Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/4983
Karar No: 2009/6227

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2009/4983 Esas 2009/6227 Karar Sayılı İlamı

Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)


Davalılar, ortak miras bırakanları H.un hukuki ehliyete haiz olmadığı dönemde 14 ve 16 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını muvazaalı olarak davalılara satış göstermek suretiyle temlik ettiğini ileri sürerek, tapuların iptali ile muris adına tescilini, olmadığı takdirde tenkis isteğinde bulunan davacıların muvazaa iddiası sabit görülerek, miras payları oranında tapuların iptal ve tesciline karar verilmiştir. Ancak, dava esnasında ileri sürülen ehliyetsizlik iddiası yönünden bir araştırma yapılmamış ve hukuki ehliyetsizlik iddiası kamu düzeni ile ilgili olup, re sen öncelikle incelenmesi gerektiği belirtilmiştir. Medeni Kanun'un fiil ehliyetine ilişkin maddeleri ve ayırtımcılık gücü gibi kavramlar da açıklanarak, bir kimsenin ehliyetinin tesbitinin şahıs ve mamelek hukuku bakımından doğurduğu sonuçlar belirtilmiştir. Hakimlerin bu konuda özel ve teknik bilgi gerektiren bilirkişi raporlarına da başvurması gerektiği vurgulanmıştır. Bu nedenlerle, tüm mirasçıların davada yer almalarının sağlanarak veya Türk Medeni Kanun'unun 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması suretiyle davanın görülebilirlik koşulunun yerine getirilmesi gereklidir. Kanun maddeleri ise şöyle belirtil
1. Hukuk Dairesi         2009/4983 E.  ,  2009/6227 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BULANCAK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,
    TARİHİ : 21/04/2008
    NUMARASI : 2004/28-2008/92


    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacılar, ortak miras bırakanları H.un hukuki ehliyete haiz olmadığı dönemde 14 ve 16 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını muvazaalı olarak davalılara satış göstermek suretiyle temlik ettiğini ileri sürerek, tapuların iptali ile muris adına tescilini, olmadığı takdirde tenkis isteğinde bulunmuşlardır.
    Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, davacıların muvazaa iddiası sabit görülerek, miras payları oranında tapuların iptal ve tesciline karar  verilmiştir.
    Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi  raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
     
     Dava, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal, tescil olmadığı takdirde tenkis isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece, davacıların muvazaa hukuksal nedenine dayalı iddiaları sabit görülerek davanın kabulüne karar  verilmiştir.
    Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; miras bırakan H.un 14 parsel sayılı taşınmazdaki 113/504 payını davalılara 26.3.2002 tarihinde satış suretiyle temlik ettiği yine 16 parsel sayılı taşınmazdaki 1017/4032 payını 9.5.2002 tarihli akitle davalı Ö.Ö."ya 13.000.-YTL. bedelle devrettiği anlaşılmaktadır.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 11.4.1990/1-152, 1990/236 sayılı kararında da vurgulandığı üzere davada dayanılan maddi olaylar bakımından birkaç hukuki nedenin bir arada gösterilmesinde ilke olarak usul ve yasaya aykırı bir yön yoktur.
    Ne varki, davada ileri sürülen ehliyetsizlik iddiası yönünden bir araştırma yapılmış değildir.
    Öte yandan, hukuki ehliyetsizlik iddiası kamu düzeni ile ilgili olup, re"sen öncelikle incelenmesi gerekeceği akit tarihinde miras bırakanın hukuki ehliyete haiz olduğunun belirlenmesi halinde muris muvazaası iddiası yönünden tüm delillerin değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği de kuşkusuzdur. Bilindiği üzere; davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim Medeni Kanunun “ fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir “ biçimindeki 9. maddesi hükmüyle hak elde edebilmesi, borç ( yükümlülük ) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlamış. 10. maddesinde de, fiil ehliyetinin başlıca lu olarak ayırtım gücü ile ergin ( reşit ) olmayı kabul ederek “ ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan bir ergin kişinin fiil ehliyeti vardır. “ hükmünü getirmiştir.  “Ayırtım gücü “ eylem ve işlev ehliyeti olarak ta tarif edilerek aynı yasanın 13. maddesinde “ yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk yada bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı  bu ilkeler, söz konusu yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.
    Hemen belirtmek gerekir ki, Medeni Kanununun 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından karşı tarafın iyi niyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı 11.6.1941 tarih 4/21)
    Yukarıda sözü edilen ilkelerin ve yasa maddelerinin ışığı altında olaya yaklaşıldığında bir kimsenin ehliyetinin tesbitinin şahıs ve mamelek hukuku bakımından doğurduğu sonuçlar itibariyle ne kadar büyük önem taşıdığı kendiliğinden ortaya çıkar. Bu durumda, tarafların gösterecekleri, tüm delillerin toplanılması tanıklardan bu yönde açıklayıcı, doyurucu somut bilgiler alınması, varsa ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, hasta müşahede kağıtları, film grafilerinin eksiksiz getirtilmesi zorunludur. Bunun yanında, her ne kadar H.U.M.K.’nun 286 maddelerinde belirtildiği gibi bilirkişinin “rey ve mutaalası” hakimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir.
                 Hele ayırt etme gücünün nisbi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen Medeni Kanunun 409/2. maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür.
    Hal böyle olunca, davadaki istek gözetilmek suretiyle öncelikle, tüm mirasçıların davada yer almalarının sağlanarak veya Türk Medeni Kanununun 640. maddesi hükmü uyarınca terekeye temsilci atanması suretiyle davanın görülebilirlik koşulunun yerine getirilmesi ondan sonra yukarıda açıklanan ilkelere göre, miras bırakanın akit tarihinde hukuki ehliyete haiz olup, olmadığının belirlenmesi hukuki ehliyete haiz olduğunun anlaşılması halinde muris muvazaasına dayalı tapu iptal, tescil ve tenkis iddialarının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    Davalıların, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,  1.6.2009  tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


     



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi