20. Hukuk Dairesi 2017/8572 E. , 2020/2397 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Çekişmeli ...ili, ... ilçesi, ...... köyü sınırları içinde bulunan 156 ada 1 parsel sayılı taşınmaz 536,04 m2 yüzölçümü ile davalı ... adına 10.03.2016 tarihinde betonarme ahır ve arsası vasfı ile tespit edilmiştir.
Davacı Hazine vekili 28/07/2016 havale tarihli dilekçesinde özetle; ... ilçesi, ...... köyü sınırları içinde bulunan taşınmaz mallara ilişkin 3402 sayılı Kanun Ek 5 ve geçici 8. maddesi gereğince tahdit ve tespit yapıldığını, 29/06/2016 tarihinde askıya çıkarıldığını, dava konusu taşınmazın davalı adına tespit gördüğünü, 6831 sayılı Kanun 1. maddesi gereği taşınmazın orman olduğunu, tahdidin kesinleşme tarihine kadar orman niteliğini koruduğundan bu tarihe kadar olan zilyetliğe değer verilmemesi gerektiğini, kadastro tutanağının iptali ile taşınmazın Hazine adına tescilini talep ve dava etmiştir.
Yargılama sonunda mahkemece; dava konusu taşınmazın evveliyatının orman olmadığı göz önüne alındığında ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı Hazine vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması sonucunda Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi tarafından başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Esastan red kararında özetle; ‘’...Dosyaya sunulan kadastro müdürlüğünce verilen cevabi yazıda yörede 1989 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sonucunda çekişmeli taşınmaz Devlet ormanı niteliğiyle tesbit harici bırakıldığı anlaşılmaktadır.
H.G.K.’nun 24/10/2001 gün ve 8/964-751, 13/02/2002 gün ve 8/183-187, 21.01.2004 gün ve 8/15-7, 12/05/2004 gün ve 8/242-292 ve 12/03/2008 gün ve 20/214-241 sayılı kararları ile kadastro (tapulama) komisyonlarınca orman sayılarak tesbit harici bırakılan yerler, orman kadastrosunun kesinleştiği güne kadar orman sayılacağından, kesinleşme tarihine kadar sürdürülen zilyetliğe değer verilemeyecektir. Ancak, bu tarihten sonra sürdürülen zilyetlik davalı yararına hak doğurabilecektir. Genel uygulama bu yönde olmakla birlikte, kadastro veya tapulama çalışmaları sırasında, paftasında orman belirtmesi yapılarak tesbit dışı bırakılan yerlerin, resmî belge ve bilgilerden yararlanmak suretiyle yapılacak araştırma sonucu öncesi itibariyle orman sayılmayan yerlerden olduğunun belirlenmesi ve mevcut fiilî durum itibariyle de orman olmadığı ve çevre ziraat arazileri ile de bütünlük arzeden yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, yukarıda belirtilen kuralın uygulanması mümkün değildir. Bu nedenle, bu türden yerlerin 3402 sayılı Kanunun 17. maddesi kapsamında imar ve ihya edilmesi ve olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı süresinin tamamlanması ile de kazanılması mümkündür. (Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 18/11/2013 tarih 2013/8911 E. - 2013/10234 K.)
Mahkemece dava konusu taşınmazın evveliyatının orman olmadığı ve davalının zilyetliği göz önüne alındığında ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir. Davacı dava dilekçesinde kanunda öngörülen zilyetlik süresinin davalı yararına oluşmadığına dayanmış olup mahkemece orman araştırması neticesinde taşınmazın orman olmadığı ve 3402 sayılı Kadastro Kanunun Ek 5. maddesine göre yapılan orman kadastrosunda orman sınırları dışında bırakıldığı tarihten önceki zilyetlik süresinin de dikkate alınması gerektiği kabulünde isabetsizlik bulunmamakta ve davacı Hazinenin dava dilekçesi ile yargılama aşamasındaki beyanları dikkate alındığında zilyetlik süresi yanında taşınmazın özel mülkiyete konu zilyetlikle kazanılacak yerlerden olmadığı ile diğer kazanma koşullarını araştırılması gerekmekte olup mahkemece bu yöndeki araştırmaları da hüküm kurmaya yeterli bulunmaktadır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından orman kadastrosu, eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada eski hava fotoğrafı ve memleket haritasında orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tespit edilen kişi yararına 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddelerinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamıştır...’’ denilmiştir.
Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi tarafından başvurunun esastan reddine kararı davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1986 tarihinde 766 sayılı Kanun uyarınca yapılan kadastro çalışmalarında orman olarak tesbit harici bırakılmış; tesbit tarihinden önce 03/02/2016 tarihinde ilânı yapılarak kesinleşen orman vasıflı parseller hakkında 3402 sayılı Kanunun Ek 5. maddesi çalışmaları ile kültür parselleri de 29/06/2016 tarihinde ilanı yapılan 3402 sayılı Kanunun geçici 8. madde çalışmaları yapılmıştır. Çekişmeli taşınmaz betonarme ahır ve arsası vasfıyla 536,04 m2 yüzölçümü ile davalı adına tespit edilmiştir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından orman kadastrosu, eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen kişi yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına
02/07/2020 gününde oy birliği ile karar verildi.