3. Hukuk Dairesi 2016/498 E. , 2017/10826 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki muarazanın meni davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, 30.03.2014 tarihinde alınan yönetim kurulu kararıyla site giriş kapasının hizmete alınmasına karar verildiğini ve bu karara dayanarak inşaatı tamamlanan site giriş kapısı ve bariyerin işletmeye aldığını, bu durumun davalı tarafın denetim ekiplerince tespit edildiğini ve site içi yolların genel aydınlatma kapsamı dışına çıktığını, bunun üzerine davalı kurumun talebiyle, genel aydınlatma kapsamından çıkan site içi yollarının aydınlatılması için davalı kurum ile 718780 no.lu ayrı bir abonelik sözleşmesi imzalandığını, ancak davalı kurum tarafından, site içi yolların genel aydınlatma kapsamında kaldığı daha önceki abonelik dönemindeki borçları da kendilerinden tahsil edilmek istendiğini bu borcu ödememeleri üzerinde davalı kurumun kendilerine ait 718780 no.lu aboneliğine ilişkin hattın kesilerek mühürlendiğini, yapılan bu işlemin yasaya ve hukuka aykırı olduğunu, başka bir aboneliğin borcu nedeniyle, hiçbir borcu bulunmayan kendi aboneliklerinin enerjisinin kesilemeyeceğini belirterek, davalı kurumun borç nedeniyle elektrik kesme ve mühürleme işleminin sözleşmeye aykırılığının tespitine, borç nedeniyle elektrik kesme, mühürleme işleminin ortadan kaldırılarak sözleşmeye aykırılığın giderilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, 4628 Sayılı Kanunun geçici 17. Maddesi gereğince dağıtım şirketinin dağıtım bölgesinde ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde oto yollar hariç kamunun genel kullanımına ilişkin cadde ve sokak aydınlatmasından ve bunların işletilmesinden sorumlu olduğunu, bu tür genel aydınlatma giderlerinin 2009 ile 2015 tarihleri arasındaki dönem için
ödemesinin yapılmak üzere Hazine Müsteşarlığı"na iletildiğini ve bedellerinin tahsil edildiğini, kurumlarının denetim ekiplerince yapılan denetimde toplu konut içerisinde güvenlik noktası ve bariyer bulunması nedeniyle, site içi yolların genel kamuya açık olmadığının tespit edildiğini ve bu kapsama 2009 yılından bugüne kadar Hazine Müsteşarlığı ve Bakanlık tarafından ödemesi gerçekleşen aydınlatma bedellerinin ilgili kurumlara iadesinin yapıldığını, iade edilen bu elektrik bedellerin ise elektriği fiilen kullanan davacı site yönetimine tahakkuk ettirilerek dava konusu faturaların gönderildiğini, alınan borcun davacı tarafça ödenmesi gerektiğini ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, davaya konu faturalarda yer alan aydınlatma hizmetinin genel aydınlatma kapsamında değerlendirilemeyeceği, davalı şirketçe sunulan hizmetten fiilen yararlananın davacı site olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir.
1-) Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2.maddesinde “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde Mal: Alışverişe konu olan; taşınır eşya, konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallar ile elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri her türlü gayri maddi malları, Satıcı: Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi, olarak tanımlanmıştır.
Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re"sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkeme duruşma yapmadan, yani taraflara tebligat yapıp onları dinlemeden dosya üzerinden de görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re"sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise; davacı tarafın site yönetimi olması göz önüne alındığında, davacının tüketici sıfatı taşımadığı ve bu kapsamda uyuşmazlığın 6502 sayılı yasa kapsamında kalmadığı anlaşıldığından, davanın Asliye Hukuk Mahkemesi olarak görülmesi gerekir.
Bu durumda mahkemece, davaya Tüketici Mahkemesi sıfatı ile değil Asliye Hukuk Mahkemesi olarak bakılıp sonuçlandırılması gerekirken, Tüketici Mahkemesi sıfatıyla davaya bakılarak esasa ilişkin hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2-) Bozma nedenine göre, davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bendde açıklanan nedenle davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.07.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.