3. Hukuk Dairesi 2013/6777 E. , 2013/8538 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dilekçesinde, müvekkili olan davacının, davalılardan taşınmaz satın aldığını, ancak tapu devrinin gerçekleşmesinin mümkün bulunmadığını beyan ederek, satış bedeli olarak ödediği 58.000 İngiliz Sterlini karşılığı 131.312 TL"nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar savunmalarında, davanın zamanaşımına uğradığını, davalılardan ...’in sözleşmeleri tanık sıfatı ile imzaladığı gerekçesi ile onun yönünden davanın husumet nedeni ile reddedilmesi gerektiğini beyan etmişlerdir.
Mahkemece, davanın kabulü ile, 131.312 TL. alacağın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Dava, sebepsiz zenginleşme iddiasına dayalı alacak talebine ilişkindir.
Borçlar Kanunu"nun 61.maddesinin 1.cümlesine göre, haklı bir neden olmaksızın başkasının zararına zenginleşen kimse, onu geri vermek zorundadır.
Sebepsiz zenginleşmeden sözedilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir.
Borçlar Kanunu"nun konuya ilişkin 61 ve ardından gelen maddelerindeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir.
Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır.
Taraflar arasında haricen düzenlenen taşınmaz satış sözleşmesi nedeniyle taşınmaz satışının yapıldığı, ancak tapuda resmi satışın yapılmadığı anlaşılmakta olup, satış tarihi itibariyle tapulu olan taşınmazın satışına ilişkin sözleşme resmi biçimde yapılmadığından hukuken geçersizdir. (TMK.nun 706, BK.nun 213, Tapu K.nun 26 ve Noterlik K.nun 60. maddeleri). Bu durumda taraflar sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre karşılıklı olarak verdiklerini iade ile yükümlüdürler.
Dosyanın incelenmesinden, davacının, davalılardan ... ile adi yazılı satış sözleşmesi yaptığı, bu sözleşme ile ... ili, ... ilçesi Limanağzı mevkiinde 2000 metrekare büyüklüğündeki taşınmazı satın aldığı, sözleşmede satış bedelinin ödendiğine ilişkin herhangi bir kaydın bulunmadığı, gene davacının davalı ... ile ... ili, ... ilçesi, ...mevkiinde 5235 metrekare büyüklüğündeki taşınmazı satın aldığı, bu sözleşmede ise, satış bedeli olarak 42.000 İngiliz Sterlini tutarında satış bedelinin ödendiğini anlaşılmaktadır. Dosyada mevcut bu satış sözleşmelerine göre, davacının davalıların her birinden ayrı taşınmaz satın aldığı anlaşılmaktadır. Mahkeme tarafından her iki sözleşmede kararlaştırılan satış bedelinin tamamının davalılardan tahsiline karar verilmiştir. Davalıların el ve işbirliği içinde oldukları iddia ve ispat edilemediğine göre, her bir davalı kendi tahsil ettiği satış bedelinden sorumlu olacaktır.
MK. m. 6 gereğince, "Kural olarak herkes iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Davacı somut olayda, satış bedelinin tamamını ödediğini iddia ettiğine göre, bu iddiasını ispat edecektir. Davalılardan ...yönünden, satış sözleşmesinde, 42.000 İngiliz Sterlini ödendiği açıkça kararlaştırıldığına göre, bu bedele ilişkin verilen kabul kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ancak, davalı ... ile yapılan satış sözleşmesinde, satış bedelinin ödendiğine dair herhangi bir kayıt bulunmamaktadır. Bu durumda, davacı taraf, davalı ..."e 16.000 Sterlin ödediğini ispat etmekle yükümlü olacaktır. Davacının dilekçesinde, "sair deliller" demek suretiyle "yemin" deliline dayandığının anlaşılması karşısında, davacı tarafa, davalıya yemin teklif etme hakkının bulunduğu hatırlatılarak, yaptırılacak yeminin sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.