Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/8309
Karar No: 2022/5172
Karar Tarihi: 22.06.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8309 Esas 2022/5172 Karar Sayılı İlamı

Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)


Davalılar arasında görülen bir davada, davacı bankanın, kefil sıfatıyla sorumlu oldukları gerekçesiyle davalılara yönelik talepleri üzerine verilen ilk derece mahkemesi kararı, istinaf edilerek Bölge Adliye Mahkemesi'nde tekrar değerlendirildi. Ancak yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin verdiği kararda bir hata olmadığı ve istinaf başvurusunun reddedilmesi gerektiği kararı verildi. Kararda, davacı bankanın davalılara yönelik talepleri kısmen kabul edildiği, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %16 temerrüt faizi uygulanmasına, ayrıca davalılar kuanta inşaat a.ş. ve ... ...'dan tahsil edilmesi istenen icra inkar tazminatının %20'si oranında tahsiline karar verildiği belirtilirken, karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddi nedeniyle bölge adliye mahkemesi kararının onaylanması gerektiği kaydedildi. Kararda, HMK'nın 353/b-1, 370/1 ve 372 maddeleri yer almaktadır.
11. Hukuk Dairesi         2020/8309 E.  ,  2022/5172 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 13.02.2019 tarih ve 2018/226 E. - 2019/94 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi'nce verilen 03.11.2020 tarih ve 2019/783 E. - 2020/1108 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 21.06.2022 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalılar vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkete kullandırdığı krediler için diğer davalıların müteselsil kefil sıfatıyla borçlu olduklarını, başka alacaklıların davalı şirketten olan alacakları için icra takipleri başlattıklarını, borçlunun teminat mektubu komisyonunu dahi ödememesi, mali sıkıntı içine girmesi sebebiyle müvekkilinin alacağının riskli hal aldığını, borçlulara nakti kredi borcunun ödenmesi, gayri nakti kredinin de depo edilmesi talebiyle gönderilen muacceliyet ihtarına rağmen borç ödenmeyince haklarında başlatılan takibe itirazlarının haksız olduğunu, sözleşmede “kredilerden doğan taahhütlerini yerine getirmesine mani olacağı yahut tehlikeye sokacağı açıkça anlaşılan herhangi bir olayın gerçekleşmesi” halinde sözleşmenin feshi ile kredinin katine bankanın yetkili kılınıp bu şartın gerçekleştiğini ileri sürerek itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalılar vekili, dava konusu kredinin yeni bir kredi kullandırımı olmayıp 26.12.2015 tarihinde kullandırılan kredinin ödenmemesi üzerine işleyen faiz ve diğer kalemlerin ilavesi ile gerçekleştirilen yeniden yapılandırma işlemi olduğunu, yeniden yapılandırma 01.06.2017 tarihinde düzenlenen 250.000 USD’lik sözleşmeden sonra ise de 24.12.2012 tarihli sözleşmeye istinaden kullandırılan krediden kaynaklandığından ve bu sözleşmede sadece
    müvekkili ...’in imzası bulunduğundan müvekkili ...’in kefaletinden ve sorumluluğundan söz edilemeyeceğini, yapılandırılan kredinin vadesinin 27.06.2018 tarihi olduğunu, vadeden önce takip başlatılamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
    İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı ile davalı asıl kredi borçlusu şirket arasında 24.12.2012 tarihli 1.000.000 USD limitli ve 01.06.2017 tarihil 250.000 USD limitli Genel Kredi Sözleşmesi aktedildiği, 2012 tarihli birinci sözleşmenin davalı ... ..., 2017 tarihli ikinci sözleşmenin ... ... ve ... ... tarafından müteselsil kefil sıfatıyla imzalandığı, davacının, şirkete 26.11.2015 tarihinde 58474068-5006 nolu taksitli ticari kredi kullandırıldığı, 553.137,83 TL kredi borcunun %16 faiz oranı üzerinden 27.06.2018 tarihinde tek taksitte ödeneceği belirtilerek yapılandırılmasının istendiği, davacının bu talebi “Ticari Kredi Vade Uzatım İşlemi” olarak kabul ettiği, ancak vade tarihi gelmeden keşide ettiği 15.01.2018 tarihli hesap kat ihtarında kat tarihinde alacağın ulaştığı 652.933,67 TL'nin bir gün içerisinde ödenmesi ve teminat mektubundan kaynaklanan 290.934,59 TL'nin depo edilmesinin istendiği, davacının, Genel Kredi Sözleşmesinin 35. maddesinde bankaya tanınan tek taraflı yetkiye ve kredi borçlusunun diğer finans kurumlarına olan borçlarını ödemede temerrüde düşmesinden kaynaklanan yetkiye dayalı olarak hesabın vadesinden önce kat edildiğini bildirdiği, 21.12.2012 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinin 35. maddesinde “müşterinin gerek bankaya gerekse diğer finans kurumlarına olan borçlarını ödemede temerrüde düşmesi veya taahhütlerini yerine getirmemesi ya da kredilerden doğan taahhütlerini yerine getirmesine mani olacağı yahut tehlikeye sokacağı açıkça anlaşılan herhangi bir olayın gerçekleşmesi halinde bankacı herhangi bir yazılı ihtarda bulunmadan kredinin muaccel hale geleceği ve buna göre sözleşmenin feshi ile hesabın kat edilmesinde bankanın yetkili olduğunun” belirtildiği, davalı şirketin bu iddianın gerçek dışı olduğuna dair herhangi bir beyanda bulunmadığı, borçlu firmanın diğer banka ve alacaklar nezdinde taahhütlerini yerine getirmeyerek icra takibine muhatap olduğu anlaşılmakla davacı bankanın sözleşmenin 35. maddesi uyarınca vadeden önce hesabı kat etmesinde sözleşmeye aykırılık bulunmadığı, banka ile kredi borçlusu arasında birden fazla kredi sözleşmesi imzalandığı, dava konusu nakit kredinin 26.11.2015 tarihinde kullandırıldığı, kullanım tarihi itibariyle 01.06.2017 tarihli sözleşme henüz yürürlükte olmadığından kredinin 24.12.2012 tarihli sözleşme kapsamında kullandırıldığının anlaşıldığı, bu sözleşmede davalı ... ...'ın kefaleti bulunmadığından nakit kredi yönünden herhangi bir sorumluluk yüklenemeyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, ... ...'a yönelik itirazın iptali talebinin reddine, diğer davalılar hakkındaki talebin kısmen kabulü ile, itirazın 605.796,55 TL asıl alacak, 5.158,05 TL işlemiş faiz, 457,67 TL BSMV, 485 TL ihtiyati haciz vekalet ücreti olmak üzere toplam 611.897,27 TL için iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %16 temerrüt faizi uygulanmasına ve ayrıca 77.336 USD davacı banka nezdinde açılacak faizsiz hesapta depo edilmesini teminen takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, 611.897,27 TL'nin %20'si oranında icra inkar tazminatının davalılar Kuanta İnş. A.Ş. ve ... ...'dan tahsiline, reddedilen kısım ve davalı ... ... yönünden davalılar vekilinin kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
    Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 22/06/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi