Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/874
Karar No: 2017/10799
Karar Tarihi: 22.06.2017

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/874 Esas 2017/10799 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2016/874 E.  ,  2017/10799 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil - alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı ... mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı vekili, dava dilekçesinde; davalılardan ..."ın arsa sahipleri.....ve Hüsamettin ... Mevkii 6971 ada, 18 parselde kayıtlı arsayı Kartal 1. Noterliğinde düzenlenen 14.08.1996 tarih ve 26556 yevmiye nolu vekâletname ile müvekkiline satma ve devretme yetkisi verdiğini, müvekkilinin o dönemde arsa bedeli olarak ..."a 5.000 ABD doları verdiğini, ..."ında 16.09.1996 tarihinde Kartal 1. Noterliğinde Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi düzenleyerek davacıya verdiğini; ancak,... bu defa arsaya ..."a tapuda yapılan satış işlemi ile sattığını,... 2001 yılında arsayı ..., yapılan satış bedelinin muvazaalı olup olmadığını bilmediğini; ...’ın emlakçılık yaptığını, davacıya sattığını arsayı hile ile başkasına satarak menfaat temin ettiğini, bu sebeple ... adına olan tapunun iptal edilerek davacı adına tescilini; mümkün olmaması halinde arsanın mevcut değerinin bilirkişi marifetiyle tespit edilerek, bulunacak değerin ..."dan alınarak kendisine verilmesini talep ve dava etmiştir. Daha sonra davacı vekili, 05.02.2009 tarihli celsede davalı ..."a karşı açtığı davadan feragat etmiştir.
    Davalı ... vekili cevap dilekçesinde, açılan davanın reddini istemiştir.
    Davalı ... savunmasında; davacı ..."a taşınmazı sana vereceğim diye gösterdiğini, kapora mahiyetinde 3.000 Dolar aldığını, 10 yıl sonra davalı ile karşılaştığını 6.000 Dolar iade ettiğini, iade makbuzunun bulunduğunu belirtmiştir.
    Mahkemece; davacının davalı ..."a karşı açtığı davada; davasını ıslah ettiği görülerek ıslah talebi ile birlikte davasının kabulüne, 33.880,87 TL’ nin 01.11.2001 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalıdan alınıp davacıya verilmesine; davacının davalı ..."a karşı açtığı davanın feragat nedeni ile reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davalı ... mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    Davacı vekili davasını 24.11.2014 tarihli dilekçe ile sebepsiz zenginleşme nedeniyle alacak davası olarak ıslah ederek, 33.880,87 TL alacağının 01.11.2001 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsilini talep etmiştir.
    1)Sebepsiz zenginleşme, bir kimsenin mal varlığının geçerli(haklı) bir sebep olmaksızın diğer bir kimsenin mal varlığı aleyhine çoğalması (zenginleşmesi) demektir. Sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talep edilebilmesi için borçlunun mal varlığından bir başkasının aleyhine olarak bir zenginleşme meydana gelmeli, zenginleşme ve zenginleştirici olay arasında illiyet bağı bulunmalı ve zenginleşme haklı bir sebebe dayanmamalıdır.
    Taşınmazın devrine ilişkin, TMK"nun 705, BK"nun 213(TBK"nun 237), Tapu Kanunu 26, Noterlik Kanununun 60.maddeleri gereğince ve HGK"nun 15.11.2000 tarih, 2000/13-1612 E, 2000/1704 K.sayılı kararı ile taşınmazın devrine ilişkin sözleşme resmi şekilde yapılmadıkça geçersizdir.
    Geçersiz satış sözleşmesi gereğince; diğerinin mal varlığına kayan değerlerin iadesi "Denkleştirici Adalet" düşüncesine dayanmaktadır. Denkleştirici Adalet İlkesi ise, haklı bir sebebe dayanmadan başkasının mal varlığından istifade ederek, kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğünü ifade eder.
    Bu bakımdan, sebepsiz zenginleşmeye konu alacağın iadesine karar verilirken, taşınmazın satış bedelinin alım gücünün ilk ödeme günündeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi gerekir. Bu güncelleme yapılırken, güncellemeye esas alınan somut verileri tek tek uygulanarak, ödeme tarihinden ifanın imkânsız hale geldiği tarihe kadar paranın ulaştığı değer her bir dönem için hesaplanmalı, sonra bunların ortalaması alınmalıdır.
    Başka bir deyişle, denkleştirici adalet kuralı gereğince iadeye karar verilirken, satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün, ifanın imkânsız hale geldiği tarihteki alım gücüne uyarlanması zorunluluğu bulunmaktadır.
    Satım bedelinin iade tarihindeki ulaştığı bedel belirlenirken ödenen paranın çeşitli ekonomik etkenler nedeniyle azalan alım gücünün (enflasyon), ÜFE-TÜFE artış oranları, faiz, altın, işçi ücretlerindeki artış ve döviz kurlarındaki artış vs. ortalamaları göz önünde tutulmalıdır.
    Mahkemece; ödenen satış bedelinin, ifanın imkânsız hale geldiği tarihi itibariyle (çeşitli ekonomik etkenlerin ÜFE-TÜFE artış oranları, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar ve benzeri ekonomik göstergelerin ortalamaları alınmak suretiyle) ulaşacağı alım gücü, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar çerçevesinde, uzman bilirkişi heyetinden denetime elverişli rapor alınmak suretiyle belirlenmeli; bu yolla belirlenecek miktara hükmedilmelidir.
    Oysa somut olayda; hükme esas alınan bilirkişi raporunda ifanın imkansız hale geldiği 01.11.2001 tarihi itibariyle güncellenmiş değerin hesaplanması yapılırken, yukarıda anlatılan şekilde yapılan değerlendirme hükme esas alınması gerekirken, altın, TEFE, geçinme endeksinin oranlama suretiyle ortalama artışların dikkate alınarak hesap edilen güncellenmiş değeri esas alan bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir. Bu nedenle, yetersiz bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

    2)Sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre borçludan faiz talep edilebilmesi için temerrüde düşürülmesi gerekir. BK"nun 101. (TBK 117. mad.) maddesine göre gecikme faizinin işlemesi için borçluya ihtarname gönderilmek suretiyle temerrüde düşürülmelidir. İade talebinde bulunulmadan temerrüt faizinin işlemeyeceği açıktır.
    Somut olayda; davacı tarafından, davalının dava tarihinden önce temerrüde düşürüldüğünü gösteren bir belge sunulmamıştır. Bu nedenle, temerrüt tarihinin dava tarihi olarak kabulü, talep edilen faizin işlemeye başlayacağı tarihin de dava tarihi olması gerekir. Bu nedenle faize ifanın imkânsız hale geldiği tarih olan 01.11.2001 tarihinden itibaren hükmedilmesi yasaya uygun değildir.
    Ayrıca kabule göre de, ıslah ile artırılan miktara ıslah tarihinden itibaren yasal oranda faiz yürütülmesi gerekir. Bu nedenle dava açıldığında talep edilen 6.000 TL’ye dava tarihinden; ıslah edilen miktara ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken 01.11.2001 tarihinden itibaren faiz işletilmesi doğru değildir.
    3)Hüküm tarihinden sonra davalı ... vefat etmiş olup, mirasçılardan bir kısmı temyiz dilekçesiyle mirası reddettiklerini belirterek bu ilişkin kararı eklemişlerdir. Bu hususunda mahkemece değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakla iddia doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak sonucu dairesinde hüküm kurulması gerekmektedir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı ... mirasçıları yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi