3. Hukuk Dairesi 2021/7038 E. , 2021/10648 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; elektrik abonesi olan davalının1997/3, 2000/3, 2003/11, 2004/11, 2005/11, 2006/7, 8 ve 9. dönem faturalarını ödemediğini, bu nedenle 48.526,81 TL alacağın tahsili için başlattığı takibe davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek; takibe vaki itirazın iptali ile davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Davalı; tarlasına baraj gölünden pompa ile su aldığını, bir sezonda üç fatura gelmesi üzerine yaptığı itiraz sonucunda saatinin sağlam olduğunun tespit edildiğini, fahiş olan borcu ve cezayı kabul etmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile itirazın 14.045,42 TL asıl alacak, 2.476,93 TL gecikme cezası ve 4.369,78 TL KDV üzerinden iptaline, asıl alacak üzerinden %40 oranında hesaplanan icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline dair verilen 28/06/2012 tarihli hüküm, davacı tarafın temyizi üzerine Dairece verilen 26/03/2014 tarihli ve 2014/2688 E. 2014/4874 K. sayılı kararla; gerekçe gösterilmeksizin, bilirkişi raporunda belirtilen rakamdan daha farklı bir gecikme cezasına rakama hükmedildiği gerekçesiyle, sair temyiz itirazları incelenmeksizin bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulü ile takibe vaki itirazın 11.902,89 TL fatura asıl alacağı, 2.142,53 TL asıl alacak KDV"si, 24.276,58 TL gecikme faizi ve 4.369,78 TL gecikme faizi KDV"si olmak üzere toplam 42.691,78 TL üzerinden iptaline, asıl alacak üzerinden %20"si oranında hesaplanan icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline dair verilen 07/04/2015 tarihli hüküm, tarafların temyizi üzerine Dairece verilen 16/02/2017 tarihli ve 2015/16643 E. 2017/1530 K. sayılı kararla; (1) numaralı bentle davacının tüm, davalının sair temyiz itirazları reddedildikten sonra, (2) numaralı bentle; davacının yasal oranda faiz isteyebilecek olması nedeniyle bilirkişiden denetime elverişli ek rapor alınması, ayrıca dava konusu alacak miktarının belirlenebilir olmaması ve yargılama sonucu belirlenmiş olması nedeniyle icra inkar tazminatı talebinin reddi gerektiğinden bahisle bozulmuştur.
Bozmaya uyan mahkemece; 17/07/2017 tarihli celsede kurulan ara kararın gereğinin yerine getirilmediği, 26/10/2017 tarihli celsede davacı tarafa kesin süre verilmesine rağmen davacı yeniden bilirkişi raporu alınması için gerekli avansın yatırılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre, davacı tarafın sair temyiz itirazının reddi gerekir.
2- Bilindiği üzere; mahkemenin, Yargıtay"ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usule ilişkin kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usule ilişkin kazanılmış hak meydana gelebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme, (bozma kararının kapsamı dışında kalmış olması nedeniyle) kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usule ilişkin kazanılmış hak oluşturur.
Buna göre, bir hususun bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmesi iki şekilde olabilir:
1) O husus açıkça bir temyiz sebebi olarak ileri sürülmüş, fakat Yargıtayca reddedilmiştir.
2) Veya o hususta bir temyiz itirazı ileri sürülmemiş olmasına rağmen, dosyanın Yargıtay dairesince incelendiği sırada dosyada bulunan yazılardan onun bir bozma sebebi sayılması mümkün olduğu halde o cihet Yargıtay"ca bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; mahkemece verilen 07/04/2015 tarihli ikinci hüküm, Dairece verilen 16/02/2017 tarihli kararla; belirlenen asıl alacak ve KDV"sine yönelik davacı tarafın tüm, davalı tarafın sair temyiz itirazları reddedildikten sonra, bilirkişi tarafından avans faizi üzerinden hesaplama yapılmasının doğru olmadığı, davacının yasal faiz talep edebilecek olması nedeniyle faiz hususunda yeniden rapor alınması gerekçesiyle bozulmuştur. Eş söyleyişle, hüküm altına alınan asıl alacak ve KDV"sine yönelik temyiz itirazları reddedilerek kesinleşmiştir.
Hal böyle olunca mahkemece; 07/04/2015 tarihli ikinci hüküm ile kabul edilen asıl alacak ve KDV"sinin bozma kapsamı dışında kalarak kesinleştiği ve buna bağlı olarak davacı lehine usule ilişkin kazanılmış hak doğduğu gözetilerek, kesinleşen 11.902,89 TL fatura asıl alacağı ve 2.142,53 TL KDV olmak üzere toplam 14.045,42 TL üzerinden itirazın iptaline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın tümden reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nın 428 inci maddesi uyarınca davacı yararına BOZULMASINA, 59,30 TL peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01/11/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.