Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/11124
Karar No: 2015/11700
Karar Tarihi: 25.11.2015

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2015/11124 Esas 2015/11700 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2015/11124 E.  ,  2015/11700 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Akçaabat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 17/07/2013
    NUMARASI : 2012/292-2013/279

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ve A.. B.. tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Çekişmeli taşınmazların bulunduğu Akpınar Beldesinde 1998 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında 105 ada 24 parsel sayılı 875,26 m2, .. ada 2 parsel sayılı 1080,27 m2 ve 179 ada 28 parsel sayılı 1584,67 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar, mera vasfı ile sınırlandırılmıştır.
    Davacı 20.03.2003 tarihli dava dilekçesi ile 12.07.1984 tarih 7 sırada kayıtlı tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak ..ada 24, 177 ada 2 ve 179 ada 28 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adına tescili talebi ile dava açmıştır.
    Mahkemece, davanın kabulü ile ..ada 24, 177 ada 2 ve 179 ada 28 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine ve Belediye Başkanlığı tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 26/04/2010 tarih 2010/2512-5656 sayılı kararı ile özetle; "Dava konusu taşınmazın orman sayılmayan ve zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile taşınmaza bitişik ya da yakın komşu parsellerin, kadastro tespit tutanak örnekleri ve varsa bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları, ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri ile, yine en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ve 288 sayılı genelgeye göre yapılan orman sınırlandırması yapılıp yapılmadığı sorularak yapılmış ise buna ilişkin harita, topografik yöntemle yapılmış bir harita mevcut ise buna ilişkin harita getirtilmelidir. MK"nın 713. maddesine dayanılarak açılan davalarda, dava tarihinden 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir harita - kadastro (jeodezi ve fotoğrametri) mühendisi ile üç yüksek orman mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle, dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar ve ihya ile zilyetliğin hangi tarihte başlanılıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, pafta düzenlenmemişse dava konusu taşınmazın 23/06/2005 gün ve 9070 sayılı Bakanlar Kurulu
    Kararıyla yürürlüğe konulan BÖHHBÜY (Büyük Ölçekli Haritalar ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazın konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalı, dava konusu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olması veya kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kalması ya da orman ve arazi kadastrosunun yapılıp kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 20 yıldan fazla süre geçmesi o yerin kişiler adına tescili için yeterli olamayacağından bu şekilde yapılacak inceleme sonucu dava konusu yerin;
    1) Orman sayılan veya orman rejimine girmiş (15.07.2004 günlü Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliği madde 26) yerlerden ya da 3402 sayılı Kanunun 16. maddesinde belirtilen özel mülkiyete tabi olmayacak, kamu mallarından olduğunun belirlenmesi (3402 sayılı Kanunun 16. m. A, B, C, D bentleri kapsamında kalan yerler),
    2) Kamu hizmetine tahsis edilmiş olduğunun anlaşılması (3402 sayılı Kanunun 17/1. maddesi gereğince orman yetiştirilmek üzere Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edilen arazi ya da başka bir amaçla kamu hizmetine tahsis edilen arazi, imar ve ihya ile zilyetlik yoluyla kazanılamaz. HGK 03.06.1998 gün ve 1998/8-347-394 ve 12.12.2001 gün ve 2001/20-118-1156 S.K.),
    3) İl, ilçe ve kasabaların nazım veya uygulamalı imar planlarının kapsadığı alanlarda kaldığının saptanması (3402 sayılı Kanunun17/2. m. HGK 25.04.2001 gün ve 2001/20-390-396 S.K.),
    4) Tescil davalarında, davanın açıldığı; kadastro tesbitine itiraz davalarında ise kadastro tespit tutanağının düzenlendiği tarihten 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ve bu fotoğraflardan üretilmiş memleket haritaları veya fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftalarında zilyet ve tasarruf edilmeyen yerlerden olduğunun anlaşılması,
    5) Kadastro tesbit ve tescil harici bırakma işleminin kesinleştiği tarihten tescil davasının açıldığı tarihe kadar 20 yıllık zilyetlik süresinin geçmemiş olması (HGK’nın 22/03/1995 gün 1994/8-873-216 ve 19/02/1997 gün 1996/8-768-100 ve 24/09/1997 gün 1997/20-372-718 ve 18/02/1998 gün 1998/8-15-129 sayılı kararları),
    6) O yerde orman kadastrosu kesinleşmiş olsun olmasın, taşınmazın 6831 sayılı Kanunun 17/2. ve Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 26/a. maddeleri kapsamında orman içi açıklık konumunda bulunması (HGK"nın 10.12.1997 gün 1997/20-830-1034 ve 17.12.1997 gün 1997/20-808-1039 ve 22.10.2003 gün 2003/20-665-614 ve 11.10.2004 gün 2004/7-531-582 sayılı kararları ile orman içi açıklıkların zilyetlikle kazanılamayacağı kabul edilmiştir.),
    7) Dava konusu taşınmazın veya yakın çevresinin arazi kadastro ekiplerince kadastro paftası üzerinde orman nitelemesi yapılarak tesbit ve tescil harici bırakılması (HGK"nın 21.01.2004 gün 2004/8-15-7 ve 12.05.2004 gün 2004/8-242-292 ve 12/03/2008 gün ve 2008/20-214-241 sayılı kararları),
    8) Kadastro (Tapulama) Komisyonu tarafından orman sayılarak tesbit ve tescil harici bırakılması (HGK"nın, 24.10.2001 gün 2001/8-964-751 ve 13.02.2002 gün 2002/8-183-187 sayılı kararları),
    9) 15.07.2004 günlü Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 26. maddesinin 2. fıkrasında yazılı,
    a) 4785 sayılı Kanunla Devletleştirilmiş orman,
    b) 3116 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesine göre kamulaştırılmış orman,
    c) 6831 sayılı Kanunun 3. maddesine göre orman rejimine alınmış yer,
    d) Aynı Kanunun 13. maddesinin (B) bendine göre orman olarak ağaçlandırılan veya ağaçlandırılacak yer,
    e) Aynı Kanunun 24. maddesine göre kamulaştırılan ya da diğer suretle orman yetiştirmek üzere kamulaştırılan yer,
    f) Devlet Ormanı olduğuna dair kesinleşmiş mahkeme kararı bulunan yer,
    g) Herhangi bir nedenle orman sınırı dışında kalmış orman,
    h) Maliye Bakanlığınca orman olarak tahsis edilmiş yerlerden ağaçlandırılmış ya da ağaçlandırılmak üzere planlanmış saha,
    ı) Orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan funda ve makilik alan olduğunun belirlenmesi halinde bu tür yerlerin herhangi bir şekilde komisyonlarca sınırlama dışı bırakılmış veya orman sayılmamış olmasının bu yerlerin orman olma vasfını ortadan kaldırmayacağı düşünülerek başka bir araştırmaya gerek kalmadan Hazinenin davasının kabulü ile dava konusu taşınmazın orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmelidir (HGK"nın 15/03/2006 gün 2006/8-106-68 sayılı kararı).
    Yukarıda yazılı koşulların somut olayda bulunmaması halinde, taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanılıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli,
    Somut olayın özelliği gözönünde bulundurularak ayrıca, çekişmeli taşınmazlara komşu ve yakın komşu olan ... ada 23 ve 25, 177 ada 3, 179 ada 26, 27, 29 ve 24 sayılı parsellere ait kadastro tespit tutanakları ile varsa dayanağı olan tapu ve vergi kayıtları getirtilerek mahallinde uygulanmalı, dava konusu taşınmazların bulunduğu yönü ne şekilde gösterdiği belirlenmeli, 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen ikinci fıkrası hükümlerine göre yapılacağı düşünülerek, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları yönünden aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tesbit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, tapu ve ilgili kadastro müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı Hukuk Mahkemesi Yazı İşleri Müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak gerektiğinde tesbit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, dava konusu taşınmazın sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda (5403 sayılı Kanunun 3/j maddesi ile Taşınmaz Malların Sınırlandırma Tespit ve Kontrol İşleri Hakkındaki Yönetmeliğin değişik 10. maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine göre, sulu tarım arazisi: tarım yapılan bitkilerin büyüme devresinde ihtiyaç duyduğu suyun, su kaynağından alınarak yeterli miktarda ve kontrollü bir şekilde karşılandığı araziler olarak açıklandığından) ziraat mühendisinden kanunun amacına uygun rapor alınmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi” gereğine değinilerek bozulmuştur.
    Mahkemece, önceki kararda direnilmiştir. Davalıların temyizi üzerine, Yargıtay Genel Kurulu 15/02/2012 tarih ve 2011/20-714 E.-2012/78 K. sayılı kararında; "Davacı vekili, üç adet taşınmaz hakkında açtığı davada, 177 ada 2 parsel ve 105 ada 24 parsel numaralı taşınmazların kadimden beri tarla olup mera olarak hiç kullanılmadığını, müvekkili ve atalarının bu taşınmazları zilyetliğinde bulundurup eskiden beri tarla olarak kullandıklarını belirterek, olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı yoluyla; 179 ada 28 parsel numaralı taşınmazın ise müvekkilinin de hissedar olduğu 932 Yevmiye, 397 Cilt, 22 Sahife, 7 sıra ve 12.07.1984 tarihli tapunun kapsamında olduğunu, tapu hisseli olmasına rağmen, müvekkili ve atalarının malik sıfatıyla yaklaşık 100 yıldır zilyetliğinde olduğunu, müvekkilinin taşınmaz üzerindeki eski evleri yıkıp 4 katlı ev yaptığını, kalan kısmı da tarla olarak kullandığını belirtmiştir.
    Böylece, davacı, taşınmazların bir kısmı yönünden tapuya; kalan kısmı için ise malik sıfatıyla zilyet sıfatıyla olağanüstü zamanaşımı yoluyla mülkiyeti iktisap ettiği iddiasına dayanmıştır.
    Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede genel arazi kadastrosu 1998 yılında yapılmış ve sonuçları 07.08.1998- 07.09.1998 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşmiştir.
    Kadastroda dava konusu taşınmazlar “mera” vasfıyla sınırlandırılmıştır.
    Mahkemece, davacının iddiası doğrultusunda taşınmazlar hakkında sadece eskiden beri mera olup olmadıkları konusunda bir araştırma yapılmış, başkaca da bir araştırma yapılmadan taşınmazların mera olmadıklarının tespiti üzerine davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dava konusu taşınmazların mera olmadığı hususu Özel Dairece de benimsenmiş, ancak orman olup olmadığına ve zilyetliğe ilişkin araştırma yetersiz görülerek karar bozulmuştur.
    Mahkemenin direnme gerekçesi, taşınmazın mera olarak sınırlandırılmasına karşın yapılan araştırma ile mera vasfı taşımadığının belirlendiği, tespitte orman olduğuna ilişkin bir belirleme ve bu konuda bir itiraz da olmadığına göre orman araştırmasının yapılmasına gerek olmadığı, zilyetlikle kazanma koşulları gerçekleştiği, hususlarına dayanmaktadır.
    Davacı mülkiyet hakkını bir kısım taşınmazlarda tapuya, bir kısmında da zilyetliğe dayandırdığına ve taşınmazın sınırlandırılmasına dayanak teşkil eden mera vasfının gerçek olmadığı, taşınmazların mera vasfı taşımadığı anlaşıldığına göre, bu yerlerin gerçek vasfının tespiti, gerçekten olağanüstü zamanaşımına dayanılarak zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olup olmadığının kesin olarak çözüme kavuşturulması gerekir. Zira, burada verilecek karar, ileride aynı yerle ilgili olarak taraflar arasında görülecek bir davada kesin hüküm oluşturacağından; kadastro sırasında yapılan nitelemeye bağlı kalınmaksızın taşınmazın gerçek niteliğinin ve buna göre de kazandırıcı zamanaşımı ile iktisap edilip edilemeyeceğinin belirlenmesi gerekir.
    Yargılama aşamasında, mahkemece; 09.09.2005 ve 14.04.2008 tarihlerinde taşınmazların bulunduğu yerde keşif yapılmış, keşif sonucu düzenlenen 12.09.2005 tarihli fen bilirkişisi Lokman Şen’in raporuna göre ise, 177 ada 2 parsel ve 105 ada 24 parsel numaralı taşınmazların “Devlet Ormanı”na sınır oldukları tesbit edilmiş, keşifte dinlenilen mahalli bilirkişi Mehmet Kahraman’da, bu parsellerin güneyinde yeni fidanlık ve fundalıkların bulunduğunu buraların orman için bırakıldığını beyan ettiği halde, bu konu üzerinde durulmamıştır.
    Ayrıca mahkemece, davacının 28 parsel için dayandığı tapu kaydı mahalline uygulanmadığı gibi, bu konuda bilirkişilerden raporda alınmamış, ormana sınır olduğu belirtilen taşınmazlar hakkında orman araştırması da yapılmamıştır.
    Bununla birlikte dava konusu taşınmazların olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülkiyetinin kazanılıp kazanılmayacağına ilişkin yeterli araştırma yapılmadan, sadece mera olmadığının tesbiti ile yetinilmek suretiyle karar verilmiştir.
    Şu hale göre, taşınmazların kadastroda belirlenen niteliği dışında, olağanüstü zamanaşımı ile kazanılacak yerlerden olup olmadığı hususu, kesin olarak çözüme kavuşturulmuş değildir.
    Bunun yanında, dava konusu taşınmazlar ile aynı nitelikte olduğu söylenilen başka taşınmazlar olduğu, bunlarla ilgili verilen kararların Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, mahkemece direnmeye gerekçe yapılmış ise de, bu dosyalar getirtilerek incelenmemiş ve mahalline uygulanarak eldeki dosya ile bir bütün halinde değerlendirme yapılmamıştır.
    Hal böyle olunca, mahkemece, dava konusu taşınmazlar hakkında yukarıda açıklanan zilyetlikle ilgili ilkeler doğrultusunda ve özel daire bozma kararında belirtilen ormanla ilgili araştırma ve incelemelerin yapılması; davacının 28 parsel numaralı taşınmaz hakkında dayandığı tapu kaydının mahalline usulünce uygulanması; emsal nitelikte olduğu ileri sürülen diğer dava dosyalarının celbi ile bir bütün halinde araştırma ve değerlendirme yapılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve soruşturma ile, önceki kararda direnilmesi usûl ve kanuna aykırıdır.
    Bu nedenle direnme kararının bozulması gerektiği”ne değinilerek direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece, Hukuk Genel Kurulu kararına uyulduktan sonra açılan davanın kabulü ile,
    Trabzon ili, Akçaabat ilçesi, Akpınar beldesi ...ada 28, 177 ada 2, ... ada 24 nolu parsel sayılı taşınmazların mera tescillerinin iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine ve A.. B.. tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede genel arazi kadastrosu 1998 yılında yapılmış ve sonuçları 07.08.1998 - 07.09.1998 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşmiştir.
    Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının Belediyeye yükletilmesine, Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 25/11/2015 gününde oy birliği ile karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi