Esas No: 2021/44
Karar No: 2022/5137
Karar Tarihi: 21.06.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/44 Esas 2022/5137 Karar Sayılı İlamı
Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)
Dava, bir şirket yönetim kurulu kararının iptali ve hisse sahibinin ıskat edilmesine ilişkindir. Davacı, hissesini usulüne uygun olarak devrettiğini ancak şirket ile irtibatını kestiği için ıskat kararından haberi olmadığını iddia etmiştir. Davalı ise davacının hisselerini annesine değil ilgisiz birine devrettiğini savunarak davanın reddedilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince davacının lehine karar verilmiş, davalı şirket vekili de istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen karar ise davalı şirket yönetim kurulunun ıskat kararının usulsüz olduğuna ve yok hükmünde olduğuna hükmetmiştir. Temyiz aşamasında da yapılan değerlendirme sonucunda, Bölge Adliye Mahkemesi'nin kararının usul ve yasaya uygun olduğu belirtilmiş ve davalı vekilinin temyiz istemi reddedilmiştir.
Kanun Maddeleri:
-Türk Ticaret Kanunu madde 407/408
-Türk Ticaret Kanunu madde 408/1
-Türk Ticaret Kanunu madde 408/2
-Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 353/b-1
-Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 370/1
-Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 372
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 5. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Edremit 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 08.05.2018 tarih ve 2013/258 E- 2018/313 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi'nce verilen 20.10.2020 tarih ve 2018/1960 E- 2020/976 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ...'in davalı şirket nezdinde 50 adet hissesini 26/02/2009 tarihinde ...'e devrettiğini, ...'in devir hususunu ... 23. Noterliği'nin 02/04/2009 tarih ve 1212 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile bildirerek tescil talebinde bulunduğunu, bu aşamadan sonra hissesini devrettiğinden şirket ile irtibatını kestiğini, kendisine usulüne uygun tebligat yapılmadan gıyabında alınan kararlardan haberinin olmadığını, ... ile şirket arasında çıkan uyuşmazlık nedeniyle şirketçe devir işleminin tescil edilmediği ve davacının ıskatına karar verildiğini, davalı şirket ...'in ...çağrılarına cevap vermemesi üzerine 16/05/2009 tarihli Yönetim Kurulu Kararı ile ISKAT edildiğini, kararın Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlandığını, davacının I. ...çağrıları ile istenen 35.000,00 TL'yi ödediğini, şirket Yönetim Kurulunun 05/07/2008 tarihli kararına istinaden taahhüt edilen 2.500,00 TL'sini 15.04.2009 tarihinde ödemek üzere gönderilen II. ...çağrısının ve ıskat ihtarnamesinin davacıya tebliğ edilmeden iade edildiğini, davalı şirketin geçmişe dönük olarak 04/04/2009 tarihli II. ...çağrısı düzenlediği, 08/08/2009 tarihinde postaya verdiği, bu ...çağrısı yapılırken bir aylık sürenin tanınmadığı, çağrının ve tebliğ işleminin usulsüz olduğu, buna rağmen ihtarname düzenlenerek postaya verildiği ve ihtarname tebliğ edilmeksizin hakkında ıskat kararı verildiğini ileri sürerek, davalı şirket yönetim kurulunun 16/05/2009 tarih ve 29 karar sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, yönetim kurulu kararı aleyhine iptal davası açılamayacağını, davacı ...'in usulüne uygun olarak ıskat edildiğini, ıskat kararının kendisinin de usulüne uygun olarak davet edildiği genel kurul kararı ile onaylandığını, davacının toplantıya gelmediğini, davacıya yapılan tebligatların usulüne uygun olduğunu ve Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlandığını, usulüne uygun alınan ıskat kararının genel kurulca onaylandığını, genel kurula katılmayan davacının genel kurul kararına karşı yasal 3 aylık süre içerisinde hiçbir başvuruda bulunmadığını, hisse devrinin şirkete tebliğ edilmediğini, hisse devirlerinin şirkete karşı hüküm ifade edebilmesi için şirkete bildirilmesi ve pay defterine kaydının gerektiği, davacının ıskat edildiği tarihe kadar genel kurul toplantılarına katıldığı, davacının hisseleri ilgisiz birine değil annesine devrettiğini savunmuş davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; her ne kadar davalı vekili tarafından yönetim kurulu kararı aleyhine iptal davası açılamayacağına dair itirazda bulunulmuş ise de davacı vekilinin 20/09/2013 tarihli cevaba cevap dilekçesi ile "ıskat işlemine ilişkin yönetim kurulu kararının iptaline veya batıl/yok sayılmasına karar verilmesini" talep ettiği ve bunun iddianın genişletilmesi kapsamında bulunmadığı gibi muvafakate tabi olmadığı, iptal talebinin yokluğun tespitini de içerdiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili istinaf kanun yoluna başvuruda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davalı şirket yönetim kurulunun 04/04/2009 tarih ve 24 sayılı ve 04/05/2009 tarihli ve 28/1 sayılı kararları ile 25/07/2008 tarihinde arttırılan sermayesinin 50.000,00 TL'lik kısmının pay sahiplerince önce 15/04/2009 ve sonra ise 11/06/2009 tarihinde ödenmesine ve bu konuda adı geçen pay sahiplerine ...çağırısı yapılmasına karar verilmesinin ardından, davalı şirket yönetim kurulunun iptal istemine konu 16/05/2009 tarihli 29 sayılı kararı ile davacının TTK madde 407/408 sayılı hükümlerine göre ıskat edilmesine karar verildiği, ancak davacıya yönelik ...çağırısı ile ıskat ihtarnamesinin davacıya tebliğine dair delil, belge yada tebliğ şerhinin bulunmadığı, TTK'408/1 hükmüne göre ıskat işleminden önce gönderilmesi gereken ıskat ihtarnamesinin mevcut olmadığı, davacıya ait davalı şirketteki 50 adet paya ilişkin yapılan Iskat işleminin ve yönetim kurulunun 16/05/2009 tarihli 29 sayılı kararının yok hükmünde olduğu, yerel mahkemenin kararında bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalı şirket vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk
Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 21/06/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.