Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/5058
Karar No: 2009/6297

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2009/5058 Esas 2009/6297 Karar Sayılı İlamı

Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)


Davacı, miras bırakanın satışa çıkardığı taşınmazın muvazaalı bir şekilde satıldığını iddia ederek, davalı Z.'nin taşınmazın kaydının iptal edilip tüm mirasçılar adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalılar ise tüm malvarlığının miras hakkına uygun şekilde tüm çocukları arasında paylaştırıldığını savunarak davanın reddedilmesini istemişlerdir.
Mahkeme, taşınmazın satışının mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığı gerekçesiyle davacının miras payı oranında kabulüne karar vermiştir. Ancak davalı Z. tarafından temyiz edilen karar, muvazaa iddiası nedeniyle yapılması gereken araştırma ve incelemenin yeterince yapılmadığı gerekçesiyle bozulmuştur.
Kararda bahsedilen kanun maddeleri şunlardır:
- Medeni Kanunun 706. maddesi
- Borçlar Kanunun 213. maddesi
- Tapu Kanunun 26. maddesi
- HUMK'nun 428. maddesi
1. Hukuk Dairesi         2009/5058 E.  ,  2009/6297 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : GAZİANTEP 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 27/01/2009
    NUMARASI : 2008/275-2009/23

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, miras bırakanı H.ın 1023 parsel sayılı taşınmazı sağlığında davalı M. A."ye satış suretiyle temlik ettiğini, taşınmazın daha sonra bu davalı tarafından üvey annesi olan davalı Z."ya satış suretiyle temlik edildiğini, tüm satışların muvazaalı ve mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığını ileri sürerek, taşınmazın davalı Z.adına olan kaydının iptali ile, miras payları oranında tüm mirasçılar adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalılar, murisin sağlığında malvarlığının tamamını davacı da dahil olmak üzere tüm çocukları arasında paylaştırdığını, satışların gerçek olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın satışlarının mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapılmış olduğu gerekçesiyle davanın, davacının miras payı oranında kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, davalı Z.tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi   raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. 
      
    Dava, muris muvazaası iddiası ile tüm mirasçılar adına tescil isteğiyle açılmış, mahkemece pay oranında iptal ve tescile ilişkin olarak verilen karar, davalı Z.tarafından temyiz edilmiştir.
    Her ne kadar çekişmeli taşınmaz mirasbırakan H.tarafından davalı M..ye 25.11.2005 tarihinde satış suretiyle temlik edilmiş, onun tarafından da miras bırakanın ikinci eşi davalı Z."ya 26.12.2007 tarihinde keza satış biçimimde temlik edilmiş ise de, davalı Z., miras bırakanın denkleştirme amacıyla hareket ettiğini ve davacıya da mal ve hak verdiğini savunmuştur.                              
    Ne var ki; mahkemece bu hususta herhangi bir araştırma yapılmış değildir.
    Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1-4-1974 tarih 1/2 sayılı inançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirascılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekirki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşınmaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı,miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı,davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Öte yandan miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay inançları Birleştirme Kararının uygulanamayacağı da kuşkusuzdur.
    Bu durumda, miras bırakandan tüm mirasçılarına intikal eden taşınır taşınmaz mallar ve haklar araştırılmalı, tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve belgeler mercilerinden getirtilmeli, her bir mirasçıya nakledilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınmalı böylece yukarda değinilen anlamda bir paylaştırma kastının bulunup bulunmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır.
    Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, toplanan ve toplanacak tüm delillerin ve tanık beyanlarının  değerlendirilmesi, hasıl olacak  sonuca göre  karar verilmesi gerekirken  noksan  soruşturma ile yazılı  olduğu şekilde  hüküm kurulması doğru değildir.
    Davalı Z."nın  temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle  hükmün  belirtilen  nedenlerden  ötürü HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 1.6.2009 tarihinde oybirliğiyle  karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi