Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, arkadaşı olan davalının kendisini ve yakın çevresini ölümle tehdit etmesi ve şiddet uygulaması sonucunda 1523 ada 6 parseldeki 3 nolu daireyi bedelsiz olarak davalıya devretmek zorunda kaldığını, tescilden sonra da herhangi bir işlem yapması halinde öldüreceğini söyleyerek tehditlerine devam ettiğini, mülkiyetin devri için gereken vekaletnamenin de aynı baskı, korku ve tehdit altında alındığını, davalının ayrıca kendisine Fiat Doblo araç aldırdığını ileri sürüp, tapu kaydının iptali ile adına tescilini ve davalının elatmasının önlenmesini istemiştir.
Davalı, tamamen rızaya ve özgür iradeye dayanan gerçek bir satış işleminin yetkili merciiler önünde yapıldığını bildirip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 14.07.2009 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat A...S... İ...geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vekili avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, İngiliz vatandaşı olan davacının Türkiye" ye geldiğinde ve belirli dönemlerde kullanmak ve faydalanmak üzere çekişme konusu 6 parsel sayılı taşınmazdaki 3 nolu bağımsız bölümü 21.04.2004 tarihinde 25.000 İngiliz sterlinine satın aldığı, 29.03.2005 tarihinde de tapuda devredildiği, 27.04.2007tarihinde Didim Noterliğinde düzenlediği vekaletname ile davalının yeğeni V.. G..."i 3 nolu bağımsız bölümün davalı M... K..."a satış yetkisi vererek vekil tayin ettiği 17.05.2007 tarihinde de 19.000.00.-YTL bedelle davacının vekili aracılığıyla davalı M... K... "a satış suretiyle temlik edildiği anlaşılmaktadır.
Davacı, 07.05.2005 tarihinde maliki olduğu 3 nolu bağımsız bölümün temlikinde kullanılan 27.04.2007 tarihli vekaletnamenin davalı M... K... "ın şiddet, baskı ve tehdidi sonucu verildiği, tapudaki işlemin dayanağı olan vekaletnamenin gerçek iradenin ürünü olmadığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
İddianın ileri sürü1üş biçiminden davacının ikrah hukuksal nedenine dayalı olarak tapu iptal ve tescil isteğinde bulunduğu görülmektedir
Bilindiği üzere, Bir kimse, karşı tarafın veya üçüncü bir kişinin kendisi veya yakınlarının maddi ve manevi varlığına yönelik hukuka aykırı ve esaslı korkutması sonucu yaptığı sözleşmeyle bağlı sayılmaz. Borçlar Kanununun 30. maddesinde belirtildiği üzere ikrahtan söz edilebilmesi için tehdidin sözleşmeyi yapan kimsenin veya yakınlarının kişilik haklarına veya mal varlıklarına yönelik olması, ikraha maruz kalanın subjektif durumuna göre ağır ve derhal meydana gelebilecek nitelik taşıması, haksız (hukuka aykırı) sayılması, illiyet bağının bulunması, yani sözleşmenin tehdidin yarattığı korku sonucu yapılması zorunludur.
Bu koşulların varlığı halinde iradesi sakatlanan taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir.
Hemen belirtmek gerekirki, iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Korkunun kalktığı tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşmeye karşı yöneltilecek tek taraflı sarih ve zımni bir irade açıklaması ile feshedilebileciği gibi def"i veya dava yoluyla da kullanılabilir. Sözleşme iptal edilmekle yapıldığı andan itibaren ortadan kalkacağı için yerine getirilen edim ayni bir istihkak davası tapulu taşınmazlarda iptal ve tascil davası bunun mümkün olmadığı hallerde sebepsiz zenginleşme davası ile geri istenebilir.
Bir kimsenin maliki olduğu taşınmazı hiçbir neden bulunmaksızın elden çıkarması hayatın olağan akışına uyğun düşmeyeceği tartışmasızdır. Esasen davacı taşınmazı temlik ettikten 5 ay sonra tapu iptal ve tescil istekli eldeki davayı açmış olup, gerçek satış şeklinde temlik edilen bir taşınmazın kısa bir süre sonra dava edilerek tekrar iadesini istemesinin haklı ve geçerli bir sebebinin bulunması gerekir.
Davacı, 20.09.2007 tarihli dava dilekçesinin 4. maddesinde "korku ve tehditlerden yeni kurtulduğu, kanun yollarına başvurmak için harekete geçtiği, Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunmaktan hala çekindiğini" bildirdiği, 04.05.2008 tarihli oturumda davacının İngiliz tanıklarının mahkeme huzurunda dinlenmelerinden sonra 16.05.2008 tarihinde Didim Cumhuriyet Savcılığına" cebir şiddet ve tehdit kullanarak taşınmaz temlikinden dolayı yağma (gasp) suçundan " suç duyurusunda bulunulmuştur.
Cumhuriyet Savcılığınca yağma (gasp) suçundan kamu davası açılmasını gerektirir nitelikte delil bulunmadığından, 11 ay sonra şikayet edildiği gerekçeleriyle takipsizlik kararı verilmiş ve kesinleşmiştir. Yağma (gasp) suçunun unsurları tartışılarak takipsizlik kararı verilmiş, ancak tehdit yönünden deliller değerlendirilmemiştir. Gerek mahkemede, gerekse Cumhuriyet Savcılığında dinlenen davacı ve davacı tanık beyanları davalının yağma (gasp) suçundan cezalandırılmasını gerektirmeyecek olsa da, özellikle tanık C..."un beyanıyla davacının şiddet, baskı ve tehdit altında zorla evden notere götürüldüğü ve vekalet alındığı gerçeğini ortadan kaldırmaz
Taraf ve tanık beyanları, iddia ve savunma, yukarıda belirlenen ilke ve olgular birlikte değerlendirildiğinde yabancı bir ülkede yalnız yaşayan davacının, davalının uzun süredir devam eden ve İngiltere"ye dönmeden bir gün önce fiili şiddet, baskı ve köpeğinin, evinin, yakılacağı, kendisinin öldürüleceği tehditleriyle saçından sürüklenerek zorla arabaya bindirilip önce tapuya götürüldüğü aynı gün tapuda işlemlerin sonuçlanmayacağı öğrenilince de noterde davalının yeğenine satış yetkisi veren vekaletname düzenlendiği bu koşullarda tapudaki satışa dayanak vekaletnamenin gerçek iradenin ürünü olmadığı, vekaletnameden bir gün sonra düzenlenen 40.000.00.-TL satış bedeli alındığına dair belgenin davacı tarafından kabul edilmediği, aynı koşullarda imzalatıldığından bu belgeye de itibar edilemeyeceği açıktır.
Kaldıki, taşınmazın akitte gösterilen değeri ile gerçek değeri arasında aşırı bir oransızlık mevcuttur. Satış bedelinin ödendiği kanıtlanamadığı gibi sadece yaz aylarında diskolarda bodyguartlık yapan davalının satış bedelini ödeme gücününde bulunmadığı tapu da vekil tarafından yapılan temlikin bedelsiz olduğu tehdit ve baskıyla alınan vekalete dayalı temlikin de gerçek iradenin ürünü olmadığı, ikrah koşullarının varolduğu sonucuna varılmaktadır.
Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı degerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi, kabule görede; dava dilekçesinde gösterilen ve itiraza uğramayan dava değeri üzerinden avukatlık ücreti takdiri gerekirken keşfen belirlenen ve yargılama sırasında harcı tamamlanmayan değer üzerinden davalı yararına fazla avukatlık ücretine hükmedilmeside doğru değildir.
Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle,hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.12.2008 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 625.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 14.07.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.