Esas No: 2021/644
Karar No: 2022/4984
Karar Tarihi: 16.06.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/644 Esas 2022/4984 Karar Sayılı İlamı
Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)
Davacı, Yurt Ticaret ve Kredi Bankası A.Ş. ile 1995 yılında imzaladığı Genel Kredi Sözleşmesi nedeniyle icra takibi başlatıldığını ve hesap kat ihtarına dayanarak takip yapıldığını ileri sürerek, sözleşmedeki imzanın kendisine ait olmadığını, kredi kullanmadığını ve borçlu olmadığını iddia ederek davalı bankaya karşı dava açmıştır. İlk derece mahkemesi davacının iddialarını kabul ederek davanın kabulüne karar vermiş, davalı bankanın istinaf başvurusunu Bölge Adliye Mahkemesi reddetmiştir. Ancak İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi'nin bu nihai kararı kesinleşmeden davalı banka tarafından temyiz edilmiştir. Mahkeme, dava dosyasını inceleyerek İcra İflas Kanunu'nun 72/5 maddesinde belirtilen tazminat şartlarının somut uyuşmazlıkta ispat edilemediği için davacının lehine tazminata hükmedilmesine karşı çıkmıştır. Bu nedenle, Bölge Adliye Mahkemesi'nin kararında yer alan kötüniyet tazminatı hükümleri HMK'nın 370/2 maddesi uyarınca düzeltilerek onanmıştır.
İİK'nın 72/5 maddesi, borçlu lehine tazminata hükmolunabilmesi için takibin hem haksız hem de kötüniyetli olması gerektiğini düzenlemektedir. Kanun maddesi gereği, somut uyuşmazlıkta, borçlu lehine tazminata hükmedilebilmesi için her iki şartın da ispat edilmesi gerekmektedir. Ancak, davada bu şartların ispat edilemediği için tazminat talebi reddedilmiştir.
Kanun Maddeleri:
- İcra İflas Kanunu'nun 72/5 maddesi
- Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1, 353/1-b-2, 355, 369/1, 370/2, 371, 372 maddeleri.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16.HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 05.10.2017 tarih ve 2014/752 E- 2017/756 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin kabulüne-esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi'nce verilen 14.12.2020 tarih ve 2018/376 E- 2020/2173 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı ... vekili, müvekkili aleyhine 26.9.1995 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinin Yurt Ticaret ve Kredi Bankası A.Ş. ile aralarında düzenlendiği belirtilerek icra takibi başlatıldığını, hesap kat ihtarnamesi ve hesap ekstresine dayanarak 11.12.2000 tarihinde İstanbul 3.İcra Müdürlüğü'nün 2000/23038 esas sayılı dosyasında takip yapıldığını, takipten haciz nedeniyle haberdar olduğunu, sözleşmedeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, kredi kullanmadığını ileri sürerek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine ve %40 kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, imzalanan Genel Kredi Sözleşmesine istinaden davacının kredi kullandığını, ödemelerin yapılmaması üzerine takibe geçildiğini savunarak davanın reddi ile borçlu aleyhinde % 40'dan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, 26/09/1995 tarihli sözleşme altındaki imzanın davacı müteveffa ...'na ait olmadığı, ödeme planı, kasa ödeme makbuzları ve mevcut diğer belgeler incelendiğinde kredinin davacıya ödenmiş olduğunun davalı banka tarafından kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının borçlu olmadığının tespitine, davacının kötüniyet tazminatının reddine karar verilmiş, hükme karşı taraf vekilleri istinaf yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davacının imzasını taşıyan herhangi bir ödeme dekontu veya kredi kullandırımını destekleyici bir belge olmadığı, davalının kredinin davacı tarafça kullanıldığını ispatlayamadığı, kredi sözleşmesini düzenleyen bankanın imzaların sıhhatini bilmesi gerektiği, kredi kullandırımına ilişkin de evrakının bulunmadığı, kredi kullandırımına dair dekontun bankada bulunmadığı, bankanın takibinin haksız/ ağır kusurlu olduğunun da kabulü gerektiği gerekçesiyle davalı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine, davacı yanın istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın kabulü ile mirasçı davacıların İstanbul 3. İcra Müdürlüğü'nün 2007/10919 takip sayılı dosyasında borçlu olmadıklarının tespitine, davacıların kötüniyet tazminat talebinin kabulü ile takip ve dava tarihine göre % 40 nispetinde hesaplanan 603.447,16 TL kötüniyet tazminatının davalı yandan alınıp davacılara verilmesine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak davalı vekilince yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Dava, İcra İflas Kanunu 72/5 hükmünde düzenlenen icra takibi sonrasında açılan menfi tespit istemine ilişkindir. Davalı tarafından 1.127.250.582.499.-TL asıl alacak, 363.190.872.607.-TL akdi temerrüt faizi, 18.159.543.630.-TL temerrüt faizi gider vergisi, 17.250.000.-TL ihtiyati haciz vekalet ücreti olmak üzere 1.508.617.919.736.-TL toplam alacak talep edilerek icra takibi yapılmış, kesinleşen takip üzerine işbu menfi tespit davası açılmıştır. Mahkemece davanın kabulüne, tazminat isteminin reddine dair verilen kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf kanun yolu başvurusunun esastan reddine, davacının istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, menfi tesbit davasının kabulüne, 603.447,16 TL kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İİK 72/5 maddesinde borçlu lehine tazminata hükmolunabilmesi için takibin haksız ve kötüniyetli olması öngörülmüş olup somut uyuşmazlıkta, alacaklı takibinde haksız olmakla birlikte kötüniyetli de olduğunun dosya kapsamı ile ispat edilememiş olmasına göre, davacının bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun da esastan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilerek davacı lehine tazminata hükmolunması doğru değil bozmayı gerektirse de yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazının kabulüyle HMK'nın 370/2 maddesi gereğince kararın düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 2/2 maddesindeki “Davacıların kötüniyet tazminat talebinin kabulü ile takip ve dava tarihine göre %40 nisbetinde hesaplanan 603.447,16 TL kötüniyet tazminatının davalı yandan alınıp davacılara verilmesine” ilişkin hüküm fıkrasının hükümden çıkarılmak suretiyle HMK 370/2 maddesi gereğince kararın DÜZELTİLEREK ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi gereğince dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz peşin harcının davacıya iadesine, 16/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.