3. Hukuk Dairesi 2016/17624 E. , 2017/11124 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili; müvekkilinin davalı şirketin 46940 numaralı abonesi olduğunu, sayacın yanması nedeniyle müvekkilinin kuruma başvurarak sayacın değiştirilmesini talep ettiğini, söz konusu sayacın 15.03.2010 tarih, 87537 nolu sayaç değiştirme tutanağıyla söküldüğünü, hakkında davalı tarafından 56.228.70 TL kaçak elektrik tahakkuku yapıldığını belirterek, bu tahakkuka dayalı olarak borcu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; sayaç üzerinde yapılan muayenede sayaca müdahale edildiğinin tespit edildiğini, tutanağın mevzuata uygun düzenlendiğini ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, davalının davacıya ait 46940 nolu elektrik abonesi için 27.05.2010 tarih ve 64748 nolu kaçak elektrik tespit tutanağı gereğince tahakkuk ettirdiği 22.984,90 TL"lik ek kaçak tahakkuk nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, davacının kaçak tahakkukuna ilişkin talebinin reddine, dair verilen kararın davalı tarafça temyizi üzerine, Dairemizin 22.12.2014 tarihli ve 2014/5968 E., 2014/16945 K. sayılı ilamı ile; "..mahkemece, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulundan, kaçak elektrik tespit tutanağının düzenlendiği tarihte yürürlükte olan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve anılan Yönetmeliğin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları düzenleyen Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından yayımlanan 622 sayılı Kararı nazara alınarak, ayrıntılı ve denetime elverişli rapor alınarak hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, birbiriyle çelişen raporlar arasındaki çelişki giderilmeden, itiraza uğrayan rapora dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle bozulmuştur.
../..
-2-
Mahkemece bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulü ile davacının 27/05/2010 tarih ve 64748 nolu kaçak elektrik tutanağından dolayı 8.714,55 TL kaçak, 19.470,37 TL ek tahakkuk olmak üzere davalı kuruma toplam 28.184,92 TL borçlu olduğunun, 28.043,78 TL borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dairemizin bozma ilamı öncesinde mahkemece davacının 22.984,90 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, bu karar davalı tarafça temyiz edilmiş, bozma ilamına mahkeme uyduktan sonra yeni kararında ise davacının 28.043,78 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir. İlk kararı sadece davalı temyiz etmişken ikinci verilen kararda ilk karardaki 22.984,90 TL"yi de aşacak şekilde yeni hüküm kurulması yargılama ve temyizin temel ilkelerinden olan usuli kazanılmış hak kuralının çiğnenmesi mahiyetindedir.
04.02.1959 tarih 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında vurgulandığı üzere bozma kararına mahkemece uyulmuş olması taraflardan biri lehine usuli kazanılmış hak meydana getirir. Bu hakkı ne mahkeme ne de temyiz mahkemesi halele uğratabilir. Çünkü, müktesep hakkın tanınması kamu düzeni düşüncesiyle kabul edilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyulmasına karar verildiğine göre bozma ilamında gösterildiği şekilde işlem yapılarak sonucu dairesinde hüküm kurulmalıdır.
Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).
Mahkemece, usuli kazanılmış hak kuralı bir yana bırakılarak temyiz eden davalı aleyhine olacak şekilde daha önce hükmedilen 22.984,90 TL"yi aşan şekilde davacının 28.043,78 TL borçlu olmadığının tespitine şeklinde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2- Dairemizin bozma ilamı öncesinde mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu kaçak tahakkukuna esas süreyi 90 gün üzerinden hesaplamış, bu karar davalı tarafça temyiz edilmiş, bozma ilamına mahkeme uyduktan sonra yeni kararında hükme esas aldığı bilirkişi raporu kaçak tahakkukuna esas süreyi 28 gün üzerinden hesaplamıştır. İlk kararı sadece davalı temyiz etmişken ikinci verilen kararda ilk karardaki 90 gün kaçak tahakkukunun altında kalacak şekilde yeni hüküm kurulması da yargılama ve temyizin temel ilkelerinden olan usuli kazanılmış hak kuralının çiğnenmesi mahiyetindedir.
Tutanak tarihinde yürürlükte bulunan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği hükümlerine ve 622 Sayılı ... Kararına göre kaçak elektrik bedeli hesabı yapılması gerektiği, kuşkusuzdur.
Tutanak tarihinde yürürlükte bulunan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği’nin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından, “Kaçak ve Usulsüz Elektrik Enerjisi Kullanılması Durumunda Yapılacak İşlemlere İlişkin Usul ve Esaslar” hakkında 622 sayılı ... Kararının 1/B maddesinde kaçak elektrik enerjisi kullandığı tespit edilen tüketiciye yapılacak kaçak tahakkukunda esas alınacak süreler belirlenmiştir. Buna göre;
../..
-3-
"1) Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 13 üncü maddesinin (a) bendi çerçevesindeki tespitlerde;
a) Kullanım yerine ait bağlantı anlaşması ve perakende satış sözleşmesi yapılmış olan yerler için, kaçak elektrik enerjisi kullanımına ilişkin olarak yapılacak hesaplamada esas alınacak süre; tutanak düzenlenmiş olması kaydıyla kontrol, mühürleme, kesme-bağlama, sayaç değiştirme ve son endeks okuma işlemlerinden en son yapılanın işlem tarihi ile kaçak tespitinin yapıldığı tarihe kadar olan süredir ve bu süre 90 günü geçemez. Ancak, sayaçtan geçirilmeden ayrı bir hatla kaçak elektrik enerjisi kullanımının tespiti halinde bu süre iki kat olarak alınır.
Bu sürenin dışında müşterinin kaçak elektrik enerjisi kullanım başlangıç tarihinin doğru bulgu ve belgelerle tespit edilmesi halinde, kaçak tüketime ek olarak yukarıdaki paragraf çerçevesinde belirlenen başlangıç tarihinden itibaren, doğru bulgu ve belgelerle tespit edilmiş kaçak elektrik enerjisi kullanımı başlangıç tarihine kadar geriye dönük normal tüketim hesabı yapılır. Bu süre 12 ayı geçemez. Yapılacak hesaplamada tüketimin yapıldığı kabul edilen dönemlerdeki birim fiyatlar dikkate alınır ve gecikme zammı alınmaz."
Bu itibarla, mahkemece, yukarıda ifade edilen yasa hükümleri ile açıklamalar dikkate alınmak suretiyle, dosyanın önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak konusunda uzman 3 kişilik bilirkişi heyetine tevdi edilmesi, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli yeni bir bilirkişi raporu alınarak davalı kurumun davacı taraftan istemekte haklı olduğu gerçek alacak miktarının Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve 622 sayılı kurul kararı hükümlerine göre, duraksamasız belirlenmesi ve hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek ve usuli kazanılmış hak bertaraf edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.07.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.