19. Hukuk Dairesi 2017/4948 E. , 2018/2315 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. ... gelmiş, diğer taraftan kimse gelmemiş olduğundan onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, taraflar arasında 23.02.2013 tarihinde imzalanan sözleşme gereğince davacıya ait ... plakalı sondaj makinesinin tüm ekipmanıyla birlikte 67.000 TL bedelle zemin sondaj çalışmaları karşılığında ve işin tamamı davacıya teslim edildikten sonra davalıya satılması konusunda anlaşma yapıldığını, davalının ilk etapta 5.310 TL bedelli ... Türbin Sahası zemin sondaj işini yaptığını, akabinde yapılan ek sözleşme ile 32.568 TL karşılığında ... Köyü zemin sondaj işini tamamladığını, davalının toplam 26.800 TL bedelli senetler imzaladığını, 16.000 TL bedelli 4 adet senedi ödediğini, davalıdan ayrıca 6.072 TL alacağı bulunduğunu ileri sürerek 36.586,54 TL ile borçlu olmadığının tespitine, 6.072 TL alacaklı olduğunu tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, takibe konu alacak nedeniyle tanzim edilmiş faturaların 19.04.2013 tarihli sözleşmeye ilişkin olduğunu, davacının yapmış olduğu 5.750 TL"lik ödemenin 23.02.2012 tarihli sözleşmeye istinaden yapılan iş için tanzim edilen fatura ödemesi olduğunu, ... plakalı aracın 23.02.2013 tarihli sözleşmenin feshinden sonra bedeli ödenmek suretiyle davacıdan satın alındığını savunarak davanın reddini ve %20 tazminat istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma toplanan delillere göre, taraflar arasında 23.02.2013 tarihli sözleşme ile davacıya ait ... plakalı sondaj makinesinin 67.000 TL bedelle davalıya satılması, satış bedelinin davalı tarafından davacıya sondaj işi yapılması şeklinde ödenmesi noktasında anlaşma sağlandığı, bu doğrultuda bir kısım sondaj işinin yapıldığı, davacının davalıya verdiği vekaletnameye istinaden davacıya ait aracın 26.08.2013 tarihinde davalı tarafça dava dışı bir şirkete satıldığı, taraflar arasındaki 23.02.2013 tarihli sözleşmenin icrası sırasında çeşitli sorunların ortaya çıktığı ancak tarafların 19.04.2013 tarihli sözleşmeyi imzalayarak sorunu çözmek yönünde irade sergilediği, davalının davacıya 37.878 TL sondaj işi yaptığı, 16.000 TL senet karşılığı ödemede bulunduğu, 12.800 TL değerinde senedin takip dosyası ile tahsil aşamasında olduğu, davacının davalıya borçlu olmadığı, 6.072 TL"ye yönelik davacının eda davası açabilecekken tespit davası açmasında korunmaya değer güncel hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davacının takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, 6.072 TL alacaklı olduğunun tespitine dair talebinin dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı lehine takdir edilen 1.630,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davalıya iadesine, 25/04/2018 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava, davalı tarafından başlatılan ve kesinleşen 2014/3255 sayılı ilamın icra takibinde talep olunan 36.586,54 TL’lik borçlu olunulmadığının tespiti ile 6.072 TL alacaklı olunduğunun tespitine ilişkindir.
Mahkemece eda davası açılması mümkün iken tespit davası açılmasında hukuki yarar olmadığına ilişkin 6.072 TL’lik talebi red etmesi yerindedir.
Menfi tespit davasına konu alacak 07.05.2013; 14.05.2013; 03.06.2013; 07.06.2013; 01.07.2013; 07.07.2013; 10.07.2013 tarihli faturalara dayalı icra takibine yöneliktir. Davacı bu takibe konu fatura bedellerini ödediğini ileri sürmüş olup ispat külfeti davacı taraftadır.
Davalı cevabında ve açıklamalarında alacağın taraflar arasında düzenlenen 19.04.2013 tarihli sözleşmeden doğduğunu bildirmiş ve davacı tarafta bu akdi kabul etmiştir.
Ancak davacı 19.04.2013 tarihli sözleşmenin yine taraflar arasındaki 23.02.2012 tarihli sözleşmenin devamı olduğunu öne sürmüş isede, 19.04.2013 tarihli sözleşmenin 23.02.2012 tarihli akdin devamı olduğuna yönelik bir kayıt bulunmadığı gibi davalı tarafın bu durum kabulünde de değildir. Bu nedenle her iki sözleşme birbirinden bağımsızdır.
Bu durumda 2014/3255 sayılı takip konusu borç kabul edildiğinde ve 19.04.2013 tarihli düzenleme kapsamında düzenlenmiş olmasına göre incelemenin bu sözleşme çerçevesinde yapılması gerekirken takip konusu edilmeyen ve ihtilafının çözümü ayrı yargılamayı gerektiren 23.02.2012 tarihli sözleşme, bu sözleşmede yer alan araca ilişkin devir ve davalı tarafından verilen senetlerin dikkate alınarak eksik inceleme ile düzenlenen bilirkişi raporuna göre yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Ayrıca uyuşmazlık sözleşme ilişkisinden kaynaklanmakta olup ödemenin tamamının bu sözleşmeye göre yapıldığı ispatlanmadan davalının talepte kötü niyetli olduğunun kabulü ile tazminat verilmeside isabetsizdir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkkeme kararının bozulması gerekirken, onanmasına ilişkin sayın çoğunluğun kararına muhalifiz.