21. Hukuk Dairesi 2013/10872 E. , 2014/4346 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Afyonkarahisar İş Mahkemesi
TARİHİ : 15/05/2013
NUMARASI : 2012/488-2013/341
Davacı, Mart 2010 tarihinden itibaren ölüm aylığı almaya hak kazandığının tespitine, aksi yöndeki Kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
Dava, davacının ölüm aylığına bağlanma talebini, 5510 sayılı Kanunun 56/2 fıkrası uyarınca reddeden kurum işleminin iptali ile tahsis talep tarihini izleyen aybaşından itibaren ölüm aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56"ncı maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96"ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasanın 56 maddesinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi"ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvurunun, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının, 16/02/2010 kesinleşme tarihli ilam ile eski eşinden TMK.nun 166/3. fıkrası uyarınca anlaşmalı olarak boşandığı, 24/02/2010 tarihinde yaptığı başvuru sonucunda davalı kurum tarafından davacıya 2004 yılında ölen babasından dolayı ölüm aylığı bağlanıp bağlanamayacağı hususunda re"sen araştırma başlatıldığı anlaşılmış, tahkikat sonucu düzenlenen 01/04/2010 tarihli kontrol memuru raporunda; adres paylaşım sisteminde davacı ve eski eşinin yerleşim yeri adreslerinin aynı olduğunun tespit edildiği, adreste yapılan incelemede, davacı ve eski eşinin boşandıkları halde aynı avlu içerisinde iki farklı evde yaşadıklarının görüldüğü; aynı sokak üzerindeki komşu evlere ve kayıtlı olunan adresin karşısındaki tüp bayiine, davacı ve eski eşinin nerede yaşadığı sorulduğunda, sistemde kayıtlı adreslerinin tarif edildiği belirtilerek, araştırmanın yapıldığı 19/03/2010 tarihinde, kontrol memurunca davacı ve eski eşinin aynı hanede görüldükleri tespitlerine yer verilmiş; mahalle muhtarı Y..G.. alınan beyanında, davacı ve eşinin belirtilen adreste birlikte oturduklarını, davacının eşinin iflas etmesi üzerine bir gece kavga ettiklerini, halihazırda birlikte yaşayıp yaşamadıklarını bilmediğini; davacı ve eski eşi ise; iflas üzerine aralarında geçimsizlik yaşandığını, davacının oğlu Ahmet ile evin ön tarafında; boşandığı eşin ise evin arkasında oğlu Şerafettin ile kaldığını, 1-1,5 ay önce boşandıklarını, 2 yıldır bu şekilde ayrı yaşadıklarını beyan etmişlerdir. Mahkemesince yaptırılan 21/12/2012 ve 24/09/2012 tarihli kolluk araştırmalarında; davacı ve eski eşinin birbirlerinden ayrı çocukları ile ikamet ettikleri, eski eşin boşanma sonrası evden ayrılarak İstanbul"a gittiği, kontrol memuru tarafından araştırmanın yapıldığı evlerin, aynı bahçe içerisinde birbirinden bağımsız biri tek katlı diğeri üç katlı iki bina olup, halihazırda içinde kimsenin yaşamadığı belirtilmiş; Nüfus müdürlüğü kayıtlarına göre davacı ve eski eşinin boşanma sonrası 1,5 ay kadar aynı adreste kayıtlı göründükleri, kontrol memuru tarafından denetim yapıldıktan sonra adreslerini değiştirdikleri tespit edilmiş; davacı tanıkları Keziban ve Gülseren ile mahalle muhtarı Yahya"nın mahkeme huzurundaki yeminli beyanlarında, davacı ve eski eşinin boşanma sonrası fiilen birlikte yaşamadıklarını beyan ettikleri görülmüştür.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59/2. maddesinde “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, kontrol memuru tarafından düzenlenen araştırma tutanağının içeriği, yapılan çevre soruştuması, kontrol memurunca bilgisine başvurulan ve mahkeme huzurunda beyanını haklı nedene dayanmaksızın değiştiren mahalle muhtarı Yahya G.."nin, araştırma sırasında davacı ve eski eşinin boşandığından haberdar olmadığının anlaşılması, kontrol memuru tarafından davacı ve boşandığı eşinin aynı hanede görülmesi, boşanmalarına rağmen hayatın olağan akışına aykırı olacak şekilde aynı avlu içerisinde birbirinden bağımsız iki ayrı binada yaşıdıklarını beyan etmeleri, aynı hanede kayıtlı oldukları yerleşim yerlerini, kontrol memuru raporu düzenlendikten sonra nüfus müdürlüğüne beyanda bulunarak değiştirmeleri hususları dikkate alındığında; davacı ve eski eşinin, boşanma sonrasında da birlikte yaşamaya devam ettikleri sabit olup, 5510 sayılı yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin de aksi ispat edilemediğinden, davanın reddi gerekirken mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi; usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 10/03/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.