Esas No: 2021/3420
Karar No: 2022/5557
Karar Tarihi: 06.09.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/3420 Esas 2022/5557 Karar Sayılı İlamı
Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)
Nazilli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin verdiği ve daha sonra Yargıtayca incelenen bir kararda, davacı bankanın, davalı banka tarafından ilamsız icra takibi ve ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla açılan iki takiple karşı karşıya kaldığı belirtilmiştir. Davacı banka, borcunu ödemek istemiyor ve tazminat talep ediyor. Ancak, mahkeme bu talebi reddetmiştir. Dava dosyası, Yargıtay tarafından incelendiğinde, kararın eksik olduğu sonucuna varılmış ve dosyanın uzmana gönderilmesi talep edilmiştir. Bu uzman raporunda, davacının ve davalının bankaya olan borcunun titizlikle araştırılması gerektiği ifade edilmektedir.
TBK 100 vd. maddeleri:
TBK, Türk Borçlar Kanunu'nu ifade eder ve 100 numaralı maddesine kadar birden çok madde içerir. Bu maddeler temel olarak, bir kişinin diğer bir kişiye olan borcunu ödeme yükümlülüğünü ve bu yükümlülüğün gerektirdiği davranışlarını düzenler. Bu maddeler, iş, ticaret ve diğer alanlarda borcun niteliğine ilişkin ayrıntılı düzenlemeler içermektedir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Nazilli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 18.11.2020 tarih ve 2019/377 E. - 2020/520 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının davacı aleyhine ilamsız icra takibi ve ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla mükerrer takip başlattığını, bu takiplerin kesinleştiğini, davacının davalı bankaya sadece dava dışı ...'ın bankadan kullanmış olduğu kredi borcuna teminat teşkil etmek üzere davalı lehine ipotek tesis ettirdiğini, ipoteğin fekki karşılığında 03.05.2011 tarihinde davalı bankaya 63.000.-TL ödediğini, davalı bankanın bu ödemeyi ilgisiz kişilerin borcuna mahsup ettiğini, davalının dava dışı ... lehine kefaleti bulunmadığını ileri sürerek, davacının icra takipleri nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitini ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının teminatının asaleten ve kefaleten kendisini bağladığını, dava dışı ...'ın kullandığı ve ona kullandırılacak her türlü kredinin teminatını teşkil edecek şekilde ipotek verildiğini belirterek, davanın reddini ve tazminata karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılamaya, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafından dava dışı asıl borçlu ...’ın davalı ile yapmış olduğu ya da ileride yapacağı, ... mukavele, sözleşme, taahütnameden sorumlu olacağı bu sorumluluğun garantisi olarak taşınmazında ipotek tesis ettirdiğinin ipotek senedinden anlaşıldığı, bu nedenle davacının bankaya yaptığı ödemenin ...'ın kefili olduğu ...ve ...'e ait borçların tahsilatında kullanabileceği kabul edildiğinde takip tarihi itibariyle borcunun 49.649,43 TL (takip sonrası yapılan masraflar hariç) olduğu, tahsilatlar önce ...'a ait borçlara mahsup edilse dahi ...ve ... hesaplarında kalan kredilere ait bakiyeler için de sorumluluğu devam edeceği gerekçesiyle davanın ve kötüniyet tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Mahkemece bozmaya uyulmuşsa da bozmanın gereği yerine getirilmemiştir. Yargıtay (kapatılan) 19. Hukuk Dairesi'nin 2018/633 esas ve 2019/3427 karar ve 23.05.2019 tarihli bozma ilamında “ "... Mahkemece bankacılık konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla banka kayıt ve defterleri yerinde incelenerek her takip dosyasının dayanağı kredi borçlusuna kullandırılan kredi miktarı belirlenerek dosyalar için davacı tarafından yapılan ödemeler tespit edilmelidir. Ayrıca davacı tarafından davalı asıl borçlu ...’ın davalı ile yapmış olduğu yada ileride yapacağı, ... mukavele, sözleşme, taahütnameden sorumlu olacağı bu sorumluluğun garantisi olarak taşınmazında ipotek tesis ettirdiği ipotek senedinden anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı kefilin imzasının bulunmadığı ancak asıl borçlu ...’ın davalı bankaya söz konusu ipotek senedinde belirtilen sebeplerden kaynaklı bir borcu olup olmadığı tespit edilmeli, ipoteğin paraya çevrilmesi konulu takipte talep edilen alacağın niteliği ve dayanağı belirlenmeli toplanan deliller doğrultusunda bir karar verilmelidir.” denilmiştir. Mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi raporu Yargıtay (kapatılan) 19. Hukuk Dairesi'nin bozma gereklerini karşılayan yeterli incelemeyi kapsamamaktadır. Bu durumda mahkemece hükmüne uyulan bozma kararı doğrultusunda ödeme tarihi itibariyle gerek davacının gerekse lehine ipotek tesis edilen dava dışı 3. kişinin bankaya olan borcunun bilirkişi heyeti tarafından yerinde yapılacak denetleme ile tespit edilerek, TBK 100 vd. maddeleri de göz önünde bulundurmak suretiyle ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp, deliller hep birlikte değerlendirilmek suretiyle varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 06/09/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.