Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/4346
Karar No: 2014/4473
Karar Tarihi: 11.03.2014

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2013/4346 Esas 2014/4473 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2013/4346 E.  ,  2014/4473 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Adana 5. İş Mahkemesi
    TARİHİ : 11/12/2012
    NUMARASI : 2012/348-2012/801

    Davacı, 15/05/2012 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

    K A R A R
    Dava, davacının davalı kurum nezdinde ki sigortalılık işlemleri yönünden doğum tarihinin 10.03.1963 olduğu ve 14.05.2012 tarihli tahsis talebine göre yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir
    Mahkemece, davanın kabulü ile davacının sigortalılık işlemleri yönünden doğum tarihinin 10.03.1963 olduğuna, tahsis talebini takip eden aybaşı olan 15.05.2012 tarihi itibarı ile yaşlılık ayığının bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerden; B... Köyü muhtarı H. M... Ö... tarafından imzalı olan, 27.01.1966 tarihli ilmühaberde, davacının doğum tarihinin 10.03.1965 olduğu, buna rağmen nüfus idaresi tarafından davacının doğum tarihinin 10.03.1963 olarak tescil edildiği, tescil edilen 10.03.1963 doğum tarihine göre davacının 19.07.1983 – 19.03.1985 tarihleri arasında askerlik yaptığı, 21.09.1987 tarihinde de bu doğum tarihi ile sigortalı olarak çalışmaya başladığı, nüfus idaresi tarafından 20.02.2012 tarihinde, davacının 10.03.1963 olan doğum tarihi 1966/221 no’lu doğum vukuatına göre 10.03.1965 olarak değiştirildiği, davacının 14.05.2012 tarihli tahsis talebinin ise Kurumca; “10.03.1965 olan doğrum tarihine göre 49 yaş şartının gerçekleşmediği” belirtilerek reddedildiği anlaşılmaktadır
    Davacının, 10.03.1963 doğumlu olarak nüfusa kayıtlı bulunduğu, davacının ilk defa sigortalı olarak bu doğum tarihi ile tescil edildiği ve bu doğum tarihinin nüfus idaresi tarafından 20.02.2012 tarihinde doğum tutanağına göre 10.03.1965 olarak düzeltildiği uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, sigortalı bir işe girdikten sonra doğum tarihinin idari işlemle düzeltilmesi halinde, düzeltilen doğum tarihinin S.. B..nca malullük, yaşlılık ve ölüm sigortasında dikkate alınıp alınmayacağı noktasındadır.
    Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 120/2 maddesi, bazı kötü uygulamaları önlemek amacı ile özel bir düzenleme getirmiş ve belli sigorta kollarında, hangi doğum tarihinin esas alınacağını açıkça belirlemiştir. Gerçekten anılan Yasa"nın 120/2. maddesi çok açık olarak “Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortalarına ilişkin yaş ile ilgili hükümlerin uygulanmasında, sigortalıların ve hak sahibi çocuklarının, sigortalının yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihte nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan doğum tarihleri, sigortalının sigortaya tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten sonra doğan çocuklarının da nüfus kütüğüne ilk olarak yazılan doğum tarihleri esas tutulur.” Hiçbir yoruma yer vermeyecek şekilde yapılan bu düzenleme karşısında sigortaya ilk tescil tarihinden sonra yapılan yaş tashihinin yaşlılık aylığı bağlanmasında nazara alınamayacağı açıktır. Nitekim 5510 sayılı Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, 1479 sayılı Esnaf Ve Sanatkarlar Ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu (Bağ-Kur) ve 5435 sayılı Emekli Sandığı Kanununda da anılan maddeye paralel hükümler getirilmiştir.
    506 sayılı Yasanın uygulanması açısından “yaş koşulunun” gerçekleşmesi, belli süre prim ödenmesi yaşlılık sigortasının uygulanması açısından önem taşımaktadır. Bu nedenle Yasanın 120. maddesi sonradan yapılacak yaş düzeltmelerinde kimi kötü uygulamaları önlemek amacıyla özel bir düzenleme getirmiş belli sigorta kollarında hangi doğum tarihinin esas alınacağını açıkça belirlemiştir. Buna göre yaşlılık ölüm ve maluliyet sigortalarının uygulanmasında sigortalının ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başladığı tarihte nüfus kütüğüne kayıtlı bulunan doğum tarihinin esas alınacağını hükme bağlamıştır.
    Burada ki yaş düzeltmelerinden kasıt, Mahkeme kararı ile yapılan düzeltmelerdir. Davaya konu düzeltme ise, idare tarafından doğum tutanağına göre yapılmıştır. Evlilik dışı ilişkiden doğan çocuklara ait 27.01.1966 tarihli ilmühaberde davacının doğum tarihinin 10.03.1965 olduğu, buna rağmen sehven 10.03.1963 olarak yazıldığı, nüfus idaresi tarafından maddi hatanın idari işlemle düzeltildiği, yapılan işlemin yaş tashihi değil, maddi hata nedenine dayalı kayıt düzeltme niteliğinde olduğu, nüfus idaresi tarafından ilk kayıt esnasında yapılan maddi hatanın davacı için kazanılmış hak teşkil etmeyeceği anlaşıldığına göre yaşlılık aylığının hesabında, düzeltilen yaşın esas alınması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
    O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 11.03.2014 gününde oy çokluğuyla karar verildi.

    MUHALEFET ŞERHİ

    Dava, davacının davalı kurum nezdinde ki sigortalılık işlemleri yönünden doğum tarihinin 10.03.1963 olduğu ve 14.05.2012 tarihli tahsis talebine göre yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir
    Mahkemece, davanın kabulü ile davacının sigortalılık işlemleri yönünden doğum tarihinin 10.03.1963 olduğuna, tahsis talebini takip eden aybaşı olan 15.05.2012 tarihi itibarı ile yaşlılık ayığının bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
    Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 120/2 maddesi, “Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortalarına ilişkin yaş ile ilgili hükümlerin uygulanmasında, sigortalıların ve hak sahibi çocuklarının, sigortalının yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihte nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan doğum tarihleri, sigortalının sigortaya tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten sonra doğan çocuklarının da nüfus kütüğüne ilk olarak yazılan doğum tarihleri esas tutulur.” şeklindedir.
    1479 sayılı Bağ-Kur Kanununun 66, 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanununun 105 ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 57. maddesi "yaşlılık aylığının bağlanmasında; sigortalının ilk defa çalışmaya başladığı tarihteki yaşının esas alınacağı" şeklinde birbirine paralel düzenlemeler içermektedir.
    Hiçbir yoruma yer vermeyecek şekilde yapılan bu düzenlemeler karşısında sigortaya ilk tescil tarihinden sonra yapılan yaş tashihinin yaşlılık aylığı bağlanmasında nazara alınamayacağı açıktır.
    Sosyal güvenliğe ilişkin yasalarda yer alan, “Yaşlılık aylığının bağlanmasında; sigortalının ilk defa çalışmaya başladığı tarihteki yaşının esas alınacağı” şeklindeki düzenlemenin amacı, yaş büyütmek suretiyle daha erken yaşlılık aylığı almak” gibi kötü niyetli uygulamaların önüne geçmektir.
    Somut olayda, 21.09.1987 tarihinde ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başlayan ve kayden 1963 doğumlu olan sigortalının, doğum tarihinin, ilk işe girişten çok sonra 20.02.2012 tarihinde, Nüfus İdaresi tarafından, 1965 olarak düzeltildiği anlaşılmaktadır.
    Uyuşmazlık, yaşlılık aylığı bağlanmasında; sigortalının ilk defa çalışmaya başladığı tarihte nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan doğum tarihinin mi, yoksa çalışmanın başlamasından sonra Nüfus İdaresi tarafından düzeltilen tarihin mi esas alınacağı noktasında toplanmaktadır.
    Yaş düzeltilmesi ile ilgili yasal düzenlemeler de, 29.04.2006 tarihinde yürürlüğe giren ve 1587 sayılı Nüfus Kanununu yürürlükten kaldıran 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 10.maddesi “(1) Kurumlarda kişiyle ilgili olarak yapılan işlemlerde nüfus kayıtları esas alınır. Kayıtlar arasında farklılık olması halinde nüfus kayıtlarında değişiklik yapılmaz, usulüne göre diğer kayıtlar düzeltilir.” ve yine aynı Yasanın 35.maddesi “…(1) Kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiçbir kaydı düzeltilemez ve kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek şerhler konulamaz. Ancak olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddî hatalar nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir…” şeklindedir.
    Diğer taraftan 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 30.maddesi “- Doğum ve ölüm, nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat olunur.Nüfus sicilinde bir kayıt yoksa veya bulunan kaydın doğru olmadığı anlaşılırsa, gerçek durum her türlü kanıtla ispat edilebilir.” hükümlerini içermektedir.
    Dava konusu olayda; evlilik dışı doğan davacı ile iki kardeşinin 27.01.1966 tarihli muhtar ilmühaberiyle kaydının yapıldığı, bu ilmühaberde davacının doğum tarihinin 10.03.1965 olduğu, doğum ilmühaberinin davacının babasının beyanı ile düzenlendiği, davacının gerçek doğum tarihinin bu tarih olduğuna dair herhangi bir belgenin ekli olmadığı, buna rağmen nüfus idaresi tarafından davacının doğum tarihinin 10.03.1963 olarak kaydedildiği, davacının bu tarihe göre 19.07.1983 – 19.03.1985 tarihleri arasında askerlik yaptığı, yine bu doğum tarihi ile 21.09.1987 tarihinde sigortalı olarak çalışmaya başladığı görülmüştür.
    506 sayılı Kanunun 120/2. maddesinde açıkça “sigortalının ve hak sahibi çocuklarının, sigortalının sigortalı olarak çalışmaya başladığı tarihte nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan doğum tarihinin esas tutulacağını” belirtmiştir. Aynı Kanunun 24.06.2004 tarihli 5198 sayılı Kanun ile değişik 120/3. maddesinde ise; iş kazasının olduğu veya meslek hastalığının hekim raporuyla ilk defa tespit edildiği veya sigortalıların sosyal güvenlik kurumlarına tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten sonraki yaş tashihleri dikkate alınmayacağı belirtilmiştir. 506 sayılı Kanunun 120/2. maddesindeki düzenleme ile paralel düzenleme 1479 sayılı Kanunun 66/1. maddesinde mevcut iken, 506 sayılı Kanunun 120/3. maddesindeki düzenlemeye paralel bir düzenleme 1479 sayılı Kanunda mevcut değildir. 506 sayılı Kanunun 120. maddesinin gerek 2. gerekse de 3. fıkrasındaki düzenleme 5510 sayılı Kanunun 57. maddesinde aynı şekilde düzenlenmiştir.
    Görüldüğü gibi kanunda gerek idari kararla, gerekse de mahkeme kararıyla yapılan yaş düzeltmeleri şeklinde bir ayrım yapmaksızın, sigortalılığın başlamasından sonraki yaş düzeltmelerinin, sigortalılık işlemlerinde dikkate alınmayacağı belirtilmiştir.
    O halde, idare tarafından yapılan işlem maddi hatanın düzeltilmesi niteliğinde olsa bile, yukarıda yazılı açık yasal düzenlemeler karşısında sigortalılık ile ilgili işlemlerde, davacının sigortalı olarak çalışmaya başladığı tarihte nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan 10.03.1963 doğum tarihinin esas alınması gerekmektedir.
    Öte yandan; doğum tarihinin 10.03.1963 olarak tescilinde ve daha sonra bu kaydın 10.05.1965 olarak düzeltilmesinde davacının bir katkısı yoktur. Muhtar ilmühaberinde doğum tarihi olarak belirtilen 10.03.1965 tarihinin gerçek tarih olduğuna dair dayanak bir belge de dosyada mevcut değildir. Bu ilmühaberin, okuma yazması olmayan babanın beyanına göre düzenlendiği anlaşılmaktadır. Çocukların sonradan, beyana göre çeşitli düşüncelerle bazen büyük, bazen de küçük yazıldığı ülkemizin bir gerçeğidir. Nitekim davacının tesciline esas doğum ilmühaberinde davacı haricinde iki kardeşinin daha olduğu, bu ilmühaberde adı bulunan Cevdet K...nın 10.02.1959, Necdet K...nın 05.01.1962, davacının ise 10.03.1965 olarak yazıldığı, görüldüğü gibi her bir doğum arasında neredeyse tam 3 yıl olduğu görülmektedir.
    Davacının gerçek doğum tarihinin, 10.03.1965 olduğu hususunda, davacının bilgisi olduğuna dair bir delil de dosyada yoktur. Yıllardır doğum tarihini 10.03.1963 olarak bilen, askerliğini bu tarihe göre yapan, sigorta girişi bu tarihe göre yapılan davacının doğum tarihinin, yaşlılık aylığı tahsis talep tarihinden kısa bir süre önce 10.03.1965 olarak düzeltilmesi ve düzeltilen yaşın yaşlılık aylığı tahsisinde dikkate alınması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde belirtilen iyiniyet kuralları ile de bağdaşmayacağı ortadadır.
    Buna göre; davalı kurum nezdinde ki sigortalılık işlemleri yönünden davacının doğum tarihinin 10.03.1963 olduğu ve buna bağlı olarak 506 sayılı Kanunun geçici 81. maddesine göre yaşlılık aylığının şartları oluştuğu şeklindeki Mahkeme kararı doğrudur.
    Bu gerekçelerle yerel Mahkeme kararının onanması gerektiğinden aksi yöndeki çoğunluk kararına katılamıyoruz.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi