Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/11405
Karar No: 2015/11281

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2015/11405 Esas 2015/11281 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2015/11405 E.  ,  2015/11281 K.
"İçtihat Metni"


İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Urla Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 10/04/2014
NUMARASI : 2010/272 - 2014/189
DAVACILAR : SS T.. Tatil Köyü Yapı Kooperatifi temsilcileri A.. G.. - M.. S..
DAVALI : Hazine
Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda kurulan 10/04/2014 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi M.. S.. ve ark. vekili Av. T.. A.. tarafından istenilmekle, tayin olunan 17/11/2015 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davacılar M.. S.. ve ark. vekili Av. T.. A.. ile diğer taraftan davalı Hazine vekili Av. S.. S.. geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde, davacı Kooperatife ait Aralık 1970 tarih 7 sıra numaralı tapu kaydının kadastro sırasında revizyon gördüğü Yağcılar köyü 392 parsel sayılı 14.880 m² yüzölçümlü taşınmazın kadastro mahkemesince tespit harici bırakılmasına karar verildiğini belirterek mülkiyet kaybı nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 20.000,00 TL tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 25/09/2012 havale tarihli dilekçe ile maktu harç yatırılarak talep edilen tazminat miktarı 259.325,00.-TL olarak artırılmıştır.
Davalı Hazine vekili, taşınmazın kadastro mahkemesi tarafından tespit harici bırakıldığını, iptal edilen tapu bulunmaması nedeniyle tazminat talep edilemeyeceğini, zamanaşımı süresinin geçtiğini, davanın kamulaştırmasız elatma olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davacının davasının kabulü ile 259.325,00.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasıl faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı vekilinin Anayasanın 46. maddesi uyarınca faiz uygulama talebinin davanın mahiyeti itibariyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro sırasında tapu kaydı uygulanmak suretiyle tespit edilen taşınmazın mahkeme kararı ile tespit harici bırakılması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, ulaşılan sonuç dosya içeriğine uygun düşmemektir.
Şöyle ki, zamanaşımı (HUMK m. 187 kapsamında bir ilk itiraz olmayıp) maddi hukuktan kaynaklanan bir def"i ve savunma aracı olup, davanın başında, süresinde verilecek cevap dilekçesinde (veya sözlü yargılama usulünde ilk oturumda esasa girişilmeden önce) ileri sürülmelidir. Zamanaşamı def"inin, belirtilen aşama geçildikten sonra ileri sürülmesi, savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi anlamına gelir. Bu durum ise, karşı tarafın izni (açık veya zımni) olmaksızın ya da ıslah yoluna gidilmeksizin yapılırsa geçerli değildir (Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2011 gün ve E: 2010/9-629, K: 2011/70 sayılı ilâmı).
Özetle, savunmanın genişletildiği itirazı ile karşılaşılmadığı sürece zamanaşımı savunmasının geç ileri sürülmesi, incelenmesine engel değildir. Zira, zamanaşımı savunması ilk itirazlardan değildir.
Uygulamada kabul edilen görüşe göre, savunmanın genişletilmesine muvafakat açık (sarih) olabileceği gibi, zımni de olabilir. Davalının savunmayı genişletmesi üzerine, davacı hemen buna (yani savunmayı genişletmeye) itiraz etmezse ve özellikle de genişletilen savunmanın esasına cevap verir ve bu savunmanın belli nedenlerle varit olmadığını ve olayda zamanaşımının dolmadığını bildirirse bu takdirde savunmayı genişletmeye zımnen muvafakat etmiş sayılır. Bu takdirde ise, davalı tarafından dermeyan edilen zamanaşımı savunmasının incelenmesi zorunludur. Çünkü, incelenmesi mümkün bir zamanaşımı savunması mevcut iken işin esasına girilip, uyuşmazlığın çözümlenmesi mümkün değildir (Baki, Kuru: age., s.1722 vd. ve orada anılan kararlar; HGK"nın 29.2.1984 gün ve E:1981/4-1158, K:1984/168 sayılı ilâmı).
Somut olayda davalı vekili, 29/6/2010 havale tarihli dilekçeleriyle esasa cevap süresi geçtikten sonra zamanaşımı def"ini ileri sürmüş, cevap dilekçesi 27/07/2010 tarihli duruşmada davacı vekiline elden tebliği olunmuş ara karar ile davacı vekiline isteği üzerine cevaba karşı cevaplarını sunmak üzere 14/10/2010 gününe kadar süre verilmiştir. Davacı vekili süresi içinde verdiği cevap dilekçesinde aynen; “Dava konusu olayda zamanaşımı hak düşürücü süre söz konusu değildir yoktur. Hazinenin bu konuya yönelik itiraz ve definin hukuki temeli ve yasal dayanağı yoktur.” şeklindeki sözlerle zamanaşımı savunmasının esasına ilişkin beyanda bulunmuştur.
Yukarıda açıklandığı üzere, davalının savunmayı genişletmesi üzerine, davacı buna (yani savunmayı genişletmeye) karşı hemen itiraz etmez ve özellikle genişletilen savunmanın esasına ilişkin cevap verir ve bu savunmanın belli nedenlerle varit olmadığını ve olayda zamanaşımının dolmadığını bildirirse bu takdirde savunmayı genişletmeye zımnen muvafakat etmiş sayılır.
Öte yandan, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 gün ve 2009/4-383 E. - 2009/517 K.; 16.06.2010 gün ve 2010/4-349 E. - 2010/318 K sayılı kararlarında da vurgulandığı gibi, tapu işlemleri kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğundan ve tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda yapılan hatalardan TMK m. 1007 anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Anılan Kanun maddesinde düzenlenen sorumluluk, objektif (kusursuz) sorumluluk olup, 6098 sayılı Borçlar Kanununun 41. ve devamı maddesinde düzenlenen haksız fiil sorumluluğu ile ilgisi bulunmadığından, aynı Kanunun 72. maddesindeki (818 sayılı Kanunun 66. maddesi) zamanaşımı kurallarının uygulanma imkanı olmadığı gibi, TMK"nın 1007. maddesine dayanılarak açılan davalar için de, ayrıca zamanaşımı süresi belirlenmemiştir. Bu itibarla, 6098 sayılı Borçlar Kanununun 146. maddesindeki (818 sayılı Kanunun 125. maddesi) 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin uygulanması esas olup, bu süre Urla Kadastro Mahkemesinin 13/05/1982 tarih 1978/41 E. - 1982/89 K. sayılı ilâmının kesinleştiği tarih olan 17/08/1983 tarihinden itibaren işlemeye başlayacaktır. Somut olayda dava, 27/05/2010 tarihinde zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılmıştır.
Hal böyle olunca, yerel mahkemenin az yukarıda belirtilen maddi ve hukukî olguları gözeterek, davalının süresinden sonra ileri sürdüğü zamanaşımı def"ine davacı tarafın zımnen onay verdiği dikkate alınarak zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlere davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması nedeniyle 1.100.-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı Hazineye verilmesine, taraflarca 6100 sayılı HMK"nın 297/1-ç ve aynı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK"nın 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilâmının tebliğinden itibaren ilâma karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 17/11/2015 günü oy birliğiyle karar verildi.



Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi