3. Hukuk Dairesi 2016/18185 E. , 2017/10800 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkili ile davalı arasında tarımsal sulama amaçlı abonelik sözleşmesi kurulduğunu, çıkan yangın sebebiyle sayacının tamamen yandığını, davalı kurum tarafından toplam 50.351,30 TL endeks esaslı olmayan ek tahakkuk yapıldığını, bu meblağın fahiş olduğunu öne sürerek, davalıya borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı kurum vekili cevap dilekçesinde; müvekkil personellerince yapılan kontrolde davacının kaçak enerji kullandığının tespit edilmesi üzerine kaçak elektrik tutanağının düzenlendiğini, tutulan tutanağın yönetmeliğe uygun olduğunu, tutanak mümzilerinin beyanlarına başvurulması halinde açılan davanın haksız ve yersiz olduğunun anlaşılacağını, usul ve yasaya aykırı, haksız ve yersiz açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, davacının abonesi olduğu sayaca ilişkin 02/2009 ve 04/2009 dönemlerine ait endeks esaslı olmayan faturalardan dolayı davalı ..."a yasal vergileri dâhil toplam 5.908,00 TL borçlu bulunduğunun tespitine dair verilen hükmün davalı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 2014/9263 E. 2015/1280 K. sayılı kararı ile ‘…Somut olaya gelince, mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda, tahakkuk dönemine ilişkin ürün sulaması için gereken enerji miktarı üzerinden zirai verilere göre hesaplama yapılmış, mahkemece alınan bu rapor benimsenerek yazılı şekilde karar verilmiştir. EPMHY 19.maddesine göre, sayacın müşterinin kusuru dışında herhangi bir nedenle tüketim kaydetmediğinin tespiti halinde, varsa müşterinin aynı döneme ait sağlıklı olarak ölçülmüş geçmiş dönem tüketimleri (aboneliğin başlangıcından tahakkuk tarihine kadar olan geçmiş dönem tüketimleri)dikkate alınarak; yoksa, sayaç çalışır duruma getirildikten sonraki müşterinin ödeme bildirimine esas ilk iki tüketim dönemine ait tüketimlerinin ortalaması alınarak hesap yapılması gerektiği kuşkusuzudur. Mahkemece benimsenen rapor yetersizdir.
Hal böyle olunca, dosyanın önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak ve aralarında elektrik mühendisi bilirkişilerin de bulunduğu üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilmesi, ./..
-2-
bilirkişi heyetinden davalı kurumun davacı taraftan isteyebileceği elektrik bedelinin, Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 19.maddesine göre hesaplanması konusunda denetime elverişli yeni bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.’ gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, davacının abonesi olduğu sayaca ilişkin 02/2009 ve 04/2009 dönemlerine ait endeks esaslı olmayan faturalardan dolayı davalı ..."a yasal vergileri dâhil toplam 3.765,50 TL borçlu bulunduğunun tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafça temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Taraflardan yalnız birinin temyizi halinde, Yargıtay, hükmü temyiz edenin aleyhine bozamaz. (Aleyhe bozma yasağı) Bundan başka, taraflardan yalnız birinin hükmü temyiz etmesi halinde, Yargıtay"ın (temyiz eden tarafın lehine olarak) verdiği bozma kararına uyan yerel mahkeme de artık, temyiz eden tarafın, önceki (bozulan) karara oranla daha aleyhine olan bir hüküm veremez. Buna da "aleyhe hüküm verme yasağı" denir. Taraflardan yalnız birinin temyizi üzerine verilen bozma kararına uyan mahkemenin temyiz eden tarafın, önceki (bozulan) karara oranla daha aleyhine olan bir hüküm vermemesi ilkesi, usule ilişkin kazanılmış hak müessesesi ile de yakından ilgilidir." (... Hukuk Muhakemeleri ...5, 2001, s; 4732 -4737 )
Somut olayda, mahkemece verilen ilk kararında davacının davalıya 5.908,00 TL borçlu bulunduğunun tespitine karar verilmiş anılan bu karar sadece davalı vekili tarafından temyiz edilmiş ve yukarıda anılan nedenler ile bozulmuştur. Bozmaya uyulduktan ve bozma gerekleri yerine getirildikten sonra bu defa davacının davalıya 3.765,50 TL borçlu bulunduğunun tespitine karar verilmiştir. Oysa, önceki karar davacı tarafından temyiz edilmemiş olduğundan o kararda hükmedilen miktar davalı yararına kazanılmış bir hak oluşturmuştur.
O halde, mahkemenin davalı yararına kazanılmış hakkı ihlal ederek aleyhe hüküm verme yasağına aykırı olacak şekilde karar vermiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.