Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/9971
Karar No: 2015/10902

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2015/9971 Esas 2015/10902 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2015/9971 E.  ,  2015/10902 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ...Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 06/05/2014 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı ... vekili Av. ... ve davalı ... vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 20/10/2015 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davalı ... ve vekili Av. ... ile Hazine vekili Av. ... Türkucu geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı vekili, ... köyü 3539 parsel sayılı 460 m² yüzölçümündeki taşınmaz, müvekkili adına ...da kayıtlı iken sahte kimlik belgesi ile Türkiye’de olmadığı bir tarihte ... 2. Noterliğinin 22468 yevmiye nolu 31/10/1996 tarihli ... Uçar adına düzenlenen vekâletname ile taşınmazının üçüncü kişiye satıldığı, en son üzerinde inşat yapılarak kat irtifakı tesis edilen taşınmazın ... kaydının iptali için açtıkları davanın ise ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/261 E. - 2011/260 K. sayılı ilâmıyla davalıların taşınmazı iyi niyetle iktisap ettikleri gerekçesiyle reddedildiği, sahte vekâletnameyi düzenleyen noter ile devir işlemi yapan ... Müdürlüğünün sorumlu olduğu iddiasıyla 10.000.-TL’nin dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesi talebiyle dava açmıştır.
    Davacı vekili, 08/11/2013 tarihinde harcını yatırmak suretiyle tazminat miktarını 322.000.-TL’ye yükseltmiştir.
    Davalı ..., zamanaşımı süresinin geçtiği, işlemin sahte nüfus cüzdanı ile düzenlenen vekâletname ile yapıldığından illiyet bağının kesildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
    Davalı ..., zamanaşımı süresinin geçtiği, vekâletname düzenlenmesi esnasında kullanılan sahte nüfus cüzdanının iğfal kabiliyeti bulunması nedeniyle illiyet bağının kesildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece; davanın kabulüne, bilirkişi raporunda hesaplandığı üzere 322.000.-TL’nin 10.000.-TL’sinin 07/09/2012 dava, 312.000.-TL’sinin 12/11/2013 ıslah tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, ...da sahte vekâletname ile işlem yapılması nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
    1- Davalı ... Müdürlüğünün temyiz itirazları yönünden;
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi gereğince ... sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat istemine ilişkindir.
    4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi, ... sicilinin aleniliği ve ... siciline güven ilkelerinin yansımasının sonucu olarak, mülkiyet hakkı ya da başkaca bir aynî hak edinen kişinin, bu sicilin tutulması nedeniyle uğradığı zararın tazminine ilişkin olup, buna göre "... sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur”. Burada Devletin sorumluluğu kusursuz sorumluluktur. Bu işlemler nedeniyle zarar görenler, diğer zarar sorumluları yanında Medenî Kanunun 1007. maddesi gereğince, zararlarının tazmini için Hazine aleyhine de adlî yargıda dava açabilirler.
    Diğer taraftan; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun (HGK) 2010/7-70-86 sayılı kararında da değinildiği gibi, aleyhine dava açılanların davalı sıfatının bulunmaması halinde dava, sıfat yokluğundan (husumet yönünden) reddedilecektir. HUMK’nın 179/1. (6100 sayılı HMK’nın 119/1.) maddesi gereğince dava dilekçesinde tarafların ve varsa kanuni temsilcilerinin ad ve adreslerinin bildirilmesi gereklidir. Bu bildirim esnasında yapılan yanlışlıklardan bazıları, davanın sıfat (husumet) yokluğundan reddi sonucunu doğurmamakta, oluşan hataların giderilmesi, davalının temsilcisinde yanılmış olması halinde olduğu gibi olanak dahilindedir. Somut olayda, ... Kadastro Müdürlüğünün davalı gösterilmesi ve ... Kadastro Müdürlüğünün de Hazine vekili tarafından temsil edilmiş olmanın temsilcide yanılgı olarak değerlendirilmesi gereklidir.
    Davanın niteliğine göre, husumetin Hazineye yöneltilmesi gerekirken, taraf sıfatı bulunmayan ... Kadastro Müdürlüğü hasım gösterilmiştir. Dava dilekçesindeki anlatım ve istemden, asıl dava edilmek istenenin ... Kadastro Müdürlüğü değil, Hazine olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davanın davalı olarak sadece ... Kadastro Müdürlüğüne yöneltildiğinden sözedilemez. Ortada belirgin biçimde temsilcide yanılma hali vardır. Mahkemece temsilde yanılma hali re"sen gözetilerek, davanın Hazineye yönlendirilmesi için davacı yana olanak verilmeli, Hazinenin delilleri toplanmalı, oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
    2- Davalı ...’ın temyiz itirazlarına gelince;
    Mahkemece davalı ... yönünden davanın kabulüne karar verilmiş ise de, ulaşılan sonuç dosya içeriğine uygun düşmemektedir.
    818 sayılı Borçlar Kanununun 60. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında:
    “Zarar ve ziyan yahut manevi zarar namiyle nakdi bir meblağ tediyesine müteallik dava, mutazarrır olan tarafın zarara ve failine ittılaı tarihinden itibaren bir sene ve her halde zararı müstelzim fiilin vukuundan itibaren on sene mürurundan sonra istima olunmaz.
    Şu kadar ki, zarar ve ziyan davası, ceza kanunları mucibince müddeti daha uzun müruru zamana tabi cezayı müstelzim bir fiilden neşet etmiş olursa şahsi davaya da o müruru zaman tatbik olunur,” hükmüne yer verilmiştir.
    Görüldüğü üzere, 818 sayılı Borçlar Kanununun 60. maddenin ikinci fıkrası gereğince, eylemin aynı zamanda Ceza Kanununda suç sayılması halinde, daha uzun ise olayda ceza zamanaşımı süresinin uygulanacağı, dolayısı ile bu durumda Borçlar Kanunundaki daha kısa zamanaşımı sürelerinin uygulanamayacağı hususu açıkça anlaşılmaktadır.
    Söz konusu hüküm, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için, sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı, hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır.
    Sonuçta; haksız eylemin suç oluşturması durumunda o suç için öngörülen ceza zamanaşımı süresi hukuk yargılamasında da uygulanacaktır.
    Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.04.2013 gün 2012/4-1161 E. - 2013/498 K. ve 28/01/2015 gün ve 2013/4-1468 E. - 2015/785 K. sayılı kararında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
    Somut olayda, hukuka aykırı olduğu ileri sürülen işlem; davalı noter tarafından gerçekleştirilmiştir. Noterin eylemi işlem tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK"nın 230. maddesinde düzenlenen görevi ihmal suçu kabul edildiğinde zamanaşımı süresi aynı Kanunun 102/4. maddesi uyarınca beş yıl; 339. maddesinde düzenlenen evrakta sahtecilik sucu kabul edildiğinde ise zamanaşımı süresi aynı Kanunun 102/3. maddesi uyarınca 10 yıldır. Aynı Kanunun 104/3. maddesi uyarınca uzatılmış zaman aşımı süresi ise ilk suç için yedi yıl altı ay, ikinci suç için onbeş yıl olacaktır. Vekâletnamenin düzenlenme tarihi 31/10/1996 ile dava tarihi 07/09/2012 arasında 818 sayılı Borçlar Kanununun 60. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında öngörülen zamanaşımı süresi geçmiş olup davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalıların temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması nedeniyle 1.100,00’er TL vekâlet ücretinin davacı ...’dan alınarak davalı ... ve ...’a verilmesine, taraflarca 6100 sayılı HMK"nın 297/1-ç ve aynı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK"nın 440/1. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilâmının tebliğinden itibaren ilâma karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, temyiz harcının istek halinde iadesine 10/11/2015 günü oy birliği ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi