8. Hukuk Dairesi 2019/381 E. , 2019/2418 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İtirazın Kaldırılması Ve Tahliye
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonucunda Mahkemece verilen davanın kısmen kabulüne dair kararın davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 01/10/2018 tarihli ve 2018/12572 Esas, 2018/16553 Karar sayılı ilamı ile reddine karar verilmişti. Davalılar vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
... A R A R
Davacı alacaklı 15.02.2007 başlangıç tarihli yazılı kira akdine dayanarak 16.04.2014 tarihinde haciz ve tahliye talepli olarak başlattığı icra takibi ile 2009 yılı Ocak ayından 2014 yılı Mart ayına kadarki kira alacağının işlemiş faiziyle birlikte toplam 73.685,80 TL olarak tahsilini talep etmiş, ödeme emri davalı şirkete 24/04/2014 tarihinde, davalı borçlu ..."a ise 21.04.2014 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı ... 24/04/2014 tarihli itiraz dilekçesinde; şirket ortağı bulunmadığı, kanuni temsilcisi olmadığı ve kefil olduğunun açıkça belirtilmediği halde tarafına ödeme emri gönderilmesinin hatalı olduğunu, ilgili şirket yetkilileri ile yapılan görüşmede şirketin herhangi bir borcunun bulunmadığının, 2007 yılından bu yana kiraya ilişkin herhangi bir sorun olmadığının ifade edildiğini, bu nedenle takibe, borca, faiz oranına ve işlemiş faize itiraz ettiğini bildirmiştir. Davalı borçlu şirket müdürü ... itiraz dilekçesinde; şirketlerinin herhangi bir kira borcunun bulunmadığını, 2007 yılından bu yana kira ile ilgili herhangi bir sorun olmadığını, bu yönde kendilerine herhangi bir ikazda bulunulmadığını, bu nedenle takibe, borca, faiz oranına ve işlemiş faize itiraz ettiklerini bildirmiştir. Ödeme emrine davalı borçlular tarafından itiraz edilmesi üzerine, davacı alacaklı İcra Mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuştur.
Mahkemece, bilirkişi raporunda takip tarihi itibari ile talep edilebilecek kira alacağının 19.240,30 TL, işlemiş faizin ise 49.684,80 TL olması gerektiği belirtildiği, bilirkişi raporu mahkemelerince içerik ve sonuç itibari ile yeterli ve inandırıcı bulunduğundan bilirkişi raporu doğrultusunda borçlunun icra takibine yaptığı itirazın 19.240,30 TL asıl alacak ve 49.684,80 TL işlemiş faiz yönünden kaldırılmasına karar verilmiş, karar davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Kararın davalılar vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 01.10.2018 tarihli ve E. 2018/12572, ....2018/16553 sayılı ilamı ile, “Karar, 26.02.2018 tarihinde temyiz eden davalılara tebliğ edildiği halde temyiz dilekçesi belirli süre geçirildikten sonra 12.03.2018 tarihinde verilip kaydettirilmiştir. Süre aşımı bakımından temyiz dilekçesinin REDDİNE” karar verilmiştir. Davalılar vekili karar düzeltme talebinde bulunmaktadır.
Dava, kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın kaldırılması ve tahliye istemlerine ilişkindir.
Her ne kadar dairemizce davalı tarafın temyiz isteminin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiş ise de, mahkemece kısa kararda, “Davacı vekilinin yüzüne karşı; davalıların yokluğunda davacı yönünden kararın tefhim ve davalılar yönünden gerekçeli kararın tebliğ tarihinden 10 gün içerisinde ... Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.” ibaresine yer verildiği, ancak daha sonra hükmün tashihi ile; mahkemenin 13/02/2018 tarihli ve 2016/379 Esas, 2018/147 Karar sayılı ilamın hüküm fıkrasının son paragrafının; "Davacı vekilinin yüzüne karşı; davalıların yokluğunda davacı yönünden kararın tefhim ve davalılar yönünden gerekçeli kararın tebliğ tarihinden 2 (iki) hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesi nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi." şeklinde düzeltilmesine karar verildiği, gerekçeli kararın davalı vekiline 26/02/2018 tarihinde tebliğ edildiği ve davalılar vekilince de tashih kararında gösterildiği üzere 2 haftalık süre dolmadan 12/03/2018 tarihinde temyiz dilekçesi verilmekle temyiz isteminin süresinde olduğu bu defaki incelemede anlaşıldığından, davalı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile temyiz isteminin incelenmesine geçilmiştir.
İcra takibine dayanak yapılan ve taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan 15.02.2007 başlangıç tarihli 1 yıl süreli kira sözleşmesi ile işyeri niteliğindeki kiralananın aylık kira bedelinin 650,00 TL olduğu, her ayın biri ila beşi arasında ödeneceği ve kira bedelinin Türkiye İstatistik Kurumunun en son yayınlanan yıllık ortalama TÜFE artışı oranında artırılacağı kararlaştırılmıştır. Davacı alacaklı tarafından 2009 yılı Ocak ayından 2014 yılı Mart ayına kadarki kira alacağının faiziyle birlikte tahsili istemiyle takip başlatılmış, davalı borçlular tarafından takibe süresinde itiraz edilmiştir. İcra takibine itiraz edilmesi üzerine açılan eldeki itirazın kaldırılması davasında mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, hükme esas alınan bilirkişi raporunda; eksik ödenen kira alacağının 19.240,30 TL, sözleşmedeki gecikme faizi olan aylık %12 (yıllık %144) faiz oranına göre işlemiş faizin 49.684,80 TL olmakla, toplam alacağın 61.275,10 TL olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmiş ise de, 6. Hukuk Dairesinin 14.03.2016 tarihli bozma ilamında gösterildiği üzere, sözleşmedeki artış şartına göre her ay ödenmesi gereken kira miktarları bulunup, bu miktarlar üzerinden yatırılan miktarların denetime açık bir şekilde açıklanmak suretiyle mahsup edilerek buna göre kira alacağının tespiti yoluna gidilmediği, bu şekilde bozma ilamının gereklerinin yerine getirilmediği görülmüştür. Her ne kadar raporda davalı borçlu tarafça yatırılan paralar ve yıllara göre ödenmesi gereken aylık kira miktarları gösterilmiş ise de, takibe konu dönem içerisinde ödenmesi gereken kira miktarından yapılan ödemelerin mahsup edilip edilmediği, sonuç kısmında tespit edilen rakama ne şekilde ulaşıldığı bilirkişi raporundan anlaşılamamaktadır. Bu haliyle bilirkişi raporu denetime elverişsiz olup hüküm kurmaya yeterli görülmemiştir.
O halde mahkemece, hesap bilirkişisinden, öncelikle takibe konu dönem itibariyle yapılan ödemeler tek tek tespit edilmek suretiyle, sözleşmedeki artış şartına göre ödenmesi gereken kira bedelinden ödenen kira bedelleri mahsup edildikten sonra takibe konu kira alacağı ve işlemiş faiz alacağının bulunup bulunmadığı hususunda ayrıntılı ve denetime elverişli rapor alındıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik ve denetime elverişsiz bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulması doğru olmadığından kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 01.10.2018 tarihli ve E. 2018/12572 - .... 2018/16553 sayılı kararının kaldırılmasına, mahkemenin 13/02/2018 tarihli ve 2016/379 E. - 2018/147 .... sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçe ile BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 07/03/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.