3. Hukuk Dairesi 2016/17200 E. , 2017/10401 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, 14310 nolu elektrik abonesi olduğunu, davalı kurumun, kaçak elektrik kullandığından bahisle hakkında ... Müdürlüğünün 2010/6419 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış olduğunu, davalı tarafça istenen 55.000.00 TL bedelin kaçak elektrik bedeli, gecikme cezaları, normal sarfiyat ve tüm bunlara uygulanan faiz olduğunu, ancak kendisinin kaçak elektrik kullanmadığını ve hakkında açılan ceza davasından beraat ettiğini, ayrıca kurum tarafından normal tüketim bedelinin de yanlış hesaplandığını, kendisinin tüm borcunun 10.000,00 TL civarında olduğunu ileri sürerek,.... Müdürlüğünün 2010/6419 esas nolu dosyası kapsamında 45.000,00 TL borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili davanın reddini talep etmiştir.
Yerel mahkemece yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı tarafça temyizi üzerine söz konusu karar dairemizin 10.04.2014 Tarih 2014/4863 Esas ; 2014/5830 Karar Sayılı ilamıyla somut uyuşmazlığının tarımsal sulama sözleşmesine ilişkin olduğundan bahisle sözkonusu davaya genel mahkeme sıfatıyla bakılması gerekirken ; tüketici mahkemesi sıfatıyla hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup doğru görülmemiş , bozmayı gerektirmiştir. "gerekçesiyle bozma konusu yapılarak ilgi yyargılama dosyası yerel mahkemeye iade edilmiştir.
Sözkonusu bozma ilamı üzerine mahkemece davaya asliye hukuk mahkemesi sıfatı ile bakılarak yapılan yargılamada, bir önceki karar ile aynı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hükmün davalı tarafça temyizi üzerine, Dairemizin 02.07.2015 tarih, 2015/198 esas, 2015/12371 karar sayılı ilamıyla; " ...Somut olayda da, davacı tarafından davalı aleyhine kaçak elektrik ve olağan tüketimden dolayı ödenmeyen borçların tahsili talep edildiğinden, bu yöndeki talebin 6111 sayılı kanun kapsamında kaldığı açıktır.
Davalı kuruma müzekkere yazılarak 1431 nolu aboneye ait abonelik dosyasındaki belgeler, tüketim ekstresi, borç dokümanı, abone sözleşmesi getirtilmiş ayrıca abonenin 23.06.2011 tarihinde 6111 sayılı af yasasından faydalanarak borcunu yapılandırdığı anlaşılmıştır.
Buna göre; mahkemece, davalının dava konusu borç hakkında, 6111 sayılı kanun hükümlerinden faydalandırılıp faydalandırılmadığı hususunda tarafların delilleri de toplanarak, sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir." gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece; bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davacı vekilinin beyanına göre, davacının davalı kuruma olan borcunu 20.04.2010 tarihinde borcunu yapılandırdığı, 6111 sayılı kanun 25.02.2011 tarihinde yürürlüğe girdiğinden 2010 yılındaki yapılandırmanın bu kanun kapsamına girmeyeceği, buna göre bozma öncesi alınan bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne; davalının davacı hakkında başlattığı Şanlıurfa 2. İcra dairesinin 2010/6419 esas sayılı dosyasında asıl alacak yönünden 14.591,20 TL lik kısım, gecikme cezası yönünden 11.044,28 TL lik kısım, KDV yönünden 1.987,95 TL lik kısım için borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine; karar verilmiş, hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir.
1-Mahkemece her ne kadar bozmaya uyma kararı verilmiş ise de bozma gerekleri tam olarak yerine getirilememiştir. Şöyle ki;
Kural olarak bozma kararına uyan mahkeme, artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep (kazanılmış) hak doğmuştur. Bu kazanılmış hak yeni bir hükümle ortadan kaldırılamaz.
Bozulan bir hükmün, bozma sebepleri dışında kalan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olması nedeniyle; kesinleşen kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Zira, kesinleşmiş olan kısımlar, lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep hak teşkil eder.
Somut olayda; mahkemece uyulan Dairemizin bozma ilamında davalı kurumdan gelen yazı cevaplarına göre davacı tarafın, 23.06.2011 tarihinde 6111 sayılı af yasasından faydalanarak borcunu yapılandırdığının anlaşıldığı belirtilmiş ve buna göre mahkemece dava konusu borç hakkında, 6111 sayılı kanun hükümlerinden faydalandırılıp faydalandırılmadığı hususunda tarafların delilleri de toplanarak, sonucuna uygun karar verilmesi gerektiği açıklanmıştır.
Ne var ki mahkemece, bozmaya uyulmuş olmasına karşın, davacı abonenin borcunu 6111 sayılı yasa kapsamında 23.06.2011 tarihinde yapılandırdığını bildiren 05.02.2013 tarihli kurum yazısı göz önüne alınmaksızın ve bu konuda bozma ilamı doğrultusunda davalı kurumdan ve davacıdan tüm belgeler getirtilip tüm deliller toplanmaksızın, yalnızca davacı vekilinin duruşmadaki beyanı doğrultusunda borcun 20.04.2010 tarihinde yapılandırıldığı kabul edilerek, bozma gereği yerine getirilmeksizin eksik inceleme ile hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
O halde mahkemece, davacının dava konusu borç hakkında, 6111 sayılı kanun hükümlerinden faydalandırılıp faydalandırılmadığı, faydalanmış ise hangi tarihte ve ne miktar üzerinden borcu yapılandırdığı ve bu kapsamda ödeme yapılıp yapılmadığı hususları davalı kurumdan sorulup tüm evraklar celp edilerek, tüm bu hususlar araştırıldıktan sonra sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir."
2-Bozma nedenlerine göre davalının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.