23. Hukuk Dairesi 2012/2742 E. , 2012/4642 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, borçlunun... Bankası AŞ’nde bulunan teminatının paylaştırılması için düzenlenen sıra cetvelinde üst sıraya alınan alacaklının alacağının gerçek bir hukuki ilişkiye dayanmadığını; ödeme emri tebliğinin de yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek sıra cetvelinin iptali ile davalıya ayrılan paranın müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili müvekkili ile dava dışı borçlu arasında akdedilen 01.06.2010 tarihli sözleşme ile 108.000,00 USD’nin 02.07.2010 tarihinde teslimi hususunda anlaşıldığını, buna karşılık sözleşme tarihinde 170.000,00 TL ödediklerini fakat belirlenen vadede söz konusu dövizin verilmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, İİK 142. maddesinde düzenlenen sıra cetveline itiraz davasında ispat külfeti davalıya düşeceği, davalının alacağının mevcut olduğunu ispatlaması gerekeceği; bononun her zaman düzenlenebilecek belgelerden olduğu ve bu tür davalarda alacağın varlığını ispat açısından yeterli delil olarak kabul edilemeyeceği; somut olayda davalı tarafın cevap dilekçesinde savunduğu 02.07.2010 tarihinde teslim edilecek döviz için bir ay öncesinden yüklü bir ödeme yapılmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, ayrıca yevmiye defterinin kapanış tasdikinin yaptırılmamış olmasının da davalı lehine delil olmasını şüpheli hale getirdiği gerekçesiyle davanın kabulü ile ... 7. İcra Müdürlüğünün 2010/7732 sayılı dosyasında 21.10.2010 tarihli sıra cetveli ile davalı alacağına tahsis edilen tutardan, davacı alacağının tamamının ödenmesine, bakiye bir kısım kalır ise bunun davalıya bırakılmasına karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Muvazaa hukuki nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükünün davalıda olduğu ve davalının bunun için münhasıran bonoya dayanamayacağı, genel bir ilke olup, mahkemece bu husus karar yerinde isabetle vurgulanmıştır.
Ne var ki dava dışı borçlu, davada taraf olmadığı için, onun defterlerinin tasdiksiz olması doğrudan doğruya defterlerin tutulmasında etkisi bulunmayan davalı aleyhine yorumlanamaz. Somut olayda dava dışı borçlunun defterlerinde, bonoda gösterilen tutarda bir paranın alındığı ve çeşitli hesaplar üzerinden çıkışlarının yapıldığı, bilirkişi raporunda açıkça gösterilmiştir. Bu itibarla, dava dışı borçlunun kayıtlarının, bono içeriğini desteklediğinin kabulü gerekir.
Öte yandan kur riskinin üstlenilmesi suretiyle, ileriki bir tarihte döviz (veya kıymetli maden ya da hammadde vs.) teslimi hususundaki anlaşmalar, Türk hukukunda “tesadüf ve talihe bağlı sözleşmeler” kapsamında sayılmakta ve uygulamada “forward işlemi” olarak anılmaktadır. Döviz işi ile uğraştığı anlaşılan borçlunun bu tür bir işlem yapmış olmasının, objektif ve hukuki bir kriter sayılmasına imkan bulunmayan “hayatın olağan akışı” kavramına aykırı bulunması suretiyle davanın kabul edilmesi de doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi yasa yolu konusunda gerekçede ve hüküm fıkrasında çelişkiye düşülmesi de yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 05.07.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.