Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/21937
Karar No: 2017/10891
Karar Tarihi: 03.07.2017

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/21937 Esas 2017/10891 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2016/21937 E.  ,  2017/10891 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    Taraflar arasındaki itirazın iptali (asıl ve birleşen dava) davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı ve birleşen dava davacısı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı vekili ; davalı kurumun mülkiyetinde bulunan....ilçe sınırları içerisinde kalan bölümlerindeki otoyol aydınlatması için tüketilen enerji bedelinin sorumluluğunun davalı tarafa olmasına karşılık davalı tarafın davacı şirketle yapmış olduğu 22/01/2003 tarihli protokolü gerekçe göstermek suretiyle ödeme yapmaktan kaçındığını, anılan protokol ile davalıya ait olan.... ile çevre oto yolunda yapılan aydınlatma tesislerinin ...."a devredilecek bölümün belirlenmesi ile enerjisi Tedaş tarafından bedelsiz sağlanacak bakım hizmetleri TCK 2. Bölge tarafından sağlanacak bölümleri belirlenmiş ise de 01/03/2013 tarihinde yürürlüğe giren müşteri hizmetleri yönetmeliği ve 4628 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"nun 13. Maddesi uyarınca alınan 21/03/2013 tarihli 112 sayılı perakende satış tarife yapısında kullanılan usul ve esasların yürürlüğe girmesi ile davalının sorumluluğunda bulunan otoyollardaki tüketilen elektrik enerjisi bedelinden davalının sorumlu olduğunun gösterilmiş olması nedeni ile yapılan protokolün uygulama kabiliyetinin ortadan kalktığını, buna rağmen davalının otoyol aydınlatma bedellerini ödemekten haksız şekilde imtina ettiğini belirterek,davalı hakkında ...23.İcra Müdürlüğünün 2013/8 sayılı dosyası ile toplam 1.777.387,91 TL üzerinden takip yaptığını,davalının takibe haksız itiraz ettiğini ileri sürerek , itirazın iptali ile takibin devamına, borçlunun %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
    Birleşen davacı vekili ,davalının...27.İcra Müdürlüğünün 2013/6351 E. Sayılı dosyasındaki itirazın iptaline, %20"den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili , davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, asıl dava yönünden...23. İcra Dairesi"nin 2013/8 esas sayılı icra takip dosyasındaki asıl alacak 1.659,593,86 TL, işlenmiş faiz 98.842,23 TL, işlenmiş faiz
    KDV"si 17.071,060 TL"ye davalı Karayollarının yapmış olduğu itirazın iptaline bu miktarlar üzerinden takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, asıl alacak olan 1.659,593,86 TL"nin %20"si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,birleşen dava yönünden davacı ... Perakende Satış A.Ş."nin davacı olarak taraf sıfatı olmadığından davanın reddine karar verilmiş,hüküm davalı ve birleşen davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-HMK"nın 266.maddesi gereğince çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınması gerekir. Bilirkişi seçimi yapılırken görüşüne başvurulacak kişi veya kişilerin özel ve teknik bilgilerinin yeterli olup olmadığı nazara alınmalıdır.Bu bağlamda seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.
    Bilirkişi raporunda, raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu, Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde bilgi ve belgelere dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Zira; ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hükme dayanak yapılabilir.
    Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde; her ne kadar dava konusu olayda, bilirkişi görüşüne başvurulmuş ise de;mahkemece 28.10.2014 bilirkişi raporu hükme esas alınmamıştır.Ancak taraflar arasında düzenlenen 22.01.2003 tarihli protokole konu yolların "karayolu aydınlatması" kapsamına girip girmediği hususu teknik bir konu olduğundan, konunun uzmanlarından oluşturulacak bir kuruldan rapor alınması, davanın rapor sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.
    2-Bununla birlikte,davada sıfat, tarafın, dava konusu maddi hukuk ilişkisinin süjesi olup olmamasıyla ilgilidir. Taraf sıfatı (husumet), maddi hukuka göre belirlenen, bir subjektif hakkı dava etme yetkisini ya da bir subjektif hakkın davalı olarak talep edilebilme yetkisini gösteren bir kavramdır. Dava şartı olan taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir.
    Davacı tarafta yer alan taraf için aktif dava sıfatı, davalı tarafta yer alan taraf için pasif taraf sıfatından söz edilebilir. Uygulamada, "sıfat" yerine "husumet" terimi de kullanılmaktadır. Sıfat dava şartı olmayıp, itirazdır. Çünkü bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir. Bu durumda ise dava esastan ret veya kabul edilir. Oysa, dava şartları davanın esasına girilmesini engelleyen niteliktedir. Ancak sıfat bir itiraz olduğundan, hâkim diğer itirazlar gibi taraf sıfatını da dava dosyasından anlayabildiği sürece kendiliğinden nazara alır. Sıfat, davada taraflardan birinin davaya konu subjektif dava hakkının bulunup bulunmadığı ile ilgili bir husustur. Tarafların sıfatının yargılama sonuna kadar devam etmesi zorunludur. Bu husus mahkemece re"sen gözönünde bulundurulmalıdır. Bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse, artık bu davanın esasının çözümüne girilmeden, davanın husumet yokluğundan reddi gerekir. Bir kişinin belli bir davada davacı ya da davalı sıfatını haiz olup olmadığı şeklinde nitelendirilen husumetin, ileri
    sürülme zamanı yasa ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi, davalı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir def"i de değildir. Davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vâkıf olunduğu takdirde re"sen nazara alınması gerekli hukuki bir durumdur (KURU Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, C.I., İstanbul 2001, s. 1157 vd.).
    Yukarıda kısaca değinildiği gibi, bir davada davacı olma sıfatı dava konusu hakkın sahibine (hamiline) aittir. Bir sözleşmeden dolayı, kural olarak yalnız sözleşmenin tarafları dava açabilir; üçüncü kişilerin taraf (davacı) sıfatı yoktur.
    Bununla birlikte taraf (davacı) sıfatı bulunmayan kişinin açmış olduğu bir davada taraf sıfatının yargılama aşamasında kazanılabilip kazanılamayacağı üzerinde de durulması gerekmektedir.
    Şöyle ki; yargılama aşamasında taraf (davacı) sıfatının kazanılabilmesi mümkün ise ilgiliye mevcut dosyada bu imkanın tanınması, neticesinde taraf sıfatının kazanılması halinde davaya devam edilmesi hem 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyet Anayasası’nın 141/4. maddesi ve yargılamaya hakim olan ilkelerden 6100 sayılı HMK 30. maddesi (1086 sayılı HMUK m. 77) gereğince “usul ekonomisi ilkesine” ve hem de HMK 125. (1086 sayılı HMUK m.186) maddesi “dava konusunun devri” hükümlerine uygun olacaktır.
    Zira, 6100 sayılı HMK 125. maddesi “dava konusunun devri” hükmü gereğince davada taraf olmayan 3. kişinin davacıdan dava konusunu devralması ile yargılama aşamasında her zaman davada taraf sıfatını kazanacağı kabul edilmiş olması karşısında hali hazırda davada davacı olarak bulunmayan 3. kişiye davada taraf (davacı) sıfatını kazanabilme imkanın tanınması usul ekonomisi ilkesine uygun düşer.
    Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde,birleşen dava yönünden birleşen davacı , özelleştirmeden kaynaklı olarak bazı alacakların..... tarafından .... devredildiğinden bahisle taraf değişikliği talebinde bulunmuş,mahkemece taraf değişikliğinin ancak davalı tarafın açık kabulü halinde HMK"nun 124 maddesi gereğince kabul edilebileceği, davalı kurumun ise taraf değişikliğine muvafakatı olmadığı gerekçesi ile birleşen dava yönünden Gediz Elektrik Perakende Satış A.Ş."nin davacı olarak taraf sıfatı olmadığından reddine karar verilmiştir.
    Oysa, birleşen davacı HMK 125. maddesi “dava konusunun devri” hükümlerine göre,taraf değişikliği talebinde bulunmuş olup,mahkemece dava konusu alacağın devir kapsamına girip girmediği böylece asıl davacı ...."nin taraf (davacı) sıfatını sözkonusu temlik ile kaybedip kaybetmediği,alacağı temlik almışsa ....nin davaya devam edip etmeyeceğinin belirlenmesi,taraf sıfatını kazanması halinde birleşen dava yönünden davaya devam edilmesi aksi halde taraf (davacı) sıfatı yokluğundan davanın reddi yoluna gidilmesi gerekirken bu husus nazara alınmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına,; ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün birleşen davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.07.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.











    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi