Esas No: 2021/582
Karar No: 2022/5651
Karar Tarihi: 08.09.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/582 Esas 2022/5651 Karar Sayılı İlamı
Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)
İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nde görülen bir dava sonucunda verilen kararın istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi'nce verilen kararın temyiz edilmesi istendi. Dava, davacıların davalı tarafından senede dayalı icra takibi yapıldığı ve takibe konu senedin sahte olduğu iddiası üzerine açılmıştı. İlk derece mahkemesi, takibe konu senedin TTK'da öngörülen unsurları taşıdığı gerekçesiyle davacının iddiasını senetle ispat etmesi gerektiğine karar vermiştir. Bölge Adliye Mahkemesi ise, davacının takibe konu senetten dolayı borçlu olmadığına dair yazılı belge sunamadığını ve maddi vakıaları ispatlayamadığını gerekçe göstererek davacının istinaf başvurusunu reddetmiştir. İlgili kanun maddeleri TTK'nın 778/2 f ve 680 maddeleri, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 702/2 maddesi ve HMK'nın 201. maddesi olarak belirtilmiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 11.10.2017 tarih ve 2014/555 E- 2017/952 K. sayılı kararın davacı ... ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi'nce verilen 30.01.2020 tarih ve 2018/273 E.- 2020/92 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı ... vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, davalı tarafından müvekkilleri aleyhine İstanbul Anadolu 2. İcra Müdürlüğü’nün 2013/11531 Esas sayılı dosyası ile senede dayalı icra takibi yapıldığını, müvekkilerinin takibe konu senet nedeniyle borçlarının bulunmadığını, bir inşaat projesi kapsamında müvekkileri ile davalının Has İnşaat isimli bir şirket ortaklık kurduklarını, inşaatın belirli bir seviyeye gelmesinden sonra davalı ile davacılar arasında sorunlar çıkmaya başladığını, ortakılığın yürümeyeceği konusunda tarafların mutabık kaldığını ve taraflar arasında varılan mutabakat sonucunda müvekkilerinin şirketteki hisselerinin ve inşaatına başladıkları projenin tamamınını bedel almadan davalı ... ...’a devrettiklerini, takibe konu senedin müvekkilleri tarafından herhangi bir borç karşılığında imzalanarak davalıya verilmiş bir senet olmadığını takibe konu senedin inşaatın başladığı 2009 yılında davalı tarafından güvence amaçlı olarak alındığını, ortaklık 2010 yılı başlarında sona ermiş olmasına rağmen senedi almayı unuttuklarını ileri sürerek senetten dolayı müvekkillerinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiş, davacı vekili ıslah dilekçesi ile müvekkili ...’ün davalı ...’a borcunun olmadığının tespitine, sahte olarak hazırlanmış boş adi senedi ve senede istinaden yapılan icra takibinin iptalini istemiştir.
Davalı vekili, davalılardan ...’ün müvekkiline olan borcu için bonoyu tanzim ederek verdiğini, takip konusu senedi diğer davacı ...’in de avalist sıfatıyla imzaladığını, müvekkile olan borcun ödenmemesi nedeniyle icra takibi başlatıldığını, kambiyo senedi vasfında bir senede karşı ileri sürülen iddianın senetle ispat edilmesi gerektiği, senedin sonradan doldurulduğunu iddia eden davacının bu iddasını yazılı belge ile kanıtlaması gerektini savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, takip dayanağı senedin TTK'da öngörülen unsurları taşıdığı, davacıların imzalarının bulunduğu, takibe konu senedin miktarı itibariyle HMK'nun 201. maddesindeki düzenlenen senede karşı senetle ispa kuralı gereğince davacının iddiasını senetle ispat etmesi gerektiği, 6102 sayılı TTK'nın 778/2 f ve 680 maddeleri uyarınca açığa bono düzenlenmesi mümkün olup bononun anlaşmaya aykırı doldurulduğu yolundaki iddianın davacı keşideci tarafından yazılı delille ispat edilmesi gerektiği, davacının takibe konu senetten dolayı davalıya borçlu olmadığına dair herhangi bir yazılı belge sunamadığı, davacı ...'ün yemin delili'ne dayandığı, davalınında usulüne uygun olarak yeminini eda ettiği, davalı ... Yücer'in imzasını beyan dilekçesiyle de kabul ettiği, TTK'nın 702/2 maddesi "Aval veren kişinin teminat altına aldığı borç şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da, aval verenin taahhüdü geçerlidir" hükmünü içerdiği, bu hüküm karşısında aval ilişkisi temel ilişkiden bağımsız bir taahhüt olup keşideci yönünden senedin herhangi bir sebeple bedelsiz hale gelmesi halinde dahi avalın taahhüdünü bertaraf etmeyeceği, aval verenin verdiği taahhüdün bağımsız olduğu, davacı ...'in dava konusu bono nedeniyle avalist sıfatıyla sorumlu olduğu, davacı ...'in 03/07/2014 tarihli celsede davayı takipsiz bıraktığı, bu davacı yönünden davanın davalı tarafından takip edildiği, kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı ... vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince takip dayanağı senedin şeklen TTK'da öngörülen unsurları taşıdığının anlaşıldığı, dava dilekçesinde senedin teminat senedi olduğu, açık olarak verildiği ve sonradan doldurulduğu iddia edilmiş iken, davacı davanın tamamen ıslahı ile senedin sahteliğini ileri sürdüğü, ıslah konusu iddia yönünden yapılan incelemede, aynı olayla ilgili olarak Cumhuriyet Savcılığınca kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, soruşturmada Adli Tıp Kurumu raporu alındığı, 23/06/2016 tarihli raporda senet ön yüzünde sağdaki iki adet borçlu imzasının davacı ...'a ait olduğu kanaatinin bildirildiği, mahkemece yargılama sırasında imza incelemesi sonucu alınan bilirkişi kurulu raporunda da aynı kanaat beyan edildiği, böylece, takip ve dava konusu senedin sahteliğinin ispatlanamadığı anlaşılmakla, davanın tamamen ıslahı ile ileri sürülen maddi vakıalar itibarıyla davanın isbatlanamadığından reddine ilişkin kararda sonucu itibarıyla usul ve hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı ...'ün istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerektiği, ayrıca, mahkemenin senedin sahteliğine ilişkin davacı ıslah dilekçesini dikkate almadan, ilk talep şekline göre yaptığı inceleme gerekçesine göre de; takibe konu senedin miktarı itibariyle HMK'nın 201. maddesindeki düzenlenen senede karşı senetle ispat kuralı gereğince davacının iddiasını senetle ispat etmesi gerektiği, 6102 sayılı TTK'nın 778/2 f ve 680 maddeleri uyarınca açığa bono düzenlenmesi mümkün olup, bononun anlaşmaya aykırı doldurulduğu yolundaki iddianın davacı keşideci tarafından yazılı delille ispat edilmesi gerektiği, davacının takibe konu senetten dolayı davalıya borçlu olmadığına dair herhangi bir yazılı belge sunamadığı, davacı ...'ün yemin deliline dayanması sonucu davalı usulüne uygun olarak yeminini eda ettiği ve bu sebeple davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine ilişkin kararda, ilk talep şekli yönünden vaki gerekçeye göre de usul ve hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, sonucu itibarıyla doğru olan ve ispatlanamayan davanın reddine ilişkin karara karşı, davacı ...'ün istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davacı ...'ün istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı ... vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı ... vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 08/09/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.