22. Ceza Dairesi 2016/6166 E. , 2016/9333 K.
"İçtihat Metni"
Karşılıksız yararlanma suçundan sanık ...’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 163/3 ve 62/1. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanun"un 51/1. maddesi uyarınca cezasının ertelenmesine dair ... Asliye Ceza Mahkemesinin 05/03/2014 tarihli ve 2013/22 esas, 2014/186 sayılı kararı aleyhine, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 11.04.2016 gün ve 94660652-105-34-2021-2016-Kyb sayılı yazılı istemi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 19/04/2016 tarih ve 2016/150811 sayılı tebliğnamesiyle bozma düşüncesiyle daireye gönderilmiş olduğu görülmekle,
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede,
Dosya kapsamına göre; suç tarihinin 24/07/2010 olduğu somut olayda, hükümden önce 05/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun elektrik hırsızlığını düzenleyen 142/1-f maddesi yürürlükten kaldırılarak, aynı Kanun’un 163. maddesine; “Abonelik esasına göre yararlanılabilen elektrik enerjisinin, suyun veya doğal gazın sahibinin rızası olmaksızın ve tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek şekilde tüketilmesi halinde kişi hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur” şeklinde 3. fıkra eklendiği, ayrıca 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 168. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “ve karşılıksız yararlanma” ibaresi madde metninden çıkarılarak, maddeye "Karşılıksız yararlanma suçunda, fail, azmettiren veya yardım edenin pişmanlık göstererek mağdurun, kamunun veya özel hukuk tüzel kişisinin uğradığı zararı, soruşturma tamamlanmadan önce tamamen tazmin etmesi halinde kamu davası açılmaz; zararın hüküm verilinceye kadar tamamen tazmin edilmesi halinde ise, verilecek ceza üçte birine kadar indirilir. Ancak kişi, bu fıkra hükmünden iki defadan fazla yararlanamaz” şeklindeki beşinci fıkra eklendiği, yine 6352 sayılı Kanun’un geçici 2/2. maddesi ile de "Abonelik esasına göre yararlanılabilen elektrik enerjisinin, suyun ve doğal gazın sahibinin rızası olmaksızın ve tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek şekilde tüketilmesi dolayısıyla bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla hakkında hırsızlık suçundan dolayı kovuşturma yapılan veya kesinleşmiş olup olmadığına bakılmaksızın hakkında hüküm verilen kişinin, bu Kanun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde, zararı tamamen tazmin etmesi hâlinde, hakkında cezaya hükmolunmaz, verilen ceza tüm sonuçlarıyla ortadan kalkar." şeklinde düzenleme getirildiği cihetle; her ne kadar sanık hakkındaki dava anılan geçici maddede yer alan 6 aylık süreden sonra açılmış ise de, Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 28/04/2015 tarihli ve 2015/3589 esas, 2015/9075 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, 6352 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikte amaçlananın bu kapsam dâhilindeki suçlar bakımından kurum zararının ödenmesi halinde, olayın sanık ya da sanıkları hakkında ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilerek işin esasına
girilmesinin önlenmesi olduğu değerlendirilip, katılan kurumun talep ettiği zarar miktarı ile bilirkişinin hesapladığı cezasız ve vergisiz gerçek zarar miktarının farklı olduğu da gözetildiğinde, sanığa miktar da belirtilmek suretiyle bilirkişinin hesapladığı kurumun cezasız ve vergisiz gerçek zararını gidermesi durumunda 6352 sayılı Kanun"un geçici 2. maddesi gereğince hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verileceğine ilişkin bildirimde bulunulduktan sonra, kanuni sürenin geçmesi nedeni ile sanığa makul bir süre de tanınıp bu süre beklenilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayininin gerekli olduğu gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309.maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu görülmekle,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
Kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden ... Asliye Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 05.03.2014 gün ve 2013/22 esas, 2014/186 sayılı kararın, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre, gereğinin mahkemesince yerine getirilmesine, 02.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.