(Kapatılan)3. Ceza Dairesi 2020/14774 E. , 2020/20137 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Müşteki Hasan"ın sanıklardan şikayetçi olduğu ancak kamu davasına katılma hakları hatırlatılmadığı ve bu hususta bir karar verilmediği, müşteki vekilinin süresinde temyiz dilekçesi verip hükümleri temyiz ederek katılma iradesini gösterdiği anlaşılmakla, 5271 sayılı CMK"nin 260/1. ve 237/2. maddeleri uyarınca hükümleri temyize hakkı bulunduğundan katılan olarak kabulüne karar verilerek yapılan incelemede;
1) Sanık ... hakkında kurulan hüküm yönünden; sanık hakkında katılan ..."a karşı 5237 sayılı TCK"nin 86/2 maddesi gereğince basit kasten yaralama suçu ile mağdur ..."a karşı 5237 sayılı TCK’nin 86/2, 86/3-a. maddeleri gereğince basit kasten yaralama suçundan kamu davaları açıldığı, suç tarihinde katılan ..."a karşı işlenen basit kasten yaralama suçunun uzlaşma kapsamında bulunmadığı anlaşılmış ise de, 5271 sayılı CMK"nin 253/3. maddesinin 2. cümlesinin 24.10.2019 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik ile uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla aynı mağdura karşı işlenmiş olması hâlinde uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacağı farklı mağdura karşı işlenmiş olması halinde uzlaşmanın mümkün olabileceği hükmünün de getirilmiş olması karşısında, sanık ... ile katılan ... arasında 6763 sayılı Kanun ile değişik 5271 sayılı CMK"nin 253. ve 254. maddeleri gereğince yeniden uzlaştırma işlemi yapılması için dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilmesi, uzlaştırma girişiminin başarısızlıkla sonuçlanması halinde yargılamaya devamla hüküm kurulması lüzumu,
2) Sanık ... hakkında kurulan hüküm yönünden; sanığın aşamalarda yüklenen suçu inkar etmesi, katılan hakkında düzenlenen raporda darp cebir izi olmadığının bildirilmesi ve tanık ..."in de sanıklardan sadece Mustafa"nın katılana vurduğu yönündeki beyanı karşısında, sanığın katılana karşı yaralama eyleminin hangi delillerle sabit kabul edildiği açıklanmadan, yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
3) Sanıkların yargılama konusu eylemlerinin, 5237 sayılı TCK’nin 86/2. maddesi kapsamında yer alan “Basit Kasten Yaralama” suçuna ilişkin olduğu, bahse konu eylemler yönünden öngörülen ceza miktarının “dört aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası”na ilişkin olduğu anlaşılmakla; 17/10/2019 tarih ve 7188 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile yeniden düzenlenen 5271 sayılı CMK’nin 251/1. maddesine göre, “Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki hükme, 7188 sayılı Kanun’un 31. maddesinde yer alan geçici 5/1-d. maddesi ile “01/01/2020 tarihi itibariyle kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklinde sınırlama getirilmiş ise de, Anayasa Mahkemesinin, 19/08/2020 tarih ve 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli, 2020/16 Esas ve 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile “...kovuşturma evresine geçilmiş...” ibaresine ilişkin esas incelemenin aynı bentte yer alan “...basit yargılama usulü...” yönünden Anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği, böylece “kovuşturma evresine geçilmiş basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden iptal kararı” verildiği anlaşılmakla; her ne kadar Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümez ise de, CMK’de yapılan değişikliklerin derhal uygulanması ilkesi geçerli olsa da, iptal kararının sonuçları itibariyle Maddi Ceza Hukukuna ilişkin olduğu, zira CMK’nin 251/3. maddesinde “Basit yargılama usulü uygulanan dosyalarda sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir” şeklindeki düzenleme gereği maddi ceza hukuku anlamında sanık lehine sonuç doğurmaya elverişli olduğundan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesinin (Scoppola v İtalya (No: 3 – GC), No: 126/05, 22 Mayıs 2012) kararında belirtildiği üzere, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Kanunsuz ceza olmaz” başlıklı 7. maddesi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın “Suç ve cezalara ilişkin esaslar” başlıklı 38. maddesi ile 5237 sayılı TCK"nin 7. ve 5271 sayılı CMK’nin 251. maddeleri uyarınca dosyanın “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
4) 5237 sayılı TCK"nin “Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar” başlıklı 50/1-d. maddesinde, “Kısa süreli hapis cezası, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama süresinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlemesindeki özelliklere göre; mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanmaya, çevrilebilir.” hükmüne yer verilmiş olup, anılan maddedeki, “belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklama” seçenek tedbirinin içeriğinin, Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliğinin 60/2. maddesinde “Gidilmesi yasaklanan belli yerler; sanığın suç işlemesinde, suça yönelmesinde, zararlı alışkanlıklar edinmesinde, bağımlılık yapan maddeler kullanmasında çevresel, psikolojik, sosyal, ekonomik etkisi bulunan veya sanığın yeniden suç işlemesini tetikleyecek yerleri ifade eder” şeklinde açıklandığı nazara alınarak, sanıklara tayin edilen kısa süreli hürriyeti bağlayıcı ceza seçenek tedbire çevrilirken, kanun koyucunun amacına uygun, akla ve mantığa aykırı olmayan, tarafları tatmin edici, infazı olanaklı ve denetime elverişli bir seçenek tedbire hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden, gerçekleştirilen eylemlerle herhangi bir bağlantısı bulunmayan şekilde "25 gün süre ile alkollü içki satışı yapılan yerlere gitmekten yasaklanma" şeklinde ayrı ayrı seçenek tedbire çevrilmesi,
5) Sanıkların aksi ispat edilemeyen savunmalarına göre katılanın, sanıklardan ..."un kız kardeşi, sanık ..."nın ise kızı olan temyiz dışı mağdur ..."u isteği dışında öpmesi yüzünden katılanı yaraladıklarının anlaşılması karşısında, sanıkların cezasında 5237 sayılı TCK"nin 29. maddesinde uyarınca makul oranda haksız tahrik indirimi uygulanması gerekirken, (3/4) oranında indirim yapılması suretiyle eksik ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenlerle 6723 sayılı Kanun"un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 24.12.2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.