Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, miras bırakanları Adil Bat"ın diğer mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak ....parsel sayılı taşınmazını gelini davalı M., ..parsel sayılı taşınmazını ise Mediha"nın eniştesi olan davalı H.A.."a tapuda satış göstererek devrettiğini iler sürüp tapu kayıtlarının miras payları oranında iptali ile adlarına tescilini istemişlerdir.
Davalılar, murisin ölene kadar davalı gelini ve eşi H.... ile birlikte yaşadığını, davalının murise baktığını, ...nolu parseli, sözlü vasiyet ile murisin gelinine verdiğini,davalı H...A..."a devredilen .....parsel sayılı taşınmazın davacıların anne ve babalarına verilen yerlerin karşılığı olarak murisin oğulları H.... ve N..."e verilmek üzere bu kişiye devredildiğini, murisin denkleştirme ve gelinine vefa saiki ile hareket ettiğini bildirip davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, murisin malvarlığı sağlığında mirasçıları arasında paylaştırdığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı ve davalılar vekilleri tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 23.6.2009 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden F.. B..vs. Vekili Avukat .......ile yine temyiz eden M... B.. vs.vekili Avukat ... geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ....ın tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; miras bırakan A..in maliki olduğu 335 parsel sayılı taşınmazı 13.1.1993 tarihinde satış suretiyle davalı M.."ya ...parsel sayılı taşınmazı ise 30.9.1996 tarihinde M.."nın eniştesi olan davalı H...A..."a aynı nedenle temlik ettiği kayden sabit olup, mahkemece miras bırakanın temliklerdeki iradesinin sağlığında malvarlığını mirasçılar arasında paylaştırma gayesi ile gerçekleştirildiği (denkleştirme yapılmak istendiği) gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
.Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçek-ten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirascısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirascılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekirki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşınmaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı,miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı,davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Öte yandan miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulanamıyacağıda kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, miras bırakandan tüm mirascılarına intikal eden taşınır taşınmaz mallar ve haklar araştırılmalı,tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve begeler mercilerinden getirtilmeli her bir mirascıya nakledilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınmalı böylece yukarda değinilen anlamda bir paylaştırma kasdının bulunup bulunmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır.
Somut olaya gelince; davacılar miras bırakanın İ.."den olma torunları, M.. miras bırakanın oğlu H.."in eşi ve davalı H.. ise M..eniştesidir. Bu belirleme karşısında davalı Hakkı"nın miras bırakanın mirasçısı olmadığı gibi diğer davalı Medihanın da mirasçı olmadığı sabittir. Bu durum karşısında yukarıda değinilen ilkeler gözetildiğinde miras bırakanın temliklerdeki amacının denkleştirme yapmak olduğu kabul edilemez.Öte yandan, tüm mirasçıları kapsar şekilde miras bırakanın temliki tasarruflarda bulunmadığı da dosya kapsamı ile tartışmasızdır.
Öte yandan, her iki davalıda taşınmaz edinirken bir bedel ödemediklerini de kabul etmektedirler.
Öyle ise, mahkemece yapılan temliklerin muvazaalı olduğu benimsenerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması isabetsizdir.
Davacıların temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün HUMK." nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalıların temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
19.12.2008 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden davacı vekili için 625.00.-TL. duruşma avukatlık parasının karşı taraftan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.6.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.