayında, işverenin hiç kusuru olmasa bile; şayet, sigortalının işe girişi süresinde Kuruma bildirilmemişse, Kurumca, yapılan sosyal sigorta yardımlarından, 10.maddeye göre sorumlu tutulması gerekir.
Diğer kusurlu davalıların zarardan birlikte sorumluluğu ise Borçlar Kanununun 51. maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmaktadır. Borçlar Kanununun 51. maddesindeki, “Müteaddit kimseler muhtelif sebeplere (haksız muamele, akit, kanun) binaen mesul oldukları takdirde haklarında birlikte bir zarar vukuuna sebebiyet veren kimseler hakkındaki hükümlere göre muamele olunur.” düzenlemesi; birden çok kişinin, gerek haksız eylem, gerek sözleşme ve gerekse kanun gibi sebeplerden ve aynı zarar için zarara uğrayana karşı sorumluluğu durumunda, bunlar arasında Borçlar
Kanununun 50. maddesinde yer alan bir zarara ortaklaşa sebep olanlar hakkındaki sorumluluğa ilişkin kuralların uygulanma gereğine yer vermiştir. Ancak davalıların sorumlu olacağı miktarın tespiti, 506 sayılı Kanunun 10. ve 26. maddeleri yönünden farklılık gösterdiğinden, bu yönün açıklığa kavuşturulması gerekir.
506 sayılı Kanunun 10. maddesine dayalı tazmin sorumluluğu hâlinde; aynı Kanunun 26. maddesine ilişkin davalardaki tazmin sorumluluğundaki gibi sosyal yardım zammı da dahil olmak üzere hak sahiplerine bağlanan gelirlerin ilk peşin sermaye değeri ile yapılan masraf ve ödemeler toplamının tazmin sorumlularının kusurlarının karşılığı miktarla sınırlanması kuralının kıyas yoluyla uygulanması gerektiği, ancak 10. maddenin öngördüğü sorumluluk hâlinin 26. maddeye oranla farklı ve daha ağır bir sorumluluk hâlini öngörmüş olması nedeniyle işverenin, 506 sayılı Kanunun 9. ve 10. maddesi kapsamındaki sorumluluk sınırını oluşturan miktar belirlenirken, işkazasında işverenin kabul edilmesi gereken % 100 oranında kusurundan, Borçlar Kanununun 43, 44. maddeleri uyarınca üçüncü kişi kusurunun %50’sinden az olmamak üzere hakkaniyet indirimi yapılarak hesaplama yapılması Yargıtay’ın konuya ilişkin yerleşik içtihatlarının gereğidir. Ayrıca davanın Borçlar Kanununun 51. maddesinde düzenlenen teselsül hükümleri doğrultusunda açıldığı hâllerde; birlikte sorumlu olanların müşterek kusurla hareket etmemiş olmaları nedeniyle, kusurlu üçüncü kişinin, 506 sayılı Kanunun 26/2. maddesine uygun olarak, kusur sorumluluğu dahilinde belirlenen sosyal yardım zammı da dahil olmak üzere ilk peşin değer ile masraf ve ödeme toplamından sorumlu olacağı, münhasıran 10. maddeden kaynaklanan sorumluluğun ise işverene ait olacağı; tüm kusurun üçüncü kişide olması veya olayın tümüyle kaçınılmazlık sonucu ortaya çıkması hâlinde dahi işverenin 10. madde uyarınca ve yukarıda belirlenen ilkeler doğrultusunda oluşan Kurum zararının takdir edilecek bir oranıyla sorumlu tutulması zorunluluğu göz önünde tutulmalıdır.
Öte yandan, trafik kazası nedeniyle sağlık hizmet sunucularınca verilen tedavi hizmet bedellerinin tamamının ... tarafından karşılanması esasının getirilmesi amacıyla 25.02.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13.02.2011 tarih 6111 sayılı Yasanın 59.maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98. maddesi değiştirilmiş, anılan değişiklik ile “Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın ... tarafından karşılanır. ” hükmü getirilmiştir.
6111 sayılı Kanunun, yayımı tarihinde yürürlüğe giren geçici 1. maddesi ile de "Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedelleri ... tarafından karşılanır. Söz konusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanunun 59 uncu maddesine göre belirlenen tutarın % 20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülükleri sona erer.” hükmü öngörülmüştür.
Davalıların tedavi gideri nedeniyle Kuruma karşı sorumluluğunun, 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenleme ile sona erdirildiği ve dava tarihi itibariyle anılan yasa yürürlükte olmakla tedavi gideri alacağının reddine karar vermek gerektiği gözetilmemiştir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum vekili ve davalılardan... vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli, hükmü temyiz etmeyen davalılar yönünden oluşan usuli kazanılmış hak durumu da gözetilerek karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan İsviçre (Ergo) Sigorta A.Ş. ve Teksplast Suni Deri Tekstil San. ve Tic. A.Ş."ye iadesine, 18.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.