3. Hukuk Dairesi 2016/1011 E. , 2017/10892 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı dilekçesinde, davalının 85.095,67 TL asıl alacak, 53.471,53 TL gecikme cezası ve 9.624,91 TL Kdv"den oluşan toplam 148.192,11 TL borcunu ödemediğini, aleyhine girişilen Şanlıurfa 1.İcra Müdürlüğünün 2010/3946 esas sayılı dosyası ile girişilen icra takibine itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı, dava konusu alacakla ilgili Harran Asliye Hukuk Mahkemesinde 2008/137 esas sayılı menfi tespit davası açtığını, anılan davada yapılan yargılama sonunda belirtilen alacak miktarı kadar borçlu olmadığının tespitine karar verildiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davalının Şanlıurfa DEDAŞ İl Müdürlüğü aleyhine 07.09.2008 tarih ve 1954 sayılı tutanaktan ötürü tahakkuk ettirilen 40.647,92 TL kaçak ve kaçak ek tüketim bedelleri yönünden borçlu olmadığının tespitine ilişkin olarak Harran Asliye Hukuk Mahkemesine açtığı dava sonunda davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilip kararın 06.03.2012 tarihinde kesinleştiği, aynı alacakla ilgili olarak iş bu itirazın iptali davasının açıldığı gerekçesiyle kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmiş,hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiş, hüküm "dairemizin 2012/6616 esas 2013/13098 karar sayılı ilamı ile dava konusu icra takibindeki alacaklardan sadece 2007/12. dönem kaçak ve kaçak ek tahakkuk toplamı 40.647,92 TL menfi tespit davasında dava konusu edilip kesin hükme bağlanmış olup, geriye kalan 2005/12, 2006/5, 2007/9 ve 2008/02. dönem tahakkukları konusunda açılmış menfi tespit davası ve verilmiş bir kesin hüküm bulunmadığını,o halde, menfi tespit davasında hükme bağlanan 40.647,92 TL dışındaki alacaklar yönünden işin esası incelenip sonucuna göre karar verilmesi gerektiği ” belirtilerek bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama neticesinde, davanın kısmen kabulü ile takibin takip tarihi itibariyle 7.292,44 TL asıl alacak 1.312,44 TL asıl alacak KDV 1.916,94 TL işlemiş faiz ve 345,05 TL faize ilişkin KDV olmak üzere toplam 10.867,07 TL üzerinden devamına karar verilmiş,hüküm davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-HMK’nun 281.maddesinde; tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hakim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Somut olayda,mahkemece; davalının sorumlu olduğu elektrik miktarının belirlenmesi açısından, elektrik mühendisi bilirkişiden rapor alınmış ise de bu rapor yeterli görülmeyerek ikinci kez farklı bir heyetten rapor alınmış, davacının sorumlu olduğu miktar yönünden iki rapor arasındaki çelişki giderilmeksizin, ikinci rapora dayalı olarak hüküm kurulmuştur.
Hâl böyle olunca, mahkemece; yukarıda açıklanan maddî ve hukukî olgular gözetilerek, mahkemece öncelikle dosyanın önceki bilirkişiler dışındaki elektrik mühendislerinden oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilmesi ve tutanak tarihinde yürürlükte olan yönetmelik ve ... kararları esas alınarak, iki rapor arasındaki çelişkiyi giderecek şekilde; somut verilere dayalı, gerekçeli ve denetime elverişli bilirkişi raporu alınması, daha sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek, hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
3-Bununla birlikte,kabule göre de ,her ne kadar hükme esas alınan son raporda dava konusu 787.58 TL bedelli fatura yönünden bu faturanın tüketim ekstresinin dosya kapsamında olmadığı ancak davalının bu faturaya ilişkin bir itirazının olmadığından bahisle hesaplama yapılmış ise de davalının 2.681.24 TL borç dışındaki tüm faturalara dair itirazının var olduğu anlaşılmakla,mahkemece bu faturaya ilişkin tüketim ekstresi ve diğer belgelerin dosyaya getirilerek,sonucuna göre karar vermek gerekmektedir.
SONUÇ:Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine; ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına ,üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.07.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.