21. Hukuk Dairesi 2018/5022 E. , 2019/3857 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
K A R A R
A) Davacı İstemi :
Davacı vekili, geçirmiş olduğu iş kazası sebebiyle ...500,00 TL maddi tazminatın, 100.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işletilecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Yargılama esnasında 29/01/2016 tarihli harçlandırılmış dilekçe ile maddi tazminat talebi 141.222,03 TL olarak ıslah edilmiştir.
B) Davalı Cevabı :
Davalı cevap dilekçesinde özetle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) İlk Derece Mahkemesi Kararı:
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile “ davacının fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla ve yapılan geçici ödemenin mahsubu ile 121.222,03 TL. Maddi tazminatın haksız fiil tarihi olan 17/08/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davacıya yapılan 20.000 TL "lik geçici ödemenin ise haksız fiil tarihinden ödeme tarihine kadar olan yasal faizinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 55.000 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 17/08/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,” şeklinde karar verilmiştir.
D) İstinaf Başvurusu :
Davalı şirket vekili tarafından sunulan istinaf kanun yolu başvuru dilekçesi ile özet olarak davalının kaza olayının meydana gelmesinde herhangi bir kusurunun olmadığı, her türlü önlemi aldığı, kazanın meydana gelmesinde davacının kusurunun bulunduğu, bilirkişi raporunun olayın oluş şekli ile çeliştiği, davacının maluliyet oranı konusunda çok çelişkili raporlar bulunduğu, tazminata esas alınan maluliyet oranının gerçek olamayacak kadar yüksek belirlendiği, takdir edilen manevi tazminat miktarının çok yüksek olduğu belirtilerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi talep olunmuştur.
E) Bölge Adliye Mahkemesi Kararı :
İlk derece Mahkemesinin olay ve hukuki değerlendirilmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılığının bulunmadığı belirtilerek “davalı tarafın istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine,” karar verilmiştir.
F) Temyiz :
Davalı şirket vekili tarafından sunulan dilekçe ile “kazanın oluş şekli dikkate alındığında dava konusu kaza bakımından davalı şirketin kusurundan bahsetmenin mümkün olmadığı, kusur raporunun eksik incelemeye dayandığı, davacının maluliyet oranı konusunda çok çelişkili raporlar bulunduğu, tazminata esas alınan maluliyet oranının gerçek olamayacak kadar yüksek belirlendiği, hükmedilen manevi tazminat tutarının fahiş olduğu” özet olarak belirtilmiş ve kurulan hükmün bozulmasına karar verilmesi talep olunmuştur.
G) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe :
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere, temyiz kapsamına ve sebeplerine göre, davalı şirket vekilinin aşağıdaki bentlerin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2- Dosya kapsamına göre, 17/08/2011 tarihli olayın ... ... Kurumu tarafından iş kazası olarak kabul edildiği, davacı sigortalının %26 oranında sürekli iş göremezlik ile maluliyetinin tespit edildiği ve bu oran üzerinden sürekli iş göremezlik gelirinin bağlandığı; Kurum tarafından belirlenen maluliyet oranına davacı tarafından itiraz edilmesi neticesinde en son ... Genel Kurulu"nun 10/08/2017 tarih ve 1112 numaralı kararı ile davacının %39.2 oranında meslekte kazanma gücünü kaybetmiş sayılacağının mütalaa olunduğunun Mahkemeye bildirildiği, alınan kusur raporuna göre davalı işveren şirketin %70, davacı kazalı işçinin %30 oranında kusurlu bulunduğu, 26/01/2016 tarihli bilirkişi hesap raporu ile Kurum tarafından davacıya %26 maluliyet oranı üzerinden bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin tenzili ile gerçek zararın hesaplandığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık konusu, Kurum tarafından davacıya bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin hesaplamada doğru olarak mahsup edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır.
İş kazası sonucu sürekli iş görmez duruma gelen sigortalı sorumlulardan maddi zararlarının giderilmesini isteyebilir. Maddi zarar kavramı ise, malvarlığının zarar verici olaydan sonraki durumu ile böyle bir olay meydana gelmeseydi göstereceği durum arasındaki farkı ifade etmek için kullanılmaktadır. ... ... Kurumu tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin tazminat davalarında öncelikle haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum tarafından sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanan gelirin peşin sermaye değeri ile geçici iş göremezlik ödeneğinin tazminattan düşülmesi gerektiği Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir.
Davanın bu yönüyle yasal dayanağını ise, 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu oluşturmaktadır. Kanunun 55. maddesinde, “Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen ... ... ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez.” hükmüne yer verilmiştir. Adalet Komisyonunun 55. madde gerekçesinde; “... ... ödemelerinin, denkleştirme (indirim) işlevi görebilmesi, onun sorumluluğu doğuran olaya sebebiyet verenlere rücu edilebilmesine bağlıdır. Bu kural gereği, rücu edilemeyen ... ... ödemeleri; teknik arıza, tam kaçınılmazlık hallerindeki ödemeler, bu tazminatlardan indirilemez. Bağlanan gelirlerin, işçinin kusuru ve kaçınılmazlık gibi nedenlerle rücu edilemeyen kısmı da indirilemez. Bir kısmı rücu edilemeyen miktar dahi denkleştirilemeyeceği gibi, zarar görenin kusuruna (müterafık kusura) yansıyan ... ... ödemeleri, tahsis tarihinden sonra meydana gelen ... ... ödemelerindeki artışlar, kısmi kaçınılmazlık ve teknik arıza halindeki ödemeler ve benzerleri rücu edilemediğinden bu miktarlar dahi denkleştirilemez.” ifadeleri zikredilmiştir.
Öte yandan, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kanunun 2. maddesine göre “Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları, gerçekleştirildikleri tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanır”. Dairemizin ve giderek Yargıtay"ın yerleşmiş görüşleri, Kurumca bağlanan gelirlerin peşin sermaye değerinin ve geçici iş göremezlik ödeneklerinin hesaplanan zarardan indirilmesi, Kurumun rücu hakkının korunması ve mükerrer ödemeyi önleme ilkesine dayandığından, kamu düzenine ilişkin olarak kabul edilmiştir. Kaldı ki, 6098 sayılı Kanunun 55. maddesi de emredici bir hükme yer verdiğinden gerçekleştiği tarihe bakılmaksızın tüm fiil ve işlemlere uygulanmalıdır.
Yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda, davacıya (%39,2) maluliyet oranı üzerinden gelir bağlanması halinde bu gelirin ilk peşin sermaye değeri Kurumdan sorularak alınacak yazı cevabı doğrultusunda sonuca gidilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma neticesi verilen karar hatalı olmuştur.
Yapılacak iş, davacıya (%39,2) maluliyet oranı üzerinden gelir bağlanması halinde bu gelirin ilk peşin sermaye değeri Kurumdan sorularak alınacak yazı cevabına göre bu tutardan davalının %70 kusur oranına isabet eden rücu edilebilecek kısmı re"sen hesaplamak, hükme esas alınan 26/01/2016 tarihli bilirkişi raporunda belirlenen gerçek zarar tutarından bulunan bu rücu edilebilecek tutarı re"sen mahsup etmek ve davacının eldeki temyiz incelemesine konu kararı temyiz etmediği dikkate alındığında usulü kazanılmış hakları gözetip çıkacak sonuca göre Mahkemece bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usule ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı ... Cam Taşım. İnş. Malz. Gıda San ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilerek temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı kaldırılmasına, ilk derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
H ) SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, ilk derece Mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren ilk derece Mahkemesine, karardan bir örneğin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine
16/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.