20. Hukuk Dairesi 2018/6163 E. , 2019/609 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairenin 22/03/2018 gün ve 2016/6693 E. - 2018/2122 K. sayılı ilâmıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 03/06/2013 hâkim havale tarihli dilekçe ile ... ilçesi, ... köyü 543 parsel sayılı taşınmazın, vekil edenler adına tapu siciline kayıtlı iken, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 25/06/2009 gün ve 20009/35 E. - 249 K. sayılı kararı ile kesinleşen ... sınırları içinde kaldığı gerekçesiyle tapusunun toplamda 4611,54 m²"sinin iptal edilerek ... niteliğiyle ... adına teciline karar verilerek Yargıtay tarafından hükmün onanması sonucu 22/03/2010 tarihinde kesinleştiğini belirterek fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak üzere ....000.-TL tazminatın tapu iptal kararının kesinleştiği 22/03/2010 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikle davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiş, 30/01/2014 tarihli ıslah dilekçesi ile (ilave harç yatırılmadan) fazlaya dair haklar saklı kalmak üzere tazminat miktarı 138346,20 TL’na yükseltilmiş, artırılan kısım yönünden iptal kararının kesinleştiği 22/03/2010 tarihinden itibaren faiz uygulanmasını istemiştir.
Davalı ... vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne, 138.346,20.-TL"nin kesinleşme tarihi olan 22/03/2010 tarihinden itibaren yürütülecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı ... vekilinin temyizi üzerine Dairenin 16/12/2015 gün ve 2015/2808 E. - 12657 K. sayılı kararıyla “Mahkemece ıslah harcı tamamlatılıp, ıslah dilekçesi taraflara usûlüne uygun tebliğ edildikten sonra işin esasına girilip karar verilmesi gerekirken harcı yatırılmayan ıslah beyanına değer verilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.” denilerek bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyularak ıslah harcı tamamlattırılmış, yapılan yargılama sonucu davanın kabulüne, 138.346,20.-TL"nin 22/03/2010 tarihinden itibaren yürütülecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Dairenin 22/03/2018 gün ve 2016/6693 E. - 2018/2122 K sayılı ilâmıyla hükmün onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi talep edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat davasıdır.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 543 parsel sayılı taşınmazın 1979 yılında yapılan kadastro sonucu 12290 m² yüzölçümü ve tarla vasfıyla davacıların murisi adına tespit ve tescil edildiği, 2005 yılında mirasçılara intikal işleminin yapıldığı, 2002 tarihinde taşınmazın ... olduğuna ilişkin belirtmenin yazıldığı, daha sonra ... Yönetimi tarafından açılan dava sonucu .... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/35 E. - 2009/249 K. sayılı ilamıyla taşınmazın toplam 4611,54 m² kısmının tapusunun iptali ile ... vasfıyla tesciline karar verildiği, hükmün 22/03/2010 tarihinde kesinleştiği, 03/06/2013 tarihinde davanın açıldığı anlaşılmıştır. 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. 4721 sayılı TMK’nın 705/2. maddesi uyarınca tapu iptali ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır.
Zararın meydana geldiği tarihe göre, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
Bakanlar Kurulunun Yargıtay tarafından benimsenen 28.02.1983 gün ve 1983/6122 sayılı kararı uyarınca, belediye veya mücavir alan sınırları içinde kalan taşınmazın arsa niteliğinde olduğunun kabulü için uygulamalı imar planı ile iskan sahası olarak ayrılmış olması esastır. Aynı karar uyarınca imar planında yer almayan bir taşınmazın, arsa sayılabilmesi için değerlendirme tarihi itibariyle, belediye veya mücavir alan sınırları içinde olmakla beraber, belediye hizmetlerinden (Belediyece meskun olduğu için veya meskun hale getirileceği için sunulan yol, su, elektrik, ulaşım, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma vs.) yararlanması ve meskun yerler arasında yer alması gerekir.
Taşınmaz değerlendirme tarihi itibariyle belediye nazım imar planı içinde ise, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 17.04.1998 gün ve 1996/3-1998/... sayılı kararı uyarınca, bu plan kapsamına alındığı tarih ve plandaki konumu, altyapı hizmetlerinden yararlanma ve ulaşım olanakları, belediye merkezine uzaklığı, kullanım biçimi itibariyle iskan amacına yönelik yapılaşma olasılıkları da değerlendirilmek üzere araştırılmalıdır.
Mahkemece tapusu iptal edilen taşınmazın arsa olarak belirlenmesi halinde, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak, taşınmazdan ... payının düşülmesinin gerekip gerekmediği belirtilmek, üzerinde bina var ise Bayındırlık Bakanlığı resmi birim fiyatları esas alınarak yıpranma payı düşülmek suretiyle gerçek zararın belirlenmesi gerektiğinden, taraflara dava konusu taşınmaz ile aynı bölgeden bulunamaması halinde yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer nitelikli ve yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse re"sen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren rapor alınması, emsal alınan taşınmazlara ilişkin resmi satış akit tablolarının tapu müdürlüğünden getirtilmesi, emsal taşınmazlar ile çekişmeli taşınmaza ait Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporununda denetlenmesi, dava konusu taşınmazın ve emsal alınan taşınmaz/taşınmazların değerlendirme tarihi itibariyle imar düzenlemesi sonucu oluşmuş imar parselleri olup olmadıkları, imar parseli iseler düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediğinin, düşülmüş ise oranının belediye başkanlığı imar ve tapu müdürlüklerinden sorulup, emsalin İmar Kanunu uyarınca imar parseli, dava konusu taşınmazın ise imar uygulaması yapılmamış arsa parseli olduğunun belirlenmesi halinde çekişmeli taşınmazın emsalle karşılaştırma sonucu bulunan değerinden düzenleme ortaklık payına karşılık gelecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmesi, tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği arazi olarak belirlenir ise, arazi niteliğinde bulunan dava konusu taşınmaza yönelik olarak, sulu olup olmadığı, yerleşim alanlarına uzaklığı iklim şartları, arazinin toprak ve topoğrafik yapısı ve bölgesindeki konumu gözetilerek oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtilmek suretiyle, taşınmaz üzerinde meyve ağaçları varsa ağaçların cinsleri de dikkate alınmak suretiyle elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılarak tapu kapsamındaki taşınmazların değeri, hesaplanmalı, taşınmazın varsa mütemmim cüzleri, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri bayındırlık birim fiyatları ve yıpranma oranları gözetilerek değerleme tarihine göre tespit ettirilmeli, bu şekilde tapusu iptal edilen taşınmazların zemin değeri, üzerindeki mütemmim cüz, muhdesat ve sökülemeyen teferruatları esas alınarak, tapu sahiplerinin oluşan gerçek zararlarının saptanması gerekmektedir.
Somut olaya gelince; ormanlar özel mülkiyete konu olamayacak ise de genel arazi kadastrosu sırasında çekişmeli taşınmazın hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenerek tapu kütüğünün gerçek kişiler adlarına oluşturulduğu bu şekilde tapu sicilinin hatalı olarak tutulduğundan, TMK"nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacının gerçek zararının karşılanması gerektiği kuşkusuzdur.
Davacıların zararının kapsamını belirleyebilmek adına taşınmazla ilgili tapu iptal kararının kesinleştiği tarih itibari ile taşınmazın niteliği yukarda açıklanan esaslar çerçevesinde belirlenmeli belirlenen niteliğine göre de; hangi metodun kullanılarak taşınmaz değeri hesaplanmalıdır.
Ne var ki; dosya arasına belediye tarafından gönderilen yazıda taşınmazın imar planı dışında olduğu, belediye hizmetlerinden yararlandığı belirtilmişse de; etrafının meskun olup olmadığı, belediyenin hangi hizmetlerinden yararlandığı, belediye veya mücavir alan sınırları içinde olup olmadığı belirtilmemiş, üstelik mahkemece taşınmazla ilgili bu bilgiler sorulurken değerlendirme tarihi olan 22/03/2010 tarihi yazılmadığından belediyenin verdiği cevabın değerlendirme tarihi itibari ile geçerli olup olmadığı netleşmemiştir
Kaldı ki; değerlendirme tarihi itibari ile taşınmazın arsa vasfında olduğu kabul edilse dahi, bilirkişilerce somut emsal olarak alınan taşınmazlara ilişkin resmi satış akit tabloları, imar planı içinde kalıp kalmadıkları, düzenleme ortaklık payı düşülen taşınmazlardan olup olmadığı, Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri araştırılmak sureti ile bilirkişi raporu denetlenmemiştir.
Bu durumda; değerlendirme tarihi itibari ile davaya konu taşınmazın niteliğinin ve değerinin yönetimine uygun şekilde tespit edildiği söylenemez.
Hal böyle olunca, çekişmeli taşınmazın somut olayda değerlendirme tarihi olarak kabul edilen 22/03/2010 tarihinde yukarıda açıklanan Bakanlar Kurulu kararı ve Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kurulu kararı çerçevesinde arsa vasfında olup olmadığı yeniden araştırılmalı, taşınmazın bu ilkelere göre arsa niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde, değerlendirme tarihinden önce satışı yapılan emsal incelemesi ve kıyaslaması yöntemiyle, arazi niteliğinde olduğunun saptanması halinde ise tarımsal gelir metoduna göre 22/03/2010 tarihindeki gerçek değerleri tespit edilerek ve bilirkişi raporu denetlenerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma, inceleme ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin karar düzeltme isteğinin KABULÜNE, Dairenin 22/03/2018 gün ve 2016/6693 E. - 2018/2122 K. sayılı onama kararının KALDIRILMASINA, yerel mahkeme kararının yukarda açıklanan gerekçelerle BOZULMASINA 05/02/2019 günü oybirliğiyle karar verildi.