12. Hukuk Dairesi 2016/23933 E. , 2017/14975 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Şikayetçi borçlu, belediyelerine ait vergi, resim ve harçların toplandığı Halk Bankası ... Şubesi hesabı üzerine haciz konulduğunu, anılan banka hesabının kamu hizmetlerinde kullanılması nedeniyle haczedilemeyeceği ileri sürerek haczin kaldırılmasını talep ettiği, mahkemece; 18.04.2016 havale tarihli bilirkişi raporu dikkate alınarak şikayetin kabulü ile anılan hesap üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verildiği görülmektedir.
5393 sayılı Belediye Kanunu"nun 15/son maddesinde; "Belediyenin kamu hizmetinde fiilen kullanılan malları ile belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim ve harç gelirleri haczedilemez" düzenlemesine yer verilmiştir. Bu maddeye göre, belediyenin haczedilmezlik şikayetinin kabul edilebilmesi için, mahcuzların kamu hizmetinde fiilen kullanılması zorunludur.
Asıl olan, alacaklının alacağına kavuşmasını sağlamak olduğundan, kural olarak borçlunun tüm mallarının haczi mümkündür. Bir malın haczedilememesi için yasal bir düzenlemenin bulunması zorunludur. Haczedilmezlik istisnai bir durum olduğundan, bu yöndeki düzenlemelerin dar yorumlanması gerekir.
5393 sayılı Belediye Kanunu"nun 15/son maddesinde açıkça haczedilmezlik için vergi, resim, harç geliri olma ya da "fiilen kamu hizmetinde kullanılma" koşullarının kabul edilmesi karşısında, belediyeye ait bir paranın haczedilmezliği ancak fiili durumunun tespiti ile belirlenmelidir. Bu konuda ispat yükü ise borçluya düşmektedir. Bir diğer anlatımla, haczedilen paraların vergi, resim, harç geliri olduğunu ya da fiilen kamu hizmetinde kullanıldığını borçlu belediye ispatlamalıdır. Bu nedenle hacizli banka hesabında olan paralar ile ilgili olarak kamuya tahsis kararının bulunmasının sonuca etkisi yoktur.
Buna göre, borçlu belediyeye ait taşınır ya da taşınmaz bir malın haczedilmezliği için o malın fiilen kamu hizmetinde kullanılmasının gerektiği tartışmasız olup, bir malın fiilen kamu hizmetinde kullanıldığının kabulü için ise, o malın kamu hizmetinin yürütülebilmesi amacına uygun bulunması gerekir.
Haciz konulan borçlu belediyenin banka hesaplarında vergi, resim ve harç gelirleri olduğu gibi haczi kabil paraların da bulunduğu durumda, haczedilen hesap havuz hesabı niteliğindedir. Hesabın sürekli işlem görüyor olması ve sürekli yatan ve çekilen paraların
bulunması karşısında kalan bakiyenin vergi, resim ve harç gelirinden mi, yoksa haczi kabil paralardan mı oluştuğunun belirlenmesine imkan yoktur. Bu şekilde haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paraları karıştırmak suretiyle havuz hesabı oluşturan borçlu belediyenin, iddiasını ispat imkanını kendisi kaldıracaktır. Borçlu belediyenin haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paralarını ayrı hesaplarda tutması yerine havuz hesabı oluşturmasının da iyi niyetle bağdaşmayacağı tartışmasızdır. Böyle bir davranış AİHM"nin AİHS"nin 6 § 1. ve Ek 1 no"lu Protokol"ün 1. maddelerinin ihlali sonucunu doğuracağı gibi, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde de bulunmakla, hukukça korunamayacağı muhakkaktır. Böyle bir durumda borçlu belediyenin, hesaplardaki paraların haczedilmezliğini ispatlayamadığının kabulü gerekir.
Öte yandan borçlu belediyece haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paraların aynı hesapta toplanması ve birbirine karıştırılması, haczedilmezlik hakkından feragat olarak kabul edilmelidir.
Somut olayda; mahkeme gerekçesine esas alınan bilirkişi raporunun 3 numaralı sonuç kısmının 1 ve 2 numaralı fıkralarında özetle; anılan banka hesabına ilişkin hesap ekstrelerinin incelendiği fakat hesaba giren paraların tamamen vergi, resim ve harç ödemelerine ilişkin olduğunun tespit edilemediği, anılan hesaptan yapılan para çıkışlarının hangi hesaba yapıldığı ve çıkış yapılan hesabın niteliği ile haciz konulan hesap niteliğinin ve kaynağının şikayetçi borçlu ile ilgili bankadan sorulması gerektiği belirtilmelidir. Her ne kadar mahkeme gerekçesinde; davacı belediyenin bankalardaki hesabının vergi, resim ve harçlarının havuz hesabının olduğu ve gerçek kişilere ait özel mahiyette gelir ve giderlerin bulunduğu bir hesap olmadığı ifade olunmuşsa da anılan bilirkişi raporunda böyle bir sonuca ulaşılmadığı görülmektedir.
O halde, yukarıda açıklanan ilke ve kurallar gözetilerek mahkemece, ispat yükü borçluya ait olduğundan haczedilen banka hesabına yatan ve hesaptan çıkan paralarla ilgili kayıt ve belgelerin borçludan istenerek hesapta olan paraların nitelikleri bilirkişiden ek rapor alarak belirlenmesi hesabın haczi kabil olan ve olmayan paraların birlikte bulunduğu havuz hesabı niteliğinde olması halinde şikayetin reddine hesaptaki paraların tümünün haczi mümkün olmayan paralardan oluşması halinde şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.