3. Hukuk Dairesi 2017/532 E. , 2017/11072 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki yoksulluk ve iştirak nafakasının azaltılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı ile Şişli 1. Aile Mahkemesinin 2010/190 esas 2011/360 karar sayılı ilamıyla boşandıklarını, protokol hükümleri uyarınca davalı eş lehine aylık 1.500,00 TL yoksulluk nafakası, müşterek çocuk lehine 2.000,00 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, ayrıca davalı adına 500,00 TL ek kredi kartı ödemesi yaptığını, emekli olduğunu, gelirinin azaldığını, yeniden evlendiğini, nafakanın gelirine oranla yüksek kaldığını belirterek; yoksulluk nafakasının 500,00 TL’ye, iştirak nafakasının 1.000,00 TL’ye indirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, aradan geçen süre içerisinde artış yapılmadığını, dönem dönem nafakanın aksatıldığını, davacının iyi yaşam koşullarına sahip olduğunu, kendisinin ise çalışmadığını, müşterek çocuğun % 99 engelli olduğunu, bakıma muhtaç bulunduğunu, ihtiyaçları için masraf yaptığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile; yoksulluk nafakasının aylık 500,00 TL’ye indirilmesine, müşterek çocuğun vefat etmesi nedeniyle konusuz kaldığı gerekçesiyle iştirak nafakası yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde taraflarca temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının tüm, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Türk Medeni Kanununun 176/3.maddesinde yoksulluğun ortadan kalkması halinde mahkeme kararıyla nafakanın kaldırılacağı, 176/4.maddesinde ise tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın artırılması yada azaltılmasına karar verilebileceği düzenlenmiştir. Anılan maddede yoksulluğun hukuksal kavramı tanımlanmamış ise de; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 2-656 E. - 688 K. sayılı kararında yeme, giyinme, barınma, sağlık ulaşım, kültür gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edileceği belirtilmiştir.
Yine; Hukuk Genel Kurulunun yerleşik kararlarında "asgari ücretle çalışılmakta bulunulması" yoksulluk nafakası bağlanmasını imkansız kılan bir olgu olarak kabul edilmediği gibi, yoksulluğu ortadan kaldıracak bir gelir seviyesi olarak kabul edilmemektedir (HGK 07.10.1998 gün 1998/2-656 E. 688 K., HGK 28.02.2007 gün ve 2007/3-84 E.-95 K.sayılı kararları).
Dosyanın incelenmesinde; davacının emekli doktor olduğu, aynı zamanda işyeri hekimliği yaptığı, 6.000,00 TL geliri olduğu, kira ödemediği, yeniden evlendiği, davalının ise çalışmadığı, 01/01/2012 tarihinden itibaren yetim aylığı( 1.037,17 TL) aldığı, 1.400,00 TL kira ödediği, adına kayıtlı bir dairesi olduğu, 400,00 TL kira geliri olduğu, müşterek çocuğun yargılama sırasında vefat ettiği anlaşılmaktadır.
Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, ekonomik göstergelerdeki değişiklikler ve ihtiyaçları dikkate alındığında davalı kadın yönünden yoksulluk nafakası indirim miktarı fazladır. Ayrıca; davalı duruşmadaki beyanında, toplamda 2.000,00 TL nafaka ödemeyi kabul ettiğini belirtmiştir.
O halde mahkemece; yukarıda açıklanan esaslar çerçevesinde olay değerlendirilip; boşanma kararından sonra davacının gelirindeki azalmanın, kararlaştırılan nafaka miktarını ödemede ne ölçüde etkisi bulunduğu tartışılması, başlangıçtaki denge durumu ve davalının duruşmadaki nafaka miktarına yönelik beyanı da dikkate alınarak, TMK"nın 4. maddesinde vurgulan hakkaniyet ilkesi gereğince, nafakanın uygun bir miktarda indirilmesine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu mahkemece yapılan indirim miktarı mütenasip olmayacak şekilde fazla olması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının tüm, davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle kararın davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/07/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.