3. Hukuk Dairesi 2016/807 E. , 2017/10784 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TİCARET)MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili; davalının tapuda kendi adına kayıtlı olmayan daireyi harici satış senedi ile davacıya sattığını ve karşılığında müvekkilinden 40.000TL tahsil ettiğini ileri sürerek tahsil edilen 40.000 TL"nin, satışın yapıldığı 26/11/2008 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, faiz talebinin kabul edilmemesi halinde ise denkleştirici adalet ilkesine göre ödeme tarihindeki 40.000 TL’nin ulaştığı değerin tespiti ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı; dava konusu dairenin babasına ait iken mirasçılarına intikal ettiğini ve 2006 yılında kredi çekilebilmesi için akrabaları İsmet Toramana devrinin yapıldığını, davacının bu durumu bildiğini ve söz konusu satış sözleşmesinden sonra taşınmazda herhangi bir kira ödemeden oturmaya başladığını, dava dışı İsmet Toraman ile yaşanan özel sorunlar nedeniyle meni müdahale davası açılması üzerine davacının taşınmazdan tahliye edildiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kabulü ile, davacının geçersiz bir sözleşme nedeniyle verdiği 40.000 TL"nin benimsenen bilirkişi raporuna göre 60.746,48 TL güncel değerinin dava tarihi olan 26/08/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-) Dava, sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talebine ilişkindir.
Eldeki dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra, 26.08.2013 tarihinde açılmıştır.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın maddede altı bent halinde sayılan davalar, ticari dava sayılır. Taraflardan biri, tacir değilse veya tacir olmasına rağmen
../..
-2-
uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı, ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir.
6335 Sayılı Kanun"un 2. maddesi ile değişik 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununun 1.maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan, mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re"sen incelenir.
Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; taraflar tacir olmadıkları gibi, dava ticari davalardan da değildir.
Hal böyle olunca mahkemece, davaya Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatı ile değil Asliye Hukuk Mahkemesi olarak bakılıp sonuçlandırılması gerekirken, Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla davaya bakılarak esasa ilişkin hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2-) Bozma nedenine göre, davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bendde açıklanan nedenle davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.