3. Hukuk Dairesi 2016/21910 E. , 2017/10882 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki maddi tazminat (asıl davada), maddi-manevi tazminat (birleşen davada) davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili ; anne babasının velayeti altında bulunan 1996 doğumlu ..."nin ikamet ettikleri köyün yakınındaki köyde çobanlık yapan abisi 1995 doğumlu Kamuran"ın yanına gittiğini, oyun oynarken orada bulunan elektrik tellerine konan kuşları yakalamak için elektrik direğine çıkması neticesinde elektrik akımına kapıldığını, 01.11.2005 tarihinde meydana gelen olay neticesinde sağ kolunu omzundan itibaren kaybettiğini, sol ayak ve vücudunda yanıklar meydana geldiğini,olay nedeniyle Birtan"ın çalışma gücünü kaybettiğini, davalının tehlike sorumluluğu ilkesine göre sorumlu olduğunu, direğe çıkılmasını önleyen tedbirlerin davalı tarafça alınması gerektiğini, davalının bu önlemleri almaması nedeniyle sorumlu olduğunu, olay tarihinde Birtan"ın 9 yaşında olup kusurlu olmasından bahsedilemeyeceğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 60.000 TL maddi tazminatın müteselsil sorumlu davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; meydana gelen olayın elektrik direğine çıkarken meydana geldiği hususunda şüpheleri bulunduğunu, zira olayın olduğu iddia edilen yerde bulunan elektrik direklerine tırmanılmasının mümkün olmadığını, meydana gelen yaralanma olayının iddia edildiği şekilde gerçekleştiğini ispat yükünün davacı tarafta olduğunu, yine olayın olduğu belirtilen 01.11.2005 tarihi ile dava tarihi olan 15.01.2007 tarihi arasında geçen süre nazara alındığında davanın zamanaşımına uğradığını,davacı küçüğün olay tarihindeki yaşı da dikkate alındığında hayli yüksek olan elektrik direğine çıkmasının fiziken de imkansız olduğunu, olayın iddia edildiği gibi meydana geldiği kabul edilse dahi, davalı kurumun meydana gelen olayda herhangi bir kusur ve sorumluluğu bulunmadığını, sorumluluğun davacının anne ve babasına ait olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Bİrleşen davacı dilekçesinde; aynı olaya ilişkin olarak davacılardan Birtan için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL daha maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müteselsil sorumlu davalıdan tahsiline, davacı ..."ın kaza sonucu % 60 oranında çalışma gücünü kaybetmiş olması, vücudunda yanıklar oluşması, yaşadığı elem ve ızdırap nedeni ile 100.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müteselsil sorumlu davalıdan tahsiline, ilk davada faiz talebini unuttuklarından ve bu davada faiz istemini de harçlandırdıklarından fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 50.093,88 TL"nin işlemiş faiz toplamı olan 33.000 TL"nin müteselsil sorumlu davalıdan tahsiline ve 50.093,88 TL"ye bu dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, anne ve babanın da olay nedeniyle yaşadıkları elem ve ızdırap için anne Meliha için 50.000 TL baba Fesih için 50.000 TL manevi tazminatın her biri yönünden olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müteselsil sorumlu davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile yaşı küçük ... için 50.093,88 TL maddi tazminatın talep tarihi olan 08.02.2013 tarihinden itibaren, yine yaşı küçük ... için 10.000 TL manevi tazminatın talep tarihi olan 08.02.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı ..."ye verilmesine, davacılar Meliha ve ..."nin manevi tazminat taleplerinin kendi kusur durumları da dikkate alınarak reddine karar verilmiş, karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 2014/21146 esas, 2015/17616 karar sayılı ilamı ile " asıl ve birleştirilen davalar için ayrı ayrı hüküm kurulmadığı , yargılama giderleri ve vekalet ücretleri ayrı ayrı tayin edilmediğini, mahkemece; birleştirilen davalar için ayrı ayrı hüküm kurularak yargılama gideri ve vekalet ücretlerinin ayrı ayrı belirlenmesi gerekirken, bu ilke gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmediği” belirtilerek bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama neticesinde, asıl dava yönünden davacı ..."nin maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile; 50.093,88 TL maddi tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,birleşen dava yönünden davacı ... Akdi için hükmedilen maddi tazminata olay tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi ile davacı ... Akdi için 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 01/11/2005 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ,davacılar ....manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacılar ve davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-B.K."nun 47. maddesine göre, manevi tazminat isteme hakkı doğrudan doğruya cismani zarara uğrayan kişiye aittir. Yansıma yoluyla aynı eylem nedeniyle manevi üzüntü duyanlar manevi tazminat isteyemezler. Ancak bir kişinin cismani zarara uğraması sonucu onun ( ana, baba, karı, koca, çocuk gibi ) çok yakınlarından birinin de aynı eylem nedeniyle ruhsal ve sinirsel sağlık bütünlüğü ağır şekilde bozulmuşsa ( örneğin kazaya uğrayan yakın kişi büyük ölçüde iş göremez duruma gelmişse ) onların da manevi tazminat isteyebilecekleri kabul edilmelidir.
HGK"nun 26.4.1995 gün ve E: 1995/11-122 K:1995/430 sayılı kararı bu doğrultuda olduğu gibi, Dairemizin de B.K."nun 47 maddesine getirdiği yorum bu karar ile paralellik arz etmektedir.
Davaya konu olayda davacıların oğlu ... "nin elektrik akımına kapılmak suretiyle %60 malul olduğu anlaşılmaktadır.Mahkemece, kazazede ... "nin %60 maluliyet oranına ve bakıma muhtaç durumda bulunmasına karşın, anne ve babasına uygun miktarda manevi tazminata hükmetmek gerekirken, bundan zuhul olunması usul ve yasaya aykırı görülmüş,bozmayı gerektirmiştir.
3-Somut olayda, mahkemece; davalının sorumlu olduğu tazminat miktarının hesap edilmesi için,hesap bilirkişi...."dan 24.01.2010 tarihli rapor alınmış,bu raporda bilirkişi raporunda tavan zarar miktarının 310.955.61 TL olduğunu belirlemiş, mahkemece kusur oranlarının belirlenmesinin ardından aynı hesap bilirkişisinden yeniden 15.01.2013 tarihli rapor alınmış, bu raporda ise bilirkişi tarafından tavan zarar miktarının 417.448.99 TL olduğu hesaplanmıştır. Mahkemece, davalının sorumlu olduğu miktar yönünden iki rapor arasındaki çelişki giderilmeksizin, ikinci rapora dayalı olarak hüküm kurulmuştur.
4-Öte yandan, HMK 297/2 maddesi uyarınca; "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." hükmü kanunda yer almaktadır.
Somut olayda davacı birleşen dava dilekçesinde, 50.093,88 TL maddi tazminatın işlemiş faiz toplamı olan 33.000 TL"nin davalıdan tahsilini talep etmiş,mahkemece hüküm kurulurken davacı tarafın bu yöndeki talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Hâl böyle olunca, mahkemece; yukarıda açıklanan maddî ve hukukî olgular gözetilerek, öncelikle dosyanın önceki bilirkişi dışındaki hesap uzmanına verilmesi ve iki rapor arasındaki çelişkiyi giderecek şekilde; somut verilere dayalı, gerekçeli ve denetime elverişli bilirkişi raporu alınması, daha sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek, hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacılar ve davalının sair temyiz itirazlarının reddine; ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, dördüncü bentte açıklanan nedenlerle davalı yararına bozulmasına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.07.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.