20. Hukuk Dairesi 2015/12090 E. , 2015/11637 K.
"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Marmaris Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 11/06/2014
NUMARASI : 2013/80-2014/75
DAVACILAR : B.. U.. - H.. R.. ve Ark.
DAVALILAR : Hazine - Orman Yönetimi - M.. B..
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yerel mahkemece verilen hükmün; Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine, Orman Yönetimi ve M.. B.. tarafından istenilmiş olmakla, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildi, dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında Hisarönü köyü, 190 ada 39 parsel (4497 m²), Asliye 2. Hukuk Mahkemesinin 2001/1149 Esasına kayıtlı dava dosyasında, B.. U.. tarafından açılan ve F.. T.. ve arkadaşlarının tapuya dayalı men"i müdahale davaları ile birleştirilen tescil davasına konu edildiğinden söz edilerek malik hanesi açık bırakılmak suretiyle tesbit edilmiştir.
Mahkemenin, davaların reddiyle 190 ada 39 sayılı parselin tesbitteki tarla niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline ilişkin 12.04.2010 gün ve 2009/1482 - 2010/307 sayılı kararı, davacı B.. U.. ve Orman Yönetiminin temyizi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 28.10.2010 gün ve 2010/11843-13314 sayılı kararı ile [Taşınmazın öncesi ve eylemli durumu itibariyle orman sayılan yerlerden olduğu, tarım alanı olarak kullanılmadığı, devlet ormanlarının kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinilemeyeceği gibi, izinsiz açma ya da kullanmanın da suç teşkil ettiği, 4999 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 11. maddesi gereğince, herhangi bir nedenle orman kadastrosu sınırları dışında bırakılmış ormanların sınırlandırılmasına olanak verildiği gözetilerek, gerçek kişinin davasının reddi yolunda hüküm kurulmasında isabetsizlik bulunmadığı, ancak, orman sayılan yerlerden olduğu anlaşılan taşınmazın tarla olarak Hazine adına tesciline karar verilmesi doğru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hüküm fıkrasında yer alan "Çekişmeli Hisarönü Köyü, 190 ada 39 sayılı parselin tesbitteki niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline” cümlesinin yerine “Çekişmeli Hisarönü köyü, 190 ada 39 sayılı parselin tesbiteki niteliğinin iptal edilerek orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline” cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilerek onanmış,] bu kez, davalı Hazine ve davacı B.. U.. daire kararının düzeltilmesini istemiştir.
Dairenin 25/09/2012 gün ve 8163-10604 sayılı karar düzeltme ilâmında özetle;
"1) Mahkemenin, davacı gerçek kişinin davasının reddine ve parselin Hazine adına tapuya tesciline ilişkin kararının, temyiz eden davacı ve davalı Hazine aleyhine sonuç doğuracak biçimde düzeltilerek onanması doğru olmayıp, davacı gerçek kişi ile davalı Hazinenin karar düzeltme istemi bu nedenle doğrudur.
2) Diğer taraftan, çekişmeli parsel kadastro sırasında, dava dışı 190 ada 30 ilâ 41 sayılı parsellerin bir bütün olarak H.. İ..."in atalarından intikal ve taksim ile B.. U.."a geçtiği ve halen onun zilyetliğinde olduğu, ancak tescil davasına konu edildiğinden, malik hanesi açık bırakılmak suretiyle tesbit edilmiştir.
Mahkemece toplanan deliller, özellikle keşif ve bilirkişi raporlarıyla çekişmeli parselin üzerinde büyük çam ağaçları bulunduğu ve bu ağaçların taşınmazı gölgelediği, sadece sahiplenmek suretiyle sürdürülen zilyetliğin ekonomik amaca uygun bir zilyetlik şekli olmadığı, davacı yararına zilyetlikle edinme koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine ve tesbitteki niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmiş ise de; 1968 yılında kesinleşmiş orman kadastro tutanakları ve haritası ile en eski tarihli memleket haritası, amenajman planı, hava fotoğrafları ve 1996 yılında düzenlenen memleket haritasının uygulanmasına dayalı araştırma, inceleme ve keşif sonucu düzenlenen orman uzmanı bilirkişi raporuyla çekişmeli parsellerin kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları dışında bırakıldığı, uygulanan eski tarihli harita ve fotoğraflarda orman olarak nitelendirilmediği, bir bütün olarak tarım alanı niteliğiyle kullanıldığı gibi, aynı adadaki diğer bir kısım parsellerin gerçek kişiler adına tesbitinin kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Keşif ve bilirkişi raporları ile belirlenen toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi özellikle komşu parsellerin bir kısmının kesinleşen hukukî durumlarına göre, çekişmeli parsellerin orman içi açıklığı ya da eylemli orman alanı olduğu, üzerinde bulunduğu söylenen 10 adet çam ağacının çekişmeli parselin tamamını gölgelediği ve tamamının niteliğini belirleyecek yoğunlukta olduğu söylenemez.
Hâkim, genel hukuk bilgisi ile çözemeyeceği teknik konularda bilirkişi deliline başvurabilecektir. Hâkim, sunulan bilirkişi raporları ile bağlı olmayıp, bu raporları iddia ve savunma doğrultusunda serbestçe takdir ederek karar verecektir. Keşif ve bilirkişi raporlarının yeterli olmadığı belirlendiği taktirde, yapılacak iş; tarafların istemi halinde, bilirkişilerden ek raporlar almak ya da yeniden keşif yaparak bilirkişi raporları almaktır. Hâkim yeterli olmadığını düşünerek keşif ve bilirkişi deliline başvurduğu konularda, bu delilleri yok sayarak, aynı konularda yaptığı kendi değerlendirmelerine dayalı olarak hüküm veremez.
O halde, mahkemece; en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile tespit tutanaklarının düzenlendiği tarihten 15 - 20 yıl önce çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, dava konusu parsel ile çevresine uygulanıp taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar ve ihya ile zilyetliğin hangi tarihte başlayıp tamamlandığı belirlenmeli, taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalı, çam ağaçlarının bulunduğu yerler krokide gösterilmeli; kapalılık oluşturup oluşturmadığı, bu bölümler üzerinde ekonomik amaca uygun zilyetlik bulunup bulunmadığı araştırılmalı; öncesinin ne olduğu, imar ve ihya yapılmış ise hangi tarihte başlanılıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı belirlenmeli; parselin eski ve yeni niteliği konusunda jeoloji mühendisinden ayrıntılı rapor alınmalı, 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırması davacı ve davalı gerçek kişiler ile ortak murisler yönünden yapılmalı, sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda ziraat mühendisinden kanunun amacına uygun rapor alınmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir." denilerek Dairemiz düzeltilerek onama kararı kaldırılıp hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, A.. O.. ve arkadaşlarının davasının reddine dair verilen hüküm kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, B.. U.."ın davasının kabulü ile 190 ada 39 parselin davacı adına tapuya tesciline, 1. Derece doğal sit alanında kaldığının tapunun beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine, Orman Yönetimi ve M.. B.. tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Mahkemece bozma kararına uyularak hüküm kurulmuş ise de; bozma gerekleri yerine getirilmemiştir.
Şöyle ki; hükme esas alınan uzman bilirkişi raporlarına göre; 1959 ve 1996 tarihli memleket haritalarında ve 1992 tarihli hava fotoğrafında, çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yolu ile taşınmaz edinme koşullarının davacı B.. U.. yararına gerçekleştiği gerekçesiyle karar verilmiş ise de; dairenin 14/05/2015 günlü geri çevirme kararı üzerine hazırlattırılan ek rapora eklenen hava fotoğraflarının incelenmesinden; başlangıçta sadece taşınmazın doğu sınırında bulunan çam ağaçlarının gittikçe yayılarak 1939, 1972, 1987, 1992 ve 2009 tarihli hava fotoğraflarında sıra
ile izlenen hale göre en son çekişmeli 39 sayılı parselin yarısını kaplar hale geldiği görülmektedir.
3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesi gereğince orman sayılmayan, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen (ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli hale getirmek, hayvan otlatmak, ağaç kesmek imar ve ihya olarak kabul edilemez) ve imar - ihyanın tamamlandığı tarihten, tespit tarihine kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülen taşınmazların, Kadastro Kanununun 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar ve ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmi olan en eski tarihli hava fotoğrafı ve gerçeğin modeli olan memleket haritaları ve dava tarihinden 15 - 20 yıl önce çekilen hava fotoğraflarının, steroskop aletiyle üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi zorunludur.
O halde, 1992 tarihli hava fotoğraflarında taşınmazın neredeyse yarısı ağaçlık halde göründüğüne göre, 16/05/2014 tarihli keşif sonrasında düzenlenen müşterek imzalı bilirkişi raporunda; taşınmazda 7 adet kızılçam ağacı bulunduğu yönündeki açıklamanın doğru olduğunun ve mahkemenin, dava tarihi olan 2001 yılına kadar zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesinin kabulü mümkün değildir. Bu durumda mahkemece, ağaçlık olan kısmın yüzölçümü fen bilirkişiye hesaplattırılmalı ve bu bölüm hakkındaki davanın reddine, hali hazır niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, Hazine, Orman Yönetimi ve Marmaris Belediyesinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine 23/11/2015 günü oy birliğiyle karar verildi.