Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/7317
Karar No: 2013/8414
Karar Tarihi: 27.05.2013

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2013/7317 Esas 2013/8414 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2013/7317 E.  ,  2013/8414 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
    Dava dilekçesinde, ... 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/711 Esas 2006/730 Karar sayılı ilamı ile boşandıkları, ortak çocuk Barış"ın velayetinin davalı anneye verildiği ve aylık 200,00 TL iştirak nafakası takdir edildiği ayrıca belirlenen nafakanın her yıl %20 oranında arttırılacağının belirtildiği, buna göre şu anda 480,00 TL iştirak nafakası ödemek zorunda olduğu ancak boşanma kararından sonra nafakayı ödeme imkânının olmadığını, birikmiş olan tüm nafaka borçlarını üçüncü şahıslardan alarak ödediği, yeniden evlendiği, aylık 1.200,00 TL maaş aldığı, kira ödediği, ikinci eşinin sağlık problemleri olduğu, borçlarını ödeyemediğini ileri sürerek ortak çocuk için takdir edilen aylık 480,00 TL iştirak nafakasının 150,00 TL"sına ve %20 arttırımın da endeks oranına indirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı, davacının ek iş yaptığını, aylık kazancının 2.500.00 TL"yi bulduğunu açıklayarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, daha önce 480,00 TL olan iştirak nafakasının 300,00 TL"ye ve %20 olan yıllık artış şartının da enflasyon oranına indirilmesine karar verilmiş, hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
    Dosya içerisinde bulunan bilgi ve belgelerden, tarafların ... 1 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/711 Esas - 2006/730 Karar sayılı ilâmı ile boşanmasına, ortak çocuk Barış için aylık 200,00 TL iştirak nafakası ve nafakanın her yıl geçerli olmak üzere %20 oranında arttırılmasına karar verildiği, kararın 28.12.2006 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
    Taraflar arasındaki boşanma dosyası içerisinde bulunan 06.12.2006 tarihli anlaşmalı boşanma protokolünde, müşterek çocuk lehine aylık 200,00 TL iştirak nafakası ödeneceği devam eden yıllar için %20 artış şartı getirildiği anlaşılmıştır.
    TMK"nun 328/1. maddesi gereğince ana ve babanın bakım borcu çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır (TMK.182/2).
    TMK"nun mad.176/IV hükmüne göre: “Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.” Aynı şekilde 331. madde uyarınca; “durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır.”
    Yukarıda sözüedilen yasal düzenlemelere göre, iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu gerektirmesi gerekmektedir.
    Nafaka iradı, tarafların yaptıkları sözleşmeye dayansa bile şartları oluştuğu takdirde artırılabilir veya azaltılabilir. Aksi düşünce “güven” ilkesine aykırı düşer. Zira, davacının sözleşme (protokol) ile elde ettiği “statü”ye beslediği güven, davalı (borçlunun) sosyal ve ekonomik durumunun bu özel statüyü koruyacak seviyeden daha aşağı düşmediği (kötüleşmediği) veya hakkaniyet bunu gerektirmediği sürece sarsılıp boşa çıkarılamaz. Ancak sözleşmeyle kararlaştırılmış ve hakim tarafından onaylanmış olan iradın aradan çok az bir zaman geçtikten sonra indirilmesi isteminde bulunmak, hakkın kötüye kullanılması mahiyetini de arzedebilir.
    Bunun gibi sırf boşanmayı sağlayabilmek için, bilerek ve isteyerek mali gücünün üzerinde bir yükümlülüğü protokolle üstlenen kişinin, sonradan bu yükümlülüğün kaldırılması ya da azaltılması yönünde talepte bulunması da iyiniyet, doğruluk-dürüstlük ve sözleşmeye bağlılık ilkeleri ile bağdaşmaz. Çünkü kendi kusuru ile mali imkanlarını zorlayan tarafın MK"nun 2. maddesinden yararlanması sözkonusu olamaz.
    Ancak, Borçlar Kanununun 19 ve 20. maddelerine aykırı bulunmayan karşılıklı sözleşmede, edimler arasındaki denge, umulmadık gelişmeler yüzünden sonradan bozulacak olursa (örneğin olağanüstü dalgalanmalarda edimler arasındaki dengenin bozulması ve bu yüzden ifa aşırı derecede zorlaşıyorsa) güven sorumluluğu ve ivazsız iktisabın korunmazlığı ilkesi (MK 2.md.) gereğince sözleşme koşulları değişen maddi koşullara uyarlanır. Buna göre, sözleşenlerin eğer gelişmeleri baştan kestirebilselerdi, sözleşmeyi bambaşka koşullarla kurmuş olacakları söylenebiliyorsa, ayrıca, beklenmeyen gelişme yüzünden sözleşmeye baştan kararlaştırılmış koşullarla olduğu gibi katlanmak taraflardan biri için özveri sınırının aşılması anlamına geliyorsa, nihayet, yasal ve sözleşmesel risk dağılımı çerçevesinde taraflardan sözleşmeye baştan kararlaştırılmış koşullarla bağlı kalmaları beklenemiyorsa, sözleşmeye Hakimin müdahalesi gündeme gelebilecektir.
    Somut olayda; taraflar arasındaki anlaşmalı boşanma kararından sonra müşterek çocuk lehine olan iştirak nafakası 200,00 TL"den 480,00 TL"ye ulaşmıştır.
    Bu durumda; tarafların gelir durumları, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu ve genel ihtiyaçları doğrultusunda, anlaşmalı boşanma davasında protokol ile belirlenen iştirak nafakasının indirilmesi hakkaniyete uygun bulunmamış, bu itibarla, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kısmen kabulü ile iştirak nafakasının yazılı şekilde indirilmesine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
    Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi