Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2007/11799
Karar No: 2008/1225
Karar Tarihi: 04.02.2008

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2007/11799 Esas 2008/1225 Karar Sayılı İlamı

Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)


Davacı İbrahim Özkal, dava dışı C...'in tehdidi ile hile ve hataya düşürülerek, tecrübesizliğinden yararlanarak zorla aldığı vekaletname ile davalıya temlik edilen 363 parsel sayılı taşınmazın tapunun iptal ve tescilini istemiştir. Ancak mahkeme davacının iddialarının ıspatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Davacı temyiz etmiş ve Yargıtay, vekaletin kötüye kullanılması sebebiyle taşınmazın temlik edildiğini kabul ederek davacının lehine karar vermiştir.
Kanun maddeleri: Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet bağıtını düzenleyen hükümleri, vekilin borçlarının çoğunun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğduğunu belirtir. Vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Medeni Kanun'un 3. maddesi, davacının iyi niyetli olması durumunda vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilse dahi vekalet sözleşmesinin geçerli olduğunu belirtir. Medeni Kanun'un 2. maddesi, dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak, vekil edenin, vekalet görevini kötüye kullanan vekille yaptığı sözleş
1. Hukuk Dairesi         2007/11799 E.  ,  2008/1225 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : MALKARA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 08/05/2007
    NUMARASI : 2005/183-2007/137

    Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden malik olduğu 363 parsel sayılı taşınmazı dava dışı C..."in tehdidi ile hile ve hataya düşürülerek, tecrübesizliğinden yararlanarak zorla aldığı vekaletname ile davalıya temlik edildiğini, iradesinin fesada uğratıldığını ileri sürerek, tapunun iptal ve tescilini istemiştir.
    Davalı; çekişmeli taşınmazı iyiniyetle satın aldığını bildirip, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davacının iddialarının ıspatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.

    -KARAR-

    Dava, hile, ikrah, gabin ve vekaletin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden toplanan delillerden dava konusu 363 parsel sayılı taşınmaz davacı İbrahim Özkal adına kayıtlı iken 17.05.2005 tarihli vekaletname ile dava dışı C....K....tarafından davalıya satış suretiyle 8.000.-YTL karşılığı temlik edildiği, davacının 20.05.2005 tarih, 3931 sayılı azilname ile vekili azlettiği ancak azilnamenin tebliğ edilemediği anlaşılmaktadır.
    Davacı, dava dışı vekilin kendisini tehdit ederek hile ve hataya düşürerek aldığı vekaletname ile taşınmazın davalıya temlik edildiğini, satış iradesi bulunmadığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
    Bilindiği üzere; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 11.04.1990 gün ve 1990/1-152, 1990/236 sayılı kararında da vurgulandığı üzere davada dayanılan maddi olaylar bakımından birkaç hukuki nedenin bir arada gösterilmesinde ilke olarak usul ve yasaya aykırı bir yön yoktur.
    Öte yandan dava da dayanılan gabin ve ikrah hukuki sebeplerinin kanıtlanamadığı belirlenmek ve bu olgu benimsenmek suretiyle anılan hukuki sebepler yönünden davanın reddedilmiş olmasında da bir isabetsizlik yoktur.
    Ancak davacı, vekaletin hile ile alındığını ileri sürmüş olup, bu iddianın vekaletin kötüye kullanıldığı iddiasını da içerdiği kuşkusuzdur.
    Bilindiği üzere; Borçlar Kanununun temsil ve vekalet bağıtını düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
    Borçlar Kanununda sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 390/2 maddesinde "vekil, müvekkiline karşı vekaleti hüsnüniyetle ifa ile mükelleftir..." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi,ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu gözardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin birinci fıkrası uyarınca sorumlu olur.
    Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi Medeni Kanunun 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
    Nevarki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, Medeni Kanunun 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
    Somut olaya gelince; toplanan deliller ve tanık beyanlarından davacının satış iradesinin bulunmadığı, çekişmeli taşınmazın keşfen belirlenen değeri ile temlik değeri arasında aşırı fark bulunduğu, temlikin hile ile alınan vekalet kullanılmak suretiyle gerçekleştirildiği, davalının ilk el olup, Türk Medeni Kanununun 1023.maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı sabittir.
    Belirlenen bu olgular, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde vekalet görevinin kötüye kullanılmak suretiyle taşınmazın temlik edildiği kabul edilmelidir.
    Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04.02.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi