20. Hukuk Dairesi 2015/12834 E. , 2015/11500 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İzmir 3. Tüketici Mahkemesi
TARİHİ : 04/11/2014
NUMARASI : 2013/887-2014/1453
Taraflar arasındaki menfi tespit ve manevi tazminat istemine ilişkin davada İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesi ile İzmir 3. Tüketici Mahkemesince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, davacı adına sahte kimlik belgesiyle kredi kartı düzenlendiği iddiasıyla davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile haksız fiil ve manevi tazminatın davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Asliye Hukuk Mahkemesince, 4077 sayılı Kanunun 10 ve 23. maddeleri ile tüketicilerin banka veya benzeri finans kurumlarında mal veya hizmet satın almak amacıyla tüketici kredisi almaları sonucu taraflar arasında oluşan uyuşmazlıkların çözümünde Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Tüketici Mahkemesi tarafından ise, uyuşmazlığı doğuran hukuki ilişkinin haksız fiilden kaynaklandığı gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur.
4822 sayılı Kanun ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Kanunun 3. maddesinde; "mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder" şeklinde tanımlanmıştır.
Bir hukukî işlemin 4077 sayılı Kanun kapsamında kalıp kalmadığının belirlenmesi için, kanunun amacı içinde mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Somut uyuşmazlıkta, davacı ile davalı banka arasında kredi kartı sözleşmesi yapıldığı ve taraflar arasında 4077 sayılı Kanun kapsamında kalan bir hukuki ilişkinin kurulduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda davacı vekili, davalı bankanın davacının adını kullanan kimliği meçhul şahsa davacının kimlik bilgileri ile nüfus cüzdanını kaybetmesi suretiyle cüzdanı bulan 3. kişiye kredi kartı düzenlediğini ve bu kredi kartının meçhul şahsın kendisine teslim edildiğini, davalı bankanın İzmir 7. İcra Müdürlüğünün 2005/8250 sayılı dosyasından icra takibine geçtiğini davacının adresini mernisten bulmak suretiyle kendisine ödeme emri tebliğ edildiğini davacı tarafından borca itiraz edilerek takibin durduğunu ve halen davalı banka tarafından itirazın durdurulmasına yönelik bir dava açılmadığını, davacı tarafından İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 2010/25369 nolu şikayetiyle soruşturma yapıldığını ve fail yararına hak düşürücü sürelerin geçmesi nedeniyle takipsizlik kararı verildiğini bu karara karşı davacı tarafından itiraz hakkının kullanıldığını, davalı bankaya defalarca başvuran davacının formlardaki imzaların kendisine ait olmadığını bildirmiş olmasına rağmen davacı bankanın bu hususta hiçbir girişimde bulunmadığını bu nedenle tır şoförü olarak çalışan müvekkilinin hiçbir bankadan kredi alamadığı gibi davalının haksız fiili sebebiyle sicilinin lekelendiğini ve ciddi manevi zarara uğratıldığını ayrıca bütün yasal haklarını kullanmak zorunda kaldığını günlerce işinden izin aldığını, masraflar yaptığını tüm bu nedenlerle davacının İzmir 7. İcra Müdürlüğünün 2005/8250 nolu dosyasında borçlu olmadığının tespitine, davalının haksız fiili sebebiyle uğranılan zarara karşılık 5.000.- TL manevi, 15.000,00.-TL haksız fiil tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacının iddiası dava dışı 3. kişi ya da kişilerce kimlik bilgilerinin kullanılarak adına kredi kartı çıkarıldığı yönünde olup, iddianın ileri sürülüş tarzı ile taraflar arasındaki ilişkiye göre işlemin tüketici işlemi olmadığı açıktır. Uyuşmazlığın kaynağı haksız fiildir. Bu durumda davada 4077 sayılı Kanun hükümleri değil, genel hükümler uygulanacağından, uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülerek çözümlenmesi gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 19.11.2015 gününde oy birliğiyle karar verildi.