3. Hukuk Dairesi 2013/6886 E. , 2013/8478 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tanıma ve tenfiz davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili ile davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalının boşandıklarını; çocukların velayetinin müvekkiline verildiğini; çocukları ile birlikte..."da yaşayan müvekkilinin Köln Sulh Mahkemesi"ne başvurarak davalı aleyhine iştirak nafakası davası açtığını, mahkemece, çocuklardan... için aylık 245 ...için 288 ... nafakaya hükmedildiğini belirterek; ... Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 22.01.2007 tarihli kararının tenfizine, nafakaların 2007 yılı Temmuz ayından başlayarak davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; davacının boşanma davasını Türkiye"de açmasına rağmen nafakaların... bazında ödenmesini sağlamak saikiyle nafaka davasın..."da açtığını, bu haliyle ahde vefa kuralına aykırı hareketle hakkını kötüye kullandığını belirterek; iştirak nafakasının tamamen kaldırılmasını veya geliri ile orantılı makul ödenebilir bir meblağa düşürülmesini, davacının aldığı çocuk parasının iştirak nafakasından düşürülmesini, tenfiz tarihinin nafaka başlangıcı kabul edilerek, 2007 başlangıç tarihli isteminin reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; 17.01.1994 doğumlu ..."nın reşit olduğu gerekçesi ile yabancı mahkeme kararı ... yönünden kamu düzenine aykırı bulunmuş, Dilara için açılan davanın reddine, ... için açılan davanın kabulü ile ... Sulh Mahkemesi"nin ... sayılı 22.01.2008 tarihli 03.08.2012 kesinleşme tarihli ilamının davalı ..."nın ... için aylık 245,00 ... iştirak nafakası ödemesine ilişkin kısmının tanınmasına karar verilmiştir.
Hükmü; davacı vekili ile davalı temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalının temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Dava, iştirak nafakasına ilişkin yabancı mahkeme ilamının tenfizi istemine ilişkindir.
Alman Hukuk Yargılama Kanunu (...) nun tenfizi kabul eden 722 ve 723 maddeleri ile karşılıklılık oluştuğu açıktır. (HGK.13.06.1990 gün, 13-3 Esas-347 Karar)
Somut olayda; tarafların ... 4. Aile Mahkemesi"nin 25.12.2003 tarihli ilamı ile boşandıkları, müşterek çocukları ... ve ..."ın velayetinin davacı anneye verildiği, boşanma ilamında iştirak nafakası konusunda her hangi bir karar verilmediği, ilamın 12.03.2004 tarihinde kesinleştiği; davacının çocukları ile birlikte..."da ikamet ettiği; 2007 yılı Temmuz ayında ... Sulh Hukuk Mahkemesi"ne başvurarak velayeti altında bulunan çocukları lehine davalıdan iştirak nafakası talep ettiği, talep tarihinde Dilara"nın 13 yaşında olduğu,... Sulh Hukuk Mahkemesi"nce (Aile Mahkemesi"nin) 22.01.2008 tarihli duruşmada; davalının 2007 Temmuz ayından itibaren anneye, ...için aylık peşin 288,00 ... ve ...için aylık peşin 245,00 ... iştirak nafakası ödemesine karar verildiği, kararın 03.08.2012 tarihinde kesinleştiği; eldeki tenfiz davasının 28.09.2012 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Davada; boşanma davasından sonra bağımsız olarak açılan iştirak nafakası talep edilmekte olup, iştirak nafakası alacağı zaman geçtikçe yeniden doğan kanuni bir hak olduğu için boşanma davası sırasında istenmemesine rağmen sonradan, bağımsız bir dava ile istenebilir. Bu halde iştirak nafakasına dava tarihinden itibaren hükmolunur. ... Sulh Hukuk Mahkemesince de nafakalara dava tarihi olan 2007 Temmuz ayından itibaren hükmolunmuştur. ...o tarihte 13 yaşında olup, ... yönünden iştirak nafakasına hükmolunmasında kamu düzenine aykırılık teşkil eden bir durum yoktur. I
Kamu düzeni, niteliği gereği zamana, yere göre değişen, içeriğinin tesbiti zor, herbir somut olaya göre değişiklik gösteren bir kavramdır. İlmi açıklamalara ve yargısal kararlara rağmen gelişen hukuk sistemlerinde bile tanımı olmamasına rağmen "toplumun temel yapısını ve çıkarlarını koruyan kuralların bütünü" olarak tanım yapılabilir.
Türk kamu düzeninin ihlalini gerektirecek haller çoğunlukla emredici bir hükmün açıkça ihlali halinde düşünülecektir. Fakat her emredici hükmün ihlali halinde veya her emredici hükmü ihlal eden bir yabancı kararın Türk kamu düzenine aykırı bulunduğunu söylemek olanaklı değildir.
O halde, iç hukuktaki kamu düzeninin çerçevesi, Türk Hukukunun temel değerlerine, Türk genel adap ve ahlak anlayışına, Türk kanunlarının dayandığı temel adalet anlayışına, Türk kanunlarının dayandığı genel siyasete, ..."da yer alan temel hak ve özgürlüklere, milletlerarası alanda geçerli ortak prensip ve özel hukuka ait iyiniyet prensibine dayanan kurallara, medeni toplulukların müştereken benimsedikleri ahlak ilkeleri ve adalet anlayışının ifadesi olan hukuk prensiplerine, toplumun medeniyet seviyesine, siyasi ve ekonomik rejimine, insan hak ve özgürlüklerine aykırılık şeklinde çizilebilir.
İç hukukta kamu düzeninin, tarafların uymak zorunda oldukları, kamu hukukundan ve özel hukuktan doğan, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri kurallar olarak anlaşılması gerekir.
Mahkeme kararlarının verildikleri ülke dışında kesin hüküm, kesin delil ve icrai güce sahip olmaları, milletlerarası toplumda kişisel ilişkilere ve ticari hayatın getirdiği ekonomik ilişkiler kurma, yaratma ve oluşan uyuşmazlıkların çözümü için tartışmasız mahkeme kararı yanında gerekli olan yabancı ilamın tanınması ve tenfizinin kabul edilmesini gerektirir.
Böyle bir zorunluluğun, iki hâkimiyeti karşı karşıya getirdiği kuşkusuzdur. Bunlardan ilki, her devletin egemenliğinin ve milli menfaatlerinin korunması gereği, ikincisi ise milletlerarası menfaatlerin gerekleri ve kişilerin haklarına saygı kuralının insan hakları evrensel beyannamesi ile bu hakların korunup korunmasının benimsenmesidir.
Tenfiz ile yabancı ülkenin egemenlik tasarrufuna, diğer bir bağımsız devletin ülkesinde etkinlik, icra edilebilirlik tanınmasıdır.
Yabancı mahkeme kararlarını tanıyan, tenfiz eden devlet, prensip olarak kendi mahkemelerinin çözmeye yetkili olduğu bir uyuşmazlığı çözme yetkisinden vazgeçmekte, adeta uyuşmazlık üzerindeki egemenlik tasarruf yetkisinin başka bir devlet tarafından yargı yetkisi kullandırarak ortadan kaldırılmasına izin vermektedir.
Özellikle, tenfiz sonucunda kararın, ülkesinde icra edilen devletin icra organlarının, yabancı bir mahkemenin emriyle harekete geçecek olmaları tenfize çok daha etkinlik kazandıracak ve içeriği tetkik edilebilirlik şüphesini de birlikte getirecektir.
Kamu düzeninin belirsiz niteliğinin sonucu olarak hangi kriterlerin kullanılması ile ortaya çıkacağı hususu yabancı ilamda gösterilen gerekçede ve ittihaz olunan hüküm ile ortaya çıkacağını kabul etmek gerekecektir.Yabancı mahkeme kararının Türk kamu düzenine aykırı olup olmadığının denetlenmesi sırasında içeriği tetkik yasağı devreye girmekte olup, bu yasağın takdir hakkı ile ortadan kaldırılamayacağı açıktır.
Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Kanunu"nda kabul edilen sisteme göre, tenfiz hakimince, yabancı mahkeme kararı esastan incelenemez ve hukuka uygunluğu denetlenemez.
Şu durumda tenfiz hakiminin, tenfiz şartları dışında ilamın içeriği üzerinde incelemede bulunma hak ve yetkisi bulunmamaktadır. Aksi halin kabulü, tenfiz hâkimini, üst mahkeme görevini kendinde bulması şeklindeki bir sonuca götürür.
5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku hakkında Kanunun 54/c maddesinde, hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması, tenfiz şartları içinde sayılmıştır.
Buna göre, yabancı mahkeme kararının verilmesinde uygulanan hukuk ve bunun hangi kriterlere göre uygulandığı değil, yabancı kararın Türkiye"de icra edilmesi halinde meydana gelecek sonuçların Türk kamu düzenini ihlal edip etmeyeceğinin araştırılması gerekir.
Anılan maddede yer alan, "Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması" ifadesinden, yabancı mahkeme kararının esasına uygulanan hukukun Türk kamu düzenine aykırılığının incelenemeyeceği, sadece hükmün tenfizi neticesinde ortaya çıkan hukuki sonuçların kamu düzenine aykırı olması halinde yabancı mahkeme kararının tenfizinin reddedileceği sonucuna varılmalıdır.
Esasa uygulanan hukukun Türk Hukukunda farklı olması ya da Türk Hukukunun emredici kurallarına aykırı olması gibi nedenlerle yabancı kararın tenfizi reddedilemez. Burada esas alınması gereken kıstas, yabancı ilamın Türk Hukukunda bir veya birden çok kanun hükümlerine aykırı bulunmasından çok, Türk Hukukunun temel değerlerine, Türk genel adap ve ahlak anlayışına Türk kanunlarının dayandığı temel adalet anlayışına ve hukuk siyasetine, ..."da yer alan temel hak ve özgürlüklere milletlerarası alanda geçerli ortak ve kabul görmüş hukuk prensiplerine, ikili anlaşmalara, gelişmiş toplumların ortak benimsedikleri ahlak ve adalet anlayışına, medeniyet seviyesine siyasi ve ekonomik rejimine bakmak olmalıdır.
Tenfiz için aranan şartlardan biri, Türk kamu düzeninin müdahalesi ile ilgilidir. 5718 sayılı Kanun"un 54/c maddesine göre, yabancı bir mahkeme ilamının tenfiz edilebilmesi için, bu mahkeme ilamının Türk Kamu düzeninin müdahalesini gerektirebilecek bir "hüküm" taşımaması şarttır.
Burada yabancı mahkeme ilamının tenfizinin reddini temin edebilecek tek imkân yabancı mahkeme "hükmünün ya da hüküm fıkralarının" Türk kamu düzenine açıkça aykırı olmasıdır.
Önemle vurgulanmalıdır ki, tenfiz hâkiminin yabancı mahkeme ilamının maddi hukuk bakımından doğruluğunu inceleme ve değerlendirme yetkisi yoktur. Bu yasak çerçevesinde, tenfiz hakiminin ilamda mevcut olan bir gerekçeyi inceleyip değerlendirmesi de söz konusu olamaz.
Ancak kararın Türk Hukukunun temel değerlerine, Türk genel ahlak ve adap anlayışına, temel adalet anlayışına, ... yer alan temel hak ve özgürlüklere, milletlerarası alanda geçerli olan prensiplere özel hukuka ilişkin hüsnüniyet kurallarına, Türk Devletinin siyasi rejimine, toplumun ekonomik yapısının temelinden sarsacak olan değerlendirmeye, temel insan haklarına, adalet anlayışına aykırılıklar, kamu düzenine aykırılık olarak kabul edileceğinden, yabancı mahkeme ilamının hüküm fıkrasının uygulanmasıyla, şu sonuçları doğuracak yabancı mahkeme kararlarının tenfizi olanaklı değildir. İncelenen yabancı ilamın Türk Kamu düzenine açıkça aykırı olmadığı açıktır. (Yargıtay İçt.Birl.K.10.02.2012 gün ve 1/1 K)
Hal böyle iken mahkemece; tenfiz kararı verilmesi gerekirken, iş bu dava tarihinde..."nın reşit olduğu gerekçesi ile yabancı mahkeme kararı kamu düzenine aykırı bulunarak Dilara yönünden davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.